Ekonomik büyüme, kişi başına düşen ülkenin gerçek gelir hasılasında meydana gelen sürekli artışa verilen genel tanımdır.
Kişi başına gelirin artması için uzun dönemde üretim unsurlarının etkinliğinin artması yolu ile kişi başına düşen gerçek hâsıla da artar. Büyüme daha çok ekonominin arz cephesiyle ilintili olup piyasalara ve ihracata sunulan hizmet ve mal arzı ile ilintilidir. Piyasalara üretilen mal ve hizmetten ne kadar fazla mal aktarılırsa büyüme de aynı paralelde artar.
Bir ülkede ekonomik büyümenin gerçekleştiği durumlarda ve uzun dönemde üretim imkanları da istihdamı (işe yerleşmeyi) üretim ve kaynak miktarında olumlu değişimleri, teknolojik gelişme ve verimlilikte artış sağlayarak daha fazla ürün üretilmesini sağlayarak ekonomik büyümeyi gerçekleştirir
Ekonomik büyüme mal ve hizmetlerin üretiminin, kalitesinin ve kapasitesinin artması anlamına gelmekte ve reel GSYH (Gayri safi yurtiçi hâsıla) deki artış ile ölçülür.
Sonuçta ekonomik büyümeyi sağlayan ülkelerin yönetimlerinden yurttaşlarının yaşam kalitesi artırması, ömür süreleri uzatması ve topyekûn kişilerin alım gücünün artması beklenir.
Ekonomik büyüme oranları yüksek olan ülkelerin ekonomik ve sosyal yönden diğer ülkelerden gelişmiş olduğu, o ülkede yaşayan bireylerin refah içinde yaşadığı ve ülkesi için gelecek beklentilerinin daha olumlu olduğu, mutluluk, yüksek eğitim düzeyi, emeklisinde geçim sıkıntısı olmadığı yaşanan gerçeklerdir.
Bu durumda bazı sorular akla gelmektedir.
Ülkemizde ekonomik büyüme gerçekten gerçekleşmekte midir?
Eğer bir ekonomik büyüme yaşamaktaysak verilen rakamlar gerçek midir, ısmarlama veya talimatlı mıdır?
Ekonomi büyümeden sektörler hak ettikleri payı alıyorlar mı?
Ekonomik büyümenin nimetlerinden her kesim adaletli bir biçim yararlanmakta mı,yoksa çok küçük bir azınlık aslan payını götürüyor mu?
Her üç ayda bir büyüme rakamları verilirken veya aylık enflasyon açıklanırken hemen her sektör büyümeye dahil edilirken tarım niye küçülmektedir?
Çiftçinin üretimden ve GSYH den aldığı pay her geçen yıl niye azalmaktadır?
