Ramazan ayını geride bırakırken, aklım hala çocukluğumdaki ramazanlarda…
İnsan çocukken ya her şey çok masum ve basit geliyor, ya da gerçekten hiçbir şeyin farkında olamıyor. Tek derdi yemek, içmek, gezmek olan çocuklardan daha ne beklenirdi ki…
Çocuk olmak hayattaki en önemli noktalardan birisi. Hatta çocuk yaşayabilmek. Etrafımızda milyonlarca örneği var. Kimi babasız, kimi annesiz, kimi yuvasız, kimi de sevgisiz…
Çocukken çocukluğunu yaşayamayanlar büyüdüğünde ailesine de mutluluk veremiyor.
Gazze’de katledilen milyonlarca çocuğun da hayalleri vardı elbette. Onlar da büyümek, parklarda oynamak, korkusuzca uyumak istiyorlardı. Savaşın çocuk ve kadınları hedef alan hiçbir politikası kabul edilemez.
Konuyu sadece çocuklar yönünden ele alırsam, buraya yazacağım milyonlarca katliam, istismar ve bebek katilleriyle dolu bir yazı yazardım. Çok acı verici değil mi?
***
Çocukluğumuzda bayram zamanı geldiğinde içimizdeki neşe dolar, taşardı. Akraba ziyaretleri, aileyle gezmeler, şeker veya harçlık toplamalar.
Bayramların tadı artık gerçekten kalmadı.
Ya tadı kalmadı ya da biz büyüdük.
Hayatın getirdiği sorumluluklar, zorluklar ve imtihanlar belki de bize büyümeyi öğretti. Eskiden kendimiz için bayramlık alındığında ne kadar sevinirdik. Şu an çocuklarımıza aldığımızda seviniyoruz. Bize gerek yok diye düşünüyoruz.
Aslına bakılacak olursa çocuk yine çocuk, kabullenmemiz gereken şey bizim büyüdüğümüz sanırım…
Hayat hepimize çocukça yaşamayı da öğretmeli, yeri geldiğinde çocuk, yeri geldiğinde ebeveyn.
Herkesin Ramazan Bayramı şimdiden mübarek olsun. Bol kahkahanın olduğu, bir çocuğun bile içinin buruk kalmadığı, çocukların sokaklarda özgürce ve korkusuzca koştuğu, istismar edilmediği, dövülmediği, eziyet edilmediği bayramlar olsun.
Rabbim işgal altında olan bütün Müslüman kardeşlerimizi de evlatlarını da yakın zamanda kurtarsın…