Zeytinin geçmişini kısaca ele aldığımızda önemli bir geçim ve gıda kaynağı olduğunu görürüz.
“Osmanlılar'da, zeytinyağı havayic-i zaruriyye olarak kabul edilmiş, üretimi, ticareti çok sıkı denetim ve kontrol altında tutulmuştur. Osmanlı, İstanbul'da kesinlikle zeytinyağı kıtlığı istememiştir. Batı Anadolu'dan, Ege kıyılarından, Midilli, Rodos, Marmara çevresinden getirilen zeytinyağı gemilerden alınıp kapan adı verilen yerlere götürülmüştür. Kapanlarda kapan emini, kapan naibi, kadının bir vekili bulunmuş, bütün işler onların gözetiminde yapılmıştır. Kapanda esnafların kethüdası, yiğitbaşısı ve bazı ihtiyar esnaf ileri gelenleri bulunmuştur. Sadece zeytinyağı değil getirilen ürünler kapanlardan piyasaya dağıtılmıştır.”
“Kanunnamelerle belirlenen hükümler üzerine, tahrir kayıtlarında zeytinyağından ciddi gelirler sağlandığı görülmektedir. Tahrir kayıtlarında zeytinden alınan öşrün öşr-i zeytun ve revgan-ı zeyt olarak kaydedildiği görülmektedir. Ancak farklı dönemlerde yapılan tahrirlerde zeytin öşür oranlarında değişkenliklere rastlanılmaktadır. Bu değişkenlik zeytinin var ve yok yılı olarak değişen üretim oranından kaynaklanmıştır. Bu durum ekonomide ve ticarette zeytinden istikrarlı bir gelir elde edilmesini engellemiştir.”
20. Yüzyıl başlarında Aydın Sancağı'nda üç buçuk milyon sap zeytin ağacı bulunmakta ve sözü geçen miktar ağaçtan hâsıl olan zeytin tanelerinden 17 milyon kıyye yağ ortaya çıkıyordu.
1909 yılında Aydın Vilayeti'ndeki zeytin ağacı adedi 9 milyon 225 bin 95 adettir. Bu sayı Osmanlı Devleti toplamının yüzde 47,1'ni oluşturmaktadır. Bu ağaçlardan alınan zeytin miktarı yine ülke üretiminin yarısına yakın bir kısmını, yüzde 48,8'ini vermektedir 242. 1913 yılında Aydın Vilayeti'ndeki zeytinlik alanı 395.770 dönüm (yüzde 34,4) ve bu alandan alınan zeytin miktarı ise 68 bin 74 ton ile ülke üretiminin yüzde 40,9'unu oluşturmaktadır.
Osmanlı Devleti'nde 1914 sayımına göre 12 milyon 199 bin 180 adet zeytin ağacı bulunmaktadır. Bu zeytin ağaçlarından elde edilen zeytin miktarı ise 89 bin 702 tondur. Aydın Vilayeti zeytin ağaçlarından yarısından fazlasına sahiptir (yüzde 52,3). Dolayısıyla zeytin üretiminin de yarısından fazlası bu vilayetten elde edilmiştir (yüzde 58,5).
Zeytinden çeşitli şekillerde yararlanılmakla birlikte en fazla yağı kullanılmaktadır. 1914 yılında 20 bin kilo zeytinyağı elde edilmişken 1919'da sadece 6 bin kilo zeytinyağı elde edilebilmiştir. Ertesi yıl 1914 rakamına yakın bir üretim miktarı görmekteyiz:17 bin kilo. 1921'de düşen zeytinyağı üretimi 1922'de 22 bin kiloya yükselmiştir.
1907'de sadece Nazilli'de 1 milyon kıyye zeytinyağı üretilmişti ki, Karacasu'da 1909'da üretilen yağ, Nazilli'nin ellide biri civarında 20 bin kıyye dolaylarındaydı .
“Demiryolu hattının yapımından sonra zeytinyağı fiyatlarında ciddi yükselişler olmuştur. Aydın Sancağındaki zeytinyağı fiyatlarına bakıldığında, 1 okka zeytinyağının 1853-1854 yıllarında 5 kuruş olduğu, 1863-1864 yılında 1 okka zeytinyağının 7,5 kuruş olduğu, 1868-1869 yılında 1 okka zeytinyağının 11 kuruş olduğu, 1873-1902 yıllarında ise 1 okka zeytinyağının fiyatının 12-13 kuruşa kadar yükselmiştir.”
“Nazilli'de 700.000 kıyye zeytinyağının üretildiği, Çine'de bunun daha düşük olduğu görülür. Karacasu'da 60.000 kıyye zeytinyağının üretildiği ve bunun 45.000 kadarı kaliteli olmuş ve ihraç edilmiştir. Zeytinliklerdeki bu farklılıkların nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte zeytin ağaçlarında salgın hastalık, kuraklık, dönemde eşkıyaların verdiği zarardan kaynaklanmıştır.
Nazilli, Çine, Karacasu, Sultanhisar, Bozdoğan gibi zeytinliklerin bol olduğu yerlerde büyük yangınların çıktığı görülmüştür. 1907 yılında Nazilli'de 1.000.000 kıyye zeytinyağı üretilmişken, 1909 yılında bu yangınlardan ve salgınlardan dolayı 400.000 kıyye zeytinyağı üretilmiştir. Karacasu'da da aynı şekilde 20.000 kıyye zeytinyağı üretilmiştir. Çine'de özellikle yüksek bölgelerde bulunan zeytinlikler büyük zarar görmüştür. Bozdoğan'da üretilen zeytinyağı miktarı 50-30.000 kıyye dolaylarından 18- 20.000 kıyye civarına kadar düşmüştür.”