“Evlâdım, Eylül ayında bir yurt dışı yaparsın, o zaman dinlenirsin. Hadi şu “Yaz Okulu”na kaydını yaptıralım.” derdi varlıklı aileler pandemi öncesinde çocuklarına. Final sınavlarının sonuçları belli olan üniversitelerde ise, varlıklı aileler evlatlarına - çeşitli vaatlerde bulunarak – eskiden liselerde bütünleme sınavlarına hazırlık için açılan “yetiştirme kursları” benzeri, adını değiştirmişler, ücretli “Yaz Okulu” na gitmesi gereken ancak yan çizen çocuklarına, dil dökerek, ikna etme çabasındalardı. Ya da büyükşehirdeki hareketli yaşamı yazın ailesinin yanında bulamayacağını sanan üniversite öğrencileri de, egolarını tatmin için, üst sınıftan ders almak bahanesiyle, madden ailesini zorlayarak üniversiteyi bitirinceye kadar “Yaz Okulları”na kalmaktadır. Pandemili günlerde bu da sona erdi.
Orta ve ilköğretimde bu hafta – online da olsa, dersler sona eriyor. İlk dönem notlarına göre “online Karneler” de verilmekte. Sadece yöneticiler ve görevliler kalacak okula gidip gelen. Üniversite sınavları da yapıldı. Onun heyecanı içerisinde Öğrenciler için tatil başladı. Varlıklı ailelerin çocukları, daha okul kapanmadan tatil plânlarını yaptıkları için, “Yeni Normalleşme” durumuna göre, şu anda yurt içi ve yurt dışında dinlenme ve eğlence yerlerine gitme hazırlığında. Oralarda tam gün çalışıyorlar ya (!). Ya cep telefonlarının paketleri yetmediği için twitter, instgram ya da facebook yoluyla arkadaşlarıyla can sıkıntılarını gidermek için iletişim içinde olacaklar, ya da TV dizilerinin sezon finallerini yorumlayacaklar.
“Tatilde nereye gideceğiz?” sorusuna cevabınız ne olur? Karne alma heyecanı sona ermesiyle “okulsuz günler” başladı. Takdirname veya teşekkür belgeleri ekli karnelerini pandemi öncesinde sallayarak neşe içinde tatile başlardı çocuklar. Başarısız olanlar hariç. Onlar için gücü olan veliler dershane kapılarında kayıt için sırada olurlardı, diğerleri de okul harçlıklarını çıkarsınlar diye çocuklarını meslek ustalarının yanlarına verirlerdi.
İşleri tıkırında, tuzu kuru olan ailelerin çocukları da – özellikle hafta sonlarında- sahillerde “beach club” ve diskolarda, arkadaşlarıyla ellerinde içkileri, kulaklıkları kulaklarında ellerinde iphone'ları şezlonglarında “dünya sorunlarını”(!) tartışacaklar.
Sanırım ana–babalar da dinleneceklerini sanıyorlar tatilde. Oysa okulda geçen zamanlarını evde geçirmek zorunda olan öğrenciler aslında ne yapacaklarını bilemeyecekleri bir tatile girmiş olacaklar. İyi yönlendirilmezlerse, ana-baba için de “sorun” olabilirler. Uğraşları, hele kitap okuma alışkanlıkları yoksa, “Off, çok sıkıldım” cümlesini sık sık duyacaklardır.
Hem ana-babalar, hem de çocukları için okulsuz günlerde amaç “verimli tatil” olmalı. Her şeyden önce kitap okuma alışkanlıkları edinmeleri sağlanmalıdır. Çocuklar – ders kitaplarının dışında – öğretmenlerinin önerdiklerinin arasından, okuyacakları kitapları da kendileri seçmelidir. Çocuklara ille de “şu, ya da bu kitabı okuyacaksın” diye zorlamak yanlıştır. Çocuğu kitap okumaktan soğutabilir.
Sizi bilmem ama, çocukluğumuzda “Teksas, Tommiks, Kinova, Zagor, Red Kit” ve benzeri “çizgi romanları” büyüklerimiz istemese de zevkle okurduk. Neden mi ? Tabii ki, Sevdiğimiz için.
Günümüzde “çocuk yayınları” o kadar gelişti ki, büyükler bile okumak ister hale geldi. İçeriğinin yanı sıra, resimleri, şekilleri, harfleri o kadar güzel ki. Öncelikle kendi ülkemizin sonra dünya edebiyatının seçme eserlerini okumalarını sağlamalıyız.
Eğer bazı ailelerin – zorunlu olarak - yaptığı gibi, “ayağı bağlansın” diye, çocuklarımızı berber, kuaför veya benzeri yerlere çalışmak için göndermiyorsak, onlara başka meşguliyetler bulmamız gerekir. Yoksa saatlerce sokaklarda zaman öldürmeleri, onları tembelliğe iter. Verimli tatilden uzaklaşmış olurlar. Tamamen evde hapis hayatı yaşatmak da olmaz. Onların yerine kendimizi koyarak karar vermeliyiz. Bu sürede onlara yardımcı olmalıyız. Bunu yaparken de fazla ilgi kadar, ilgisizliğin de zararlı olduğunu unutmamalıyız.
Çocuklarımızın ve gençlerin –varsa-boş vakitlerinde arkadaş guruplarıyla belirli zamanlarda buluşması yerinde olur. Ayrıca internetten de – kontrollü olarak – yararlanmasına yardımcı olunmalı, teknolojik bilgiler de kazanmaları sağlanmalıdır. Kısacası tatilde – aşırıya gitmeden - neler yapabileceklerinin listesi çıkarılmalıdır. Başı boş ve ilgiden uzak tatil yaşayan çocuklar, kendilerine uygun olmayan arkadaşlıklar kurup sigara ve içkiye başlamakta, hatta uyuşturucu tuzağına düşmektedirler.
“Tatilin sürekli rahatlık” olmadığı çocuklara anlatılmalıdır. “Verimli tatil” için dinlenmenin yanı sıra, birlikte hazırlanan bir program dahilinde, çocukların gelecek ders yılına daha iyi hazırlanmaları da sağlanmalıdır. Böylece “can sıkıntısı” ortadan kalkmış olur. Okudukları kitapları, gördükleri yerleri, izledikleri filmleri ve katıldıkları diğer etkinlikleri belgelendirmeleri, en azında “günlük “ tutar gibi not almaları, onlar için zevkli bir uğraş olacaktır. Bir müzik aletini çalmayı veya resim yapmayı öğrenmesi veya hobi olarak sevdiği işlerle uğraşması dünyasını olumlu yönde değiştirecektir.
Bu arada – ekonomik sıkıntı çeken ailelerde - lise çağındaki gençlerin “okulsuz günlerde”, “ekonomik açıdan” ana-babalarına yardımcı olmaları da önerilmeli, onlara da hayatın zorluklarına karşı neler yapabileceklerini göstermeleri için fırsat verilmelidir. Bunu yapabilen gençlerde “işe yarama “ve özgüven duygusu” da yerleşmiş olur.
Sınıfını geçen ve tatile gidemeyen işçi, memur ve emeklilerin çocukları da gelecek yıl okul masraflarını çıkarmaları için ailesinin isteğiyle ya sanayi çarşılarında, sahillerde gazino ve otellerde, ya da berber, kuaför veya esnaf yanlarında veya simit satarak – sabahtan akşama kadar - dinlenmeye başlayacaklardır (!).
Köylerde ve kırsal kesimlerdeki öğrencilerin gün boyu tarlalarda ırgatlık, dağlarda çobanlık yaparak - zorunlu – güneşlendikleri (!) ve aileleri ile birlikte “tatil” yaptıklarını (!) – üzülerek - belirtmeme gerek yok.
Çoluk-çocuğunu geçindirmek için 365 gün durmadan çalışan, çocukları için tatilin sadece hayalini kuran, tüm ana-babalara, bu sıkıntılı pandemi günlerinde sağlık, huzur ve sabır ve de fırsat olursa, “iyi tatiller” dilerim. Sevgiyle kalın. Saygılarımla.
Ali İhsan ÖZÇAKIR
MEB. Emekli Bakanlık Başmüfettişi