Türkiye’de 3,6 milyon işsiz, yardıma muhtaç 36,5 milyon insan var. Bankalardaki batık kredi miktarı 79 milyar lirayı geçti. Borcunu ödeyemediği için yasal takibe alınmış 3 milyondan fazla kişi var.

Kısacası Türkiye ekonomi tarihinin en ağır krizlerinden biriyle yüz yüze. Kurdaki yükselişle birlikte özel sektörün borcunun 220 milyar dolara dayanması firmaları borç ödeyemez noktaya getirdi. 2018 yılında iş adamlarının açıklamalarına göre konkordato isteyen firma sayısı 3 bini geçti. Ancak Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ise sadece 356 firmanın konkordato ilan ettiğini açıkladı. Sadece Eylül ayında ilk 19 günde 47 büyük firma konkordato istedi. Enflasyon oranı yüzde 25’i geçerek son 14 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu oran TÜİK’in açıkladığı içinde vatandaşın belini büken kira, faturalar ve eğitim giderleri içinde yok. Bu temel ihtiyaçlar enflasyon sepetine dahil edildiğinde korkunç bir manzara ile karşılaşmak mümkün. Mesela son bir yılda doğalgaza gelen zam yüzde 33 iken elektriğe gelen zam ise yüzde 40’ın üzerinde. Merkez Bankası doların ateşini söndürmek için faiz oranlarını yüzde 24’e çıkardı. Faiz bu haliyle zirveye koşarken aynı zamanda enflasyonla yarışır hale geldi. Bu durum ihtiyaç ve konut kredi kullanımlarına balta vurdu. Özellikle gayrimenkul sektöründe satışlar çakıldı. İnşaat sektöründe birçok firma iflasın eşiğine geldi.

VATANDAŞ YARDIMA MUHTAÇ

2018 yılı açlık ve yoksulluk sıkıntısının açıklanmasıyla birlikte acı gerçek ortaya çıktı. Dört kişilik bir aile için açlık sınırı bin 904 liraya, yoksulluk sınırı ise 6 bin 585 liraya yükseldi. Bu rakamlara göre Türkiye’de 16 buçuk milyon vatandaş açlık sınırının altında yaşarken, 22 milyon vatandaş da yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Aile Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 11 milyona yakın vatandaş sosyal yardımlarla hayatta kalıyor.

Resmi verilere göre Türkiye’de kredi kartlı borçlu sayısı 32 milyon 39 bine yükseldi. Türkiye Bankalar Birliği’ne göre 3 milyon 248 bin kişi kredi kartı veya bireysel kredi borcunu ödeyemediği için yasal takipte. Bu rakamlara göre vatandaşın yüzde 17’si bankalarla ihtilaflı durumda ve borcunu ödeyemiyor. Bankacılar Birliği verilerine göre kişi başına ortalama bireysel kredi borcumuz 18 bin liraya çıktı. 24.8 milyon kişi kredi kartıyla 92.4 milyar lira harcama yaptı. Kişi başına kart borcu 3 bin 730 lira oldu. Bankalardaki batık kredi tutarı her geçen gün artıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun verilerine göre, bankalardaki batık kredi miktarı 79 milyar liraya ulaştı. Batık kredi hacmi son 15 yılın en büyük yükselişini gösterirken bu yılın ilk 8 ayında batık krediler 15.3 milyar lirayı aştı. Bu rakamın 6.4 milyar lirası son 2 ayda gerçekleşti.

Borcunu ödeyemeyen vatandaşın ipotekli gayrimenkulleri bankaların ellerinde kaldı. Bankalar bu şekilde elinde kalan gayrimenkulleri satışa çıkardı. Türkiye’de faaliyet gösteren 22 bankanın satışa çıkardığı gayrimenkul toplamı ise 10 bini aştı. Antalya Otoparkçılar ve Oto Yıkamacılar Derneği Başkanı Hakan Topçu, bu otoparklarda toplam 2 bin 500 araç bin 800 motosiklet olduğunu açıkladı. Aralarında 12 yıla yakın bekleyen araçların olduğunu belirten Hakan Topçu, “Bu araç ve motorlar hepsi yurt dışından dövizle aldığımız emtialar. Bunun Türkiye genelinde otopark depolarını düşündüğümüz zaman bu durumun ülke ekonomisi için korkunç zararı var” diye konuştu.

MUTFAKTAKİ YANGIN

Son yıllarda temel ihtiyaç ve gıda malzemelerinde yaşanan fiyat artışı, memur, işçi, emekliden oluşan orta direğin belini kırdı. 17 yıllık fiyat gıda artışlarına bakıldığında mutfaktaki enflasyonun yangına dönüştüğü ortaya çıkıyor. Sadece bir yılda elektriğe yüzde 45, sebzeye yüzde 36, meyveye ise yüzde 33 zam yapıldı. Ekmekteki fiyat artışı 17 yılda yüzde bin 200, dana kıymada yüzde bin 162, yumurtada yüzde bin 500, beyaz peynirde yüzde 647, zeytinde yüzde 584 oldu. Son 17 yıllık fiyat artışı ortada, satın alma gücünün de hızla eridiğini gösterdi. 2001’de 83 kuruşa satılan salçanın kilogramı bugün marketlerde 14 liradan satılıyor.

17 yılda salçaya gelen zam yüzde bin 686 oldu. Yine son zamanlarda en çok dikkat çeken temel gıda maddelerinden una gelen zam oranı yüzde bin 486, 2001 yılında 32 kuruşa satılan unun kilogramı bugün 3 liradan satılıyor. Una gelen zam ekmek fiyatlarını da tetikliyor. 2001’de 12 buçuk kuruşa satılan ekmek bugün bir buçuk liradan satılıyor. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranlarının gerçekleri yansıtmadığını açıklayan Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, şöyle konuştu:

“Temel mal ve hizmetlerdeki fiyat artışı maaş artışlarının çok üzerinde. Enflasyon sepeti 400 ürünün ortalamasıyla alınıyor ve 400 ürüne bakın çoğuna ihtiyaç duymazsınız. Bu yüzden ortaya konulan enflasyon oranı oldukça adaletsiz bir oran. Gerçek enflasyona bakmak için gıda, doğalgaz, kira, elektrik ve eğitim giderlerine bakılmalı. Bunlardaki artış dikkate alınarak maaşlara zam yapılmalı

Son bir yılda gıda fiyatlarındaki artışa dikkati çeken Çakar, “Son bir yılda sebze fiyatları yüzde 38, meyve fiyatları yüzde 33, süt ürünleri yüzde 26 artmış. Asgari ücrete bakıyorsunuz yüzde 14 artmış. Ama elektrik faturalarına bakın son bir yılda yüzde 45 zam geldi, doğalgaz da yüzde 33 zamlandı” dedi.