Siyaset sahnesinde ne yazık kimi insanların ihtirası, saplantılı bir şekilde makam ve mevkiye olan tutkuları, inanın akıllara durgunluk veriyor.
Aydınımızda da halka hizmet yerine, istikbal ve ikbalini önceleyip makam ve mevkilere kurulmayı hayatlarında yegane amaç edinenler artık öyle sırıtıyor ki çehrelerine baktığınızda bu şeytani hırsı net olarak açık seçik görebiliyorsunuz.
En iyisi mi içimizi döktüğümüz bir şiirle derdimi izah etmeye çalışayım, zira mevzu kişiler değil. Siyasette bu denli kirlilik ve çürümenin ileride hangi boyutlara evrileceğini açıkçası düşünmek bile istemiyorum.
geride sırma bir koltuk
yüzler kasvetli gözler tutuk
ve iltihaplı beyinlerde
hep aynı nutuk
silinir genzinden siyasetin zehiri
kucak açar belkim bir cennet nehiri
bir muştudur son nefesin
ölmeden mezarını kazanlara
ha öldü ha ölecek diye yazanlara
artık ne hususi talep ne vasi
ne onlarca entrika ne de üç beş sinsi
yalnız bir kör ihtirastır aynıyle vaki
makamına şimdi kim geçmeli ki sahi
yaslı binada toplanır halkın meclisi
kırkın çıkmadan kurulur yerine birisi
seçerler halefini dost bildiklerin
hasta yatağında bir bir sildiklerin
şehrin yarınları artık daha da kapkaranlıktır
sokaklar iyice keşmekeş gelecek iki paralıktır
sen yine de ışıklar içinde uyumalısın
senden sonra olan biteni asla duymamalısın
sonsuzluğa öyle bir ışınlanmalı ki ruhun
sonsuzluğa öyle bir ışınlanmalı ki
sonsuzluğa öyle bir ışınlanmalı
sonsuzluğa öyle bir
sonsuzluğa öyle
sonsuzluğa…
bunca karanlığın içinde
bir yıldız gibi kaymalısın
(m.t)