Yoksul kişiler daima bir zenginlik özlemi içinde olduklarından bazı zenginlerin nasıl yaşadıklarını, ne kadar varlıklı olduklarını, imkânlarını, kazançlarını, harcamalarını vs. konuşmaktan kendilerini alamazlar. Aslında bu konuşulanlar dedikodudan ve boşa çene yormaktan öte geçemez.

***

Aslında bu boşa çene yormaktan başka bir şey değildir.

Ben şimdi size bu zenginin malının züğürdün çenesini nasıl yorduğunun hikayesini anlatayım;

Vaktiyle bir köy ağası kızını evlendiriyormuş. Düğün günü gelmeden, kızın yeni evine çeyizi serilmiş. Köyün bütün kadınları da çeyize bakmaya davet edilmiş. Köylü kadınlar gelmişler, çeyizlere bakılmış, sohbetler edilmiş, ikramlar alınmış. Nihayet akşam olmuş. Kadınlardan biri evine gitmiş ki, başının ağrısından yerinden kalkacak hâli yok. Biraz sonra kocası gelmiş. Adam ellerini yıkamış, yemek yiyecek ama ortada sofra yok. Kafasına bir tülbent bağlayıp sedirde yatak döşek yatan karısının yanma gitmiş. “Hayırdır, hanım, hasta mısın? Sofra niye hazır değil?” diye sormuş. “Aman aman,” demiş kadın, “gözünü seveyim üzerime gelme. Yorgunluktan öldüm zaten.” “Hayırdır, ne iş gördün ki?” diye sormuş merakla adam. “Ağanın kızının çeyiz sergisi vardı. Ona bakmaya gittim. ”Adam şaşırmış. “İyi de” demiş, “bunda yorulacak ne var? Bırak da ev sahibi yorulsun. Altı üstü çeyiz bakmışsın.” “Aman bey, öyle deme, görmeliydin ne çeyizdi” diye heyecanla anlatmaya başlamış karısı. “Ne ipekler, ne kadifeler, ne kumaşlar… Amanın neler dikinmişler. Ne bindallılar, ne üst başlar, ne hamam takımları… Hele o havluların, yazmaların oyalarını bir göreydin. Nah şöyle bir karış. Bir değil, üç değil, beş değil, tam on yatak takımı yaptırmış anası, tamamen iğne oyası. Antep işinden perdeler mi dersin, beyaz işten mutfak takımları mı, Çin işinden oda takımları mı… Hepsi de çifter çifter, üçer beşer. Aman bir görseydin, ne anglezler, ne goblenler, ne ara takımları, ne kanaviçeler, ne oyalaaaar… Amanın hele o bohçalar neydi öyle bohçalar… Yedi göbek akrabaya bohça yapılmış. Bir çeyizdi ki sorma, sandık sandık!” “Niye bu kadar yorulduğunu şimdi anladım” demiş kocası gülerek.

“Bu kadar çeyizin yorumunu yapmak kim bilir kaç saatini aldı. Bırak Allah aşkına hanım onun bunun malını. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar! ”İşte böyle, zenginlik özlemi içinde olan yoksul kişiler, zenginlerin nasıl yaşadıklarını, imkânlarını, kazançlarını, harcamalarını, varlıklarını anlata anlata bitiremezler. İşin kötü yanı bu konuşmaları insanın boş yere çenesini yoran, gereksiz kuru sözden başka bir şey değildir.

***

Yani bırakın arkadaşlar millet düşmüş 70 milyon TL’nin peşine. Bize ne milli piyango kime çıkmış. Bize ne yok efendim 8 küsur milyon para faiz kaybetmiş. Yok adam aylarca gelmemiş. Yok efendim parayı hazırlayın ben geliyorum demiş. Para kiminse kimin bize ne.

***

Türkiye’de hiç mi sorun yok? Tasası bize mi düşmüş yerele uyarlarsak Aydın’da hiç mi sorun yokta bunları konuşuyoruz. Ne oldu benim çiftçime verilen sözler, ne oldu hava alanı, ne oldu hastane bırakın bu işleri de biz Aydın’ın sorunlarını çözelim. Ha adam getirip parayı bize verecekse Alın kardeşim bu parayı yatırım amaçlı, istihdam amaçlı kullanın benim paraya ihtiyacım yok diyorsa, o zaman ben onu 24 saat konuşurum.

***

Bakın Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na yeni döneme nasıl hızlı başladı. Harıl harıl çalışıyor. Yatırım üstüne yatırım proje üstüne projeler. Büyükşehir sahada gece gündüz çalışıyor. Bunlar bir teşekkürü hak etmiyor mu? Bunları niye konuşmuyorsunuz.

***

Bakın Efeler Belediye Başkanı M.Fatih Atay’a daha seçileli ne oldu projeler üstüne projeler üretiyor. Halkın içinde sorunları birebir dinliyor. Gece gündüz çalışıyor.

Ben bunları konuşurum arkadaş. Aydın için elini kim taşın altına koyarsa ben onu konuşurum.

Bırakın bizimde çenemiz böyle yorulsun…

Kalın Sağlıcakla…