Bugün cüce Şubat’ın son günü. Takvimlere göre Kış mevsiminin bittiği son günü .

Yarın 1 Mart ile resmen İlkkbahar’ın ilk günü .

Kapıdan baktıran, kazma kürek yaktıran , ama sıcaklığını bizden esirgemeyen , gündüz ısındığımız, gece üşüyeceğimiz günlerin ayı.

Bir de malum kedilerin en keyifli zamanı..!

****

28 ŞUBAT , 22 YILLIK POST MODERN HİKAYE.


Demokrasiye ve çok partili yönetime geçtiğimiz 1946 yılından bu yana , acı

sonuçlarını yaşadığımız 27 Mayıs , 12 Mart, 12 Eylül, bugün 28 Şubat ve 15 temmuz

Ülke Tarihinin en karanlık kırılma günleridir.

Kimilerine göre bin yıllık izleri kalacak olan 28 Şubat 1997 post-modern darbenin üzerinden tam 22 yıl geçmesine rağmen meydana geldiği dönemde siyasi, idari ve toplumsal anlamda birçok değişime sebep olan kara günler hala sorgulanıyor. Peki postmodern darbe süreci nasıl gelişti, 28 Şubat gerçekten bir darbe miydi? İşte Türkiye tarihinde derin postal izleri bırakan 28 Şubat post-modern darbesi süreci, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı, ordu ve bürokrasi merkezli süreçtir. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçtir. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır. "İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığı denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuş, 28 Şubat sürecinin yargılamaları ilk kez Ergenekon davaları ile başlamıştır. RP-DYP Koalisyonu kurulmasının ardından bu dönemde yaşanan bazı olayların, 28 Şubat sürecini tetiklediği ve hızlandırdığı görüşünde birleşilen bu olaylar,

*2 Ekim-7 Ekim 1996 tarihleri arasında Başbakan Necmettin Erbakan kuzey Afrikada Mısır ve Libya yı ziyaret etti. Libya’da, Kaddafi’nin bir çadırda Erbakan ile yaptığıgörüşmede sarfettiği sözler muhalefet ve basın tarafından ağır bir şekilde eleştirildi.

*6 Ekim 1996’da Ankara Kocatepe Camisi’nde “şeriat isteriz” diye bağıran sakallı, cübbeli ve âsâlı Aczmendîler gösteri yaptı.

*3 Kasım 1996’da Susurluk’ta meydana gelen bir trafik kazasında mafya, siyasetçi, polis ilişkileri açığa çıktı. Başbakan Erbakan ‘fasa fiso’ dedi, Adalet Bakanı Şevket Kazan ise, aydınlık için bir dakika karanlık toplumsal eylemi için “Mum söndü oynuyorlar” dedi.

Kayseri’nin Refah Partili Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan Toplantısındaki konuşmasında, Türkiye’de henüz gerçek demokrasinin olmadığını, hâkim güçlerin herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorladığını söyledi.

*Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, 11 Ocak 1997 Cumartesi günü, Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi.

*Yüksek rütbeli subaylar 22 Ocak 1997 tarihinde Gölcük’te toplanarak irticanın iktidarda olduğunu tartıştılar.

*30 Ocak 1997’de Sincan belediyesi Kudüs gecesi düzenledi. Belediye başkanı Bekir Yıldız İran büyükelçisinin misafir olduğu gecede sahneye konulan cihad oyunu basında tepki oluşturdu. Star muhabiri Işın Gürel saldırıya maruz kaldı. Bekir Yıldız tutuklandı, mahkûm edildi.

*3 Şubat 1997’de, Ankara’da Star TV muhabiri Işın Gürel’in muhafazakar biri tarafından saldırılarak dövülmesi toplumda büyük bir tepkiye neden oldu.

*4 Şubat’ta Sincan’da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı.

*5 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Erbakan’a uyarı mektubu gönderdi.

*Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya ‘İrtica, PKK’dan daha tehlikeli’ dedi.

*11 Şubat’ta Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü Ankara’da yapıldı

.*23 Şubat 1997’de Fatih Camii’nde öğlen namazının ardından bir grup ellerindeki yeşil bayraklarla “şeriat isteriz”, “yaşasın Hizbullah” sloganlarıyla yürüdü. İslamcı gazeteci Yaşar Kaplan, gerektiğinde İslam uğruna şehit olacaklarına dair bir açıklama yaptı.Sonunda kendinde yetki bulan birinin balans ayarı ile Cumhurreisi Demirel başkanlığında 28 Şubat’ta yapılan ve 9 saat süren gergin MGK toplantısı sonucunda , laikliğin Türkiye’de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu sert bir şekilde vurguladı. 28 Şubat 1997’deki MGK kararları hükümete bildirildi. Kararda, laiklik için yasaların uygulanması istendi, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB’e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı, deniliyordu .

Bu tartışmalar ülkemizde milli irade ve demokrasinin bir imtihanı olarak yerini aldı.

MENDERES TAŞTI ,OVAYI SULAR BASTI,

Büyük menderes nehri bu yıl da yaptı yapacağını..!

Sözde 10.10.2010 da açılışı yapılan Çine Adnan Menderes barajı

Taşkınları önleyecek, ova taşkınlardan kurtulacaktı.

Ama bu yılda bildik görüntüler..!

Aydının yüksek tepelerinden görünen ışıl

Işıl parlayan denize dönmüş tarlalar, Yolu kapanan Germencik ilçesi ve ulaşımın Kesildiği güney köyler ve beldeler..! Çine barajının yapılmasıyla Menderes nehrinin , adaşı ovasına artık su basmayacağını söyleyenler,

Bilimsel incelemeden habersiz söz verenlerdir.Oysa siyaset , her meslekte ve işte olduğu gibi, Bilimin Uşağı olmalıdır insanoğlu,Siyaset yapılırken de bilimden asla uzaklaşılmamalı.

Bilime aykırı iş yapılamaz..!

Yapıldığında da işte böyle olur.

TRAFİK DERDİ , KİMSE İLGİLENMEDİ.

Eskiden özel haber ve köşe yazılarımıza bir dönüş Yapılır ve yazarı aydınlatılır, gelişmelerden haberdar edilirdi. Epeydir yazıp çizdiğimiz konularda başta belediyeden ve diğer

Kurumlardan ne bir ses ne bir geri dönüş yada açıklama var. Efeler ilçesindeki Kültür ve Sanat sokağı için epey önce de yazmıştım. Aydın trafiğini doğudan batıya taşıyan Hasanefendi mahallesi ara sokakları batıya giden ucu Kızılay cddesinden itibaren kapalı Şehir batıya sadece iki ana arter Batı Gazi Bulvarı ile Hastane Caddesi açık. Aralarında 460 metre mesafe var.Acil bir durumda Hasanefendi mahallesinden ,Meşrutiyet mahallesine geçmek için 460 metre mesafeyi aşmak zorundayız. Hasanefendi mahallesinden batıya doğru tam altı sokak Kültür merkezi,Sanat sokağı , batısında çıkışları kapalı.Artan trafik akşamları Batı Gazi bulvarını işkenceye çeviriyor.Oysa eski müze ve Kültür merkezi arasındaki sokak trafiğe açılıp, gençlik caddesi ile birleşerek ,Bir ara arter olarak trafiği çok rahatlatacaktır. Ama dedim ya ..Yazdık çizdik , okuyan kim..?Şehircilik tekniğinde iki ana yol arası hiçbir zaman 460 metre Kapalı olamaz. Yeni Adliye yerini ben yaptım oldu diyen siyasetçiler gibi, Sanat sokağının yerini de ben yaptım oldu diyenler arasında

Ne fark var..?

O zaman Gençlik caddesini de kapatın trafiği,

Nasılsa yok devam eden karşılığı.

Büyükşehir UKOME ‘ye duyurulur.

YETKİLİLER İLGİSİZ , İLGİLİLER YETKİSİZ.

Bu arada daha öncede gündeme getirdiğim gibi,

1973 yılında Cumhuriyetin 50. yılında Gar kafenin önünde törenle açılışı yapılan “ 50. Yıl anıtı nerde ..? gar önünden Ortekin zamanında 7 Eylül ilkokulu duvarına eski kent meydanına taşınan ancak oradan da özlem hanım zamanında yeniden düzenlenen kent meydanının son düzenlemesiyle , Atatürk meydanındaki yerinden inşaat nedeniyle

sökülen Cumhuriyetin 50. Yılı anıtı nerde..?

Mübaret anıt’ın gezmediği yer kalmadı.

Oysa Sanat sokağında bir köşede sergilenemez miydi bu iki anıt ve büst ?

ya da kozdibi meydanında ,olmadı gene eski yeri gar önünde istasyon meydanında ?

Aydın Büyükşehir belediyesinden bu konuda açıklama beklemek,

En azından bir Aydın sevdalısı olarak hakkım olduğunu sanıyorum.

ne dersiniz sayın Özlem hanım..?

Tarihimizi anlatan için büstler, heykeller,

Ne zaman yerlerine geri döner..?

SÖZÜN ÖZÜ: HATIRASI OLMAYAN ÜLKENİN , TARİHİ OLMAZ.