Fuat’ın öğrencilik hayatı Aydın’da başlamış. Aydın Lisesi’ni bitirince ABD’de Boston’da devam etmiştir. Ağabeyi Kenan Şahin “MIT” Üniversitesi’nde okumuş ve profesör olmuş, görevine orada devam etmektedir. Fakat orada el bebek gül bebek şeklinde yaşamamış. Çok çeşitli ağır işlerde de (Tır şoförlüğü gibi) çalışarak para kazanmış, masraflarını karşılamıştır. Ankara’ya döndüğünde de büyük bir yayınevinde tercüme işlerinde çalışmıştır. Bu uçmak, uçak kullanmak, pilot olmak fikri nereden geldi tam olarak bilmiyorum ama Aydın’a geldiğinden fabrikanın başına geçtiğinden beri sık sık Türk Hava Kurumu’nun Aydın Şubesi’ne gider gelir, dergileri incelerdi. Ankara’da bulunduğu yıllarda da kurumdan birçok tanıdığı ve dostu vardı. Bana haydi sıra havacılığa geldi. Gerekli hazırlıkları yap derneği kuracağız demişti. Bu konuda Aydın Kuyumcu’da çok istekliydi. Fuat’a çalışmalarında en çok yardımcı olanlardan ilk sıradaydı. Sportif Havacılık Derneği’nin 17.01.1990 tarihlerinde başlayan kuruluşunda Fuat Şahin, Aydın Kuyumcu, Halil Posacı, Fikret Cumalıoğlu, Coşkun Bilginer, Muharrem Tozkoparan görev yapmıştır. Ayrıca buraya adlarını yazamadığım birçok dost görev almış, derneğe üye olmuştu. Aydın THK Şubesi yöneticileri ve THK Genel başkanı Doç. Dr. İnanç Ayas’ın, eğitim pilotlarının, teknisyenlerinin ilgisi ve yardımıyla 1945-1947 modeli eski bir pırpır uçak Aydın Şubesi’ne verilince havaalanındaki çalışmalar, günlük uçuşlar ile şenlenmeye başladı. Fuat da kendisine bir uçak alınca işler daha hızlandı. Eğitim pilotları, teknisyenler görevlendirilince, uçuş görevlerini yerine getiren belge alma şartlarını, uçuş saatlerini dolduran kişilere ehliyet verileceği gündeme gelince havaalanının değeri birden artmıştı. Prosedürü yerine getiren sanıyorum dört üyemiz ehliyetlerini almıştı. Fuat Şahin, Aydın Kuyumcu, Halil Posacı, Fikret Cumalıoğlu. Benim derslerim olduğundan, ödenecek ücretin yüksek olması, uçuş eğitimi için Antalya dâhil 1-2 havaalanına daha gidilmesi gerektiğinden ben bu işe girişmemiştim. Ama hemen hemen haftanın her günü Aydın’daki uçuşlara pilotlarla birlikte katılıyordum. O dönemde Aydın valisi olan Aykut Ozan’ın THK Genel Başkanı Doç. Dr. İnanç Ayas’ın çok yararı olmuştur. Hele Fuat Şahin ve Aydın Kuyumcu’nun Didim’deki Kamacı’nın balık restoranında buluşmaları samimi havayı arttırmış, genel merkez Aydın’a her konuda yardımcı olmaya devam etmiştir. Genel merkezin toprak pistli Çıldır Havaalanı’nın eksikliklerinin yapılması konusundaki isteklerini o dönem Aydın Belediye Başkanı Nevzat Biçer’in yardımcı olması, Aydın’ın eski sanayicilerinden İbrahim Polat’ın havaalanına yapılması elzem olan barakaların yapılması, yerleştirilmesi konusundaki yardımlarını sevgi ve saygıyla anıyorum. Sanırım 1990 yılları Aydınlı Bakanımız Cengiz Altınkaya’nın temel atma töreninden sonra çok güzel ve yapılması gereken işler bitirilmişti. O dönemlerde belediye başkanı olan Hüseyin Aksu da gereken ilgi ve yardımlarını yerine getirdi. Yine o dönemde Kültür ve Turizm Bakanı olan Mükerrem Taşçıoğlu da Fuat’ın samimi arkadaşlarından olması çok yararlı olmuştu.

Kulüp uçağıyla sık sık birlikte uçan Vali Sn. Recep Yazıcıoğlu, Aydın Valiliğine çok amaçlı kullanmak düşüncesiyle bir uçak almak istedi. Ankara’da Türkiye distribütörü olan kişiyi Aydın’a davet etti. Ve bir tek motorlu, 4 kişilik uçak siparişi verildi. Uçak Amerika’dan gelmesine 10-15 gün kala Yazıcıoğlu Erzincan Valiliği’ne atandı. Hatta o uçağın gövdesinde yazan plakası Aydın şehrinin harfleriyle TC-AYD idi. Yerine gelen Vali Lütfi Fikret Tuncel uçağın Aydın için gereksiz olduğunu düşünerek Fuat’ın yerine başkan olan Aydın Kuyumcu’nun tüm ısrarlarına rağmen olumsuz görüşle Sahil Güvenlik’e verildi. THK Aydın Şubesi uçağı Ankara’ya iade edilince Fuat’ın uçağı da haciz olunca Havacılık Derneği’nin kapanmasına karar verdik ve derneği kapattık.

“BİRİNCİ DÜNYA HAVA OYUNLARI” (OLİMPİYAT)

Fuat Şahin’in ölümüne neden olan uçak kazasından sonra, ben artık uçmuyordum. Havaalanına bile gitmiyordum. Aydın Kuyumcu benden daha metanetli çıktı. Dernek başkanlığını devraldı. Fakat, olası benzer bir olay daha olmasın diyen çevrenin baskılarıyla Aydın’da havacılıkla ilgili çalışmalar mecburen 4-5 yıl askıya alınmıştı.

1994 yılında FAI (Dünya Sivil havacılık Teşkilatı), THK (Türk Hava Kurumu) ile yaptıkları anlaşma uyarınca, dünyada ilk kez yapılacak olan “BİRİNCİ DÜNYA HAVA OYUNLARI” Olimpiyatının Mikrolayt yarışmaları için AYDIN ÇILDIR HAVAALANI seçilmişti. Aydın’da EFELER SPORTİF HAVACILIK Derneği’nin kurulması ve pilot yetiştirilmesine vesile olan Genel Başkan Doç. Dr. İnanç AYAS’ın vefatından sonra

yerine geçen, Prof. Dr. Atilla TAÇOY’la Ankara’ya giderek Aydın’da yapılacak olan Microlight yarışmalarını yönetmeye Aydın KUYUMCU talip oldu. Saha müdürlüğü görevi verilen başkanımız Aydın Kuyumcu, Başbakanlıktan Vali Muharrem GÖKTAYOĞLU’na, kendisine Çıldır Havaalanını yarışmalara hazırlanmak için tüm imkânlarla yardımcı olunması talimatıyla sıkı bir çalışmaya girdi. Bir ara, gündemde öne çıkan Çıldır Havaalanı’nın, bir özel şirket tarafından kiralanma başvurusu üzerine, yarışmaların Konya’ya alınması gündeme gelmişti. Bu yer değişikliğini önlemeye çalışan Aydın KUYUMCU, FAI’nin Microlight bölüm uzmanı Mr. David COLE’u arayarak Aydın’a çağırmış, iki üç gün burada kalan David COLE’nin, Olimpiyat Komitesi’ne gönderdiği, yarışmalar için en uygun yerin Aydın olduğunu belirten raporunun yanında, dönemin Doğru Yol Partisi Aydın İl Başkanı Av. Ergüven YAKAN’ın, Ulaştırma Bakanı Ömer BARUTÇU’ya yazdığı mektubun da kiralanma olayının askıya alınmasını ve yarışmaların zamanında yapılmasına vesile olmuştur. Bir yıl süren havaalanının, köprü ve ulaşım yollarının, hangarların ve diğer müştemilatlarının yapılması büyük bir özveriyle çalışan başta Aydın Kuyumcu ve ona yardımcı olan arkadaşlarımız sayesinde olmuştur. Bu çalışmalar esnasında da THK’nun yarışmalar için seçtiği Milli Takım ekibimiz antrenmanlarını yapıyordu. Her gün biraz daha güzelleşen havaalanında oturup dinlenmek ve bir şeyler içebilmek için ağaçların altında bir de çay ocağı-kafe yapılmıştır. Sık sık havaalanına gidiyordum. Fırsat buldukça Microlight hava araçlarıyla uçuyorduk, çok keyifli günler geçirdik. Yarışma zamanı Eylül 1997 geldi. 22 ülkeden, tırlara yüklenmiş birçok araç ve gereçler gelip havaalanını şenlendirmişti. Hatta Aydın’ın kurtuluşu olan 7 Eylül günü kutlamalara değişik bir izlence olsun diye Aydın şehri halkının, “Benzinlerinizi ben veriyorum” diyerek birçok yarışmacının Aydın semalarında rengarenk hava araçlarıyla uçmalarını sağlanmasıyla, AYDIN halkına farklı bir gösteri yaşatmıştı. Uluslararası hakem heyetleri ve gözlemciler gelmiş ve 12 Eylül’de yarışmalar başlamıştı. Birkaç gün sonra FAI Genel Elif NESS ile birlikte 1969’da aya ilk ayak basan astronot Mr. NEİL ARMSTRONG yarışmaları yerinde izlemek için Aydın’a geldiler. Büyük bir olaydı bu. Aydın Kuyumcu ile resimler çekilip, akşamında Aydın’da zamanın en popüler oteli olan TURTAY Otelde kalmış ve başarılı çalışmalardan ötürü tebriklerini sunmuştu. Yarışmaları 3 gün boyunca tüm dünyada naklen yayın yapan EURO SPORT TV şehrimizin tanınmasına da vesile olmuştu. Yarışmalar bittiğinde anlımızın akıyla bu büyük faaliyeti yapan üyeler olarak rahatlamıştık. Ama havacılığın Aydın’da yeşermesini sağlayan bu işin ‘PİR’i kurucusu; Fuat ŞAHİN artık aramızda yoktu. Kendisini saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz. Ah sevgili Fuat, sen güzellikler ve iyiliklerle donatmaya çalıştığın bu dünyadan göçüp gittin. Keşke ben çok uçmak istediğin o gün Kuşadası’na gitmeseydim ve seninle birlikte uçarken ben de bu dünyayı terk etseydim diye düşünmedim sanma. Kaç fakirin, ihtiyacı olanın, yazıhaneye gelip un isteyenlerin evine şimdi kim un götürecek? Kim gönderecek?

Devlet Hastanesi Başhekimi Sema Pişkinsüt’e telefon edip “O hastanın tüm masraflarını ben ödeyeceğim” sözünü kim verecek?

Tıkır tıkır işleyen, para kazanan bir fabrika senin o uçak kazasında ölümünle depolarını doldurduğun çeşit çeşit buğdayları almak için aldığın kredilerin sahiplerinin telaşa düşüp, haciz işlemleri için sıraya girmeleri baskıları karşısında, çalışması durdurulan, işçileri çıkarılan fabrika nasıl dayansın? Şirket nasıl batmasın?

Sevgili Fuat… Başkanı olduğun Üçgözler Sitesi Kooperatifi hızlı yürüsün diye satın aldığın hisselerin de haciz edildi ve beşi de satıldı. İyi ki diyorum zamanında iki hisseyi çocukların Borga ve Firuze’nin üzerine yapmışız, yoksa onlar da gidecekti. Modern un fabrikasını kurmak için aldığın o tarla şimdi, benzinlik, restoran ve düğün evi oldu. Kaliteli un yaşatmak için Polatlı’ya, Tekirdağ’a, Denizli’ye, Konya’ya bizi götüren ve senin çok sevdiğin o BMW’de satıldı. Milas Yem Fabrikası da satıldı. Şato ve yazıhane de satılacaktı ama ABD’de yaşayan Kenan Şahin tarafından alınarak satıştan kurtarıldı. Sanıyorum o tarihi bina şato şu an bakıma alınmış ve onu Kenan şahin yakınları, akrabaları için kullanıma açacakmış. Bu güzel hareket için Kenan Abi’yi kutluyorum.

Sevgili Fuat birlikte yaşamaya düşündüğümüz Üçgözler Sitesi’nde ben yılda 5-6 ay yaşıyorum. Oğlun Borga ve kızın Firuze de orada yaşıyor. Seni anmadığım, düşünmediğim, özlemediğim bir günüm var mı acaba? diyor, sana Allah’tan rahmetler diliyorum.