Marka değer olmak bu ilin siyasetçilerinden tutun , yerel de tüm kesimin dilindedir.
Aydın’ın mahşeri beş atlısı.
İncir ,Zeytin,Zeytinyağı,Ceviz ve Kestane.
Aydın’ın marka ürünlerinden ilk beşteki tatlı bir besleyici.
Hadi ilk dördünü iyi kötü öğrendi Türkiye.
Ama 5. Yani Kestane daha düne kadar ya haşlayarak , ya da kışın soba da tüketerek mutfağımızın misafiriydi.
Ama her zaman söylerim ya, “ akıllı insanlar kendi aklını kullanırken , daha akılları başkalarının da aklını kullanır “
Bizim kestane daha fazla katma değer ile bir başka ilin marka değeri olmuş çıkmış.
Daha doğrusu, şekere bandırılıp tatlı tadını bizden değil , başka bir şehirden alıyor.
Nerden mi, Bursa dan..!
Dün aklıma gene bu klasik tespit geldi yerleşti.
İlk kim söyledi hatırlayamıyorum,
Aydın’da çıkan kestaneler Bursa’ya gidiyor,
Orda işlemden geçip Kestane şekerine dönüşüyor.
Beş on yıldır bunu duyan ve şaşkın baka kalan Aydınlılardan biriydim.
Daha önce 70 lerin ikinci yarısında , İstanbul a Üniversite yolculuklarımda kent içindeki garajdan geçtiğim ve yakın 3-4 yıl içinde de ,4 kez yolum düştü bu payitaht şeyhzadeler, padişahlar şehri yeşil Bursa’ya.
Bursa’yı şeftalisi ile ünlü bilirdik düne kadar,
,ama bir de bizim kestanemizle marka oldu.
Kent içinde Heykel civarında gezerken o hepimizin bildiği ünlü ve Kuzeyde bir bölgenin de adı ile bilinen şekerleme dükkanına girdiğimizde, kuyrukta sırada en az elli kişi bekliyordu.
Ben de daha mütevazi bir işyerine girdim havlu ve kestane şekeri satan Ulucami avlusu yanında.
Bursa hatırası havluları paketlerken ,bilmiyormuş gibi, lafı Kestane ‘ye getirdim.
Satıcı ya söyletmek istiyordum, Kestane hikayesinin gerçeğini , kendimi tanıtmadan..!
“Evet “ dedi satıcı, “Kestane Bursa’ya Ege den Ödemiş ve Eğrikavak köyünden gelir..!
-“Bursa da kestane yok mu “ diye sordum.
“Bursa ‘ da da var kestane , ancak üretimi yete mi onca marka ya ..!
Bursa kestane şekeri ile ünlenince bizdeki ürün yetmez oldu , büyük çoğunluğu dışarıdan geliyor .
Eğrikavak bizim Umurlu nun kuzeyinde dağda bildiğimiz güzel ve üretken bir köy ,
Bursa da Kestanecilerin dilinde.
Ya biz kestanemizi kaça satıyoruz dersiniz..?
Toptan çok daha ucuza gelir ama,
Perakende , 5 lira bilemediniz 10 lira..!
Peki eşe dosta kaç paraya satın alıyoruz kestane şekerine dönüşünce ,Bursa da..?
En bilineni Kafkas kestane şekerinin kilosu 70-75 lira..!
yani en az on katına..!
Valla ne yalan söyleyeyim, ne vakit Bursa ‘ya yolum düşse, inadına Kestane şekeri almadan geliyorum memleketime.
İçime dokunuyor Eğrikavak kestanesinin şeker’e bandırılmış halini ve fiyatını görünce.
Vah kumral gözlü kestanem,..!
Memleketinde değerinin bilemeyenlere yazıklar olsun..!
sen buradan Bursa’ya götür, canım eşek gözü iriliğinde kestaneleri,
Daldır şekere, bas pakete, on kata gerisin geriye..!
Millet ne bilsin yediği kestane ,Bursa dan değil ,Aydın’dan,
İşte bir marka ve katma değer böyle ortaya çıkıyor goca Aydınlılar...!
İşte bir kent böyle marka haline geliyor elin kestanesiyle .
Aydın İnciri adı sağ olsun , geçmiş yıllarda Aydın Ticaret Odası sayesinde patenti alınarak, Coğrafi işaret tescilli marka ürün oldu.
Ama gerçek anlamda, ekonomik alanda marka olabildi mi..?
Hayır..!
Ağustos ayı ile bir ay yaşını ve sonra kurusunu satan üreticilerin karayolu kenarında salaş çardağıyla marka olunamaz.
Çünkü yol kenarlarında yöresel satış yapan işletmeler , tesisler, park yeri olan alış veriş merkezleri lazım markayı sattırmak için.
Bodrum’dan Milas’a çıktığınızda , sizi bir devasa balık işleme tesisi karşılar.
Çünkü Bodrum un markası balık , işte bu tabelanın altındadır.
Siz Aydın’dan geçerken , sağa çekip alış veriş yapabileceğiniz ,
Aydın’ın mahşerin beş atlısı ürünlerini bir arada görebileceğiniz , tescilli ve garantili “ yöresel ürünler pazarı “ yoktur maalesef..!
Ne Denizli çıkışında ne de Muğla ve İzmir yolunda ..?
Oysa bu karayolları üzerinde üç noktada işyeri kurulup satış yapmak çok mu zor..?
Bir örneği Kuyucak Pamukören beldesinde ana karayolu kenarında onbeş dükkandan oluşan geniş bir otoparkı ile hemen karayolu kenarında “yöresel ürün satış “ pazarı yapıldı ve bitti.
Aydın merkez de de bunu yapmak çok mu zor ..?
Her üç komşu ilimize giden ana karayolu kenarında ,eğitimi taşımalıya geçmiş köylerimizin ilkokul binaları terk edilmiş ve kullanılmaz bir halde.
Tahsisi istenilebilecek bu köy okulları biraz onarımla küçük bir işletmeye ve yöresel ürün satış merkezlerine dönüştürülebilir.
Bunlardan biri de ,Çine yolu üzerinde Çiftlik veya Çiftlikburnu da denilen köyün İlkokulu.
Yıllardır terk edilmiş bu köydeki ilkokul , resmi kurumlarca veya Üretim kooperatifleri tarafından Yöresel Ürün pazarı olarak kullanılabilir.
Koçarlı yol ayrımının hemen bitişiğindeki Çiftlikburnu köyünün ilkokulu yöresel ürün pazarı için biçilmiş kaftan.
Ama gelgelelim , işte o ilkokulun rahatsız eden terk edilmiş atıl durumdaki görüntüleri.
Aydın Valisi Sayın Yavuz Selim KÖŞGER ve Ticaret Odası ile Ticaret Borsası başkanları buralara bir görseler, dediklerimin ne kadar yerinde olacağını göreceklerdir.
Aydın’da proje üreten , iş için fikir yaratanlar , Sivil Toplum Kuruluşları , Efeler Kent Konseyi ile Valilik bir toplantıda buluşmalı ve mini bir AYDIN ŞURASI düzenlenmelidir.
Boşuna dememiş atalarımız “el elden üstündür.”
“ akıllı olanlar , başkalarının da akıllarını kullanırlar “
Fikir ve proje de , her şeyi bildiğini sandığımız kamuya bir çağrımdır.
Hadi yarın bir masada buluşmaya ,
Aydın için ortak akıl yaratmaya..!
Var mısınız..?
Yok musunuz..? KAMU VE SİVİL TOPLUM İŞBİRLİĞİ İLE ORTAK AYDIN ŞURASINA ..!
SÖZÜN ÖZÜ:
HER LAFI DUYMA DİYE , KULAĞININ ARDI VAR,
HERŞEYİ GÖRME DİYE GÖZÜNÜN KAPAĞI VAR,
HERŞEYİ SÖYLEME DİYE , DİLİNİN ÖNÜNDE DUDAĞIN VAR.
MEHMET ÖZÇAKIR
PK:110 EFELER AYDIN
GSM : 0.532.3722627