Atatürk, Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra hiçbir zaman askeri üniformasını giymemiştir. Tek bir adet fotoğrafı yoktur. Tek bir gün hariç!

İtalyan Büyükelçisi iki delegeyle birlikte Çankaya'ya gelir. Randevu saatinde Atatürk'ün huzuruna kabul edilirler. Büyükelçi yanında delegelerle birlikte diplomatik gelenekten uzak, doğru dürüst hatır bile sormadan doğrudan konuya girer. İstiklal mücadelemiz sonrası İtalya'nın vazgeçmek zorunda kaldığı Akdeniz vilayetlerimize tekrar göz diktiklerini açıkça belli ederek, daha geniş kapsamlı yeni bir görüşme talep eder ve bu görüşmeye ne zaman hazır olacağımızı sorar.

Atatürk, gayet soğukkanlıdır. “Öncelikle kusuruma bakmayınız” der. “Size daha bir ikramda bile bulunmadım.” Yaverine seslenir ve misafirlere “Lütfen istirahat buyurunuz ve bana 5 dakika müsaade ediniz. Sizler kahvelerinizi içene kadar hemen döneceğim” der ve odadan çıkar. Çakmak gözlü kısa bir süre sonra geri döner ancak büyükelçi ve delegeler şaşkındır. Çünkü Atatürk, Mareşal üniformasını giymiştir. Yaverine döner ve “Bana derhal Fevzi Paşa'yı bağlayın” der. Misafirlerin şaşkın bakışları arasında telefonu eline alır ve “Paşa, İtalyanlar gelmiş, bize ait topraklarımızı almak istiyorlarmış, hazır olup olmadığımızı soruyorlar; hazır mıyız?”

Cevabı aldıktan sonra telefonu sert bir şekilde kapatır, misafirlere döner ve “Biz hazırız, ne zaman istiyorsanız o zaman gelin, çıkabilirsiniz” der.

Konu bir daha hiç açılmamıştır.

VE EN SEVDİĞİM ÖYKÜYÜ DE SONA SAKLADIM.

Yugoslavya Kralı Alexander, Atatürk'ü ziyarete gelmiştir. Atatürk kralı karşılar, yemekler yenir, sohbetler edilir ve bu samimi hava içerisinde Kral Alexander Atatürk'e “Size bir sırrımı söyleyeceğim” der. Atatürk de çevresindekiler de merak ederler. Misafir odasında koltuklara otururlar ve kral konuşmaya başlar. “Azizim, bizler sizi ve Türk milletini gerçekten çok seviyoruz. İnanır mısınız, Avrupa devletlerinin vaatlerine inanmış olsaydık, Yunanların yerine Anadolu'ya biz çıkacaktık çünkü ilk önce bize sormuşlardı.”

Atatürk, gülerek “Öncelikle kadirşinaslığınızdan dolayı müteşekkiriz Kral Hazretleri” der.

Sonra devam eder, “Bu arada sizi Allah korumuş, büyük geçmiş olsun!”