Türkiye’de ötekileştirme meselesini derinlemesine tartışmalıyız. Aslında ötekileştirmenin sonuçlarının ne olduğu anlamak için derinlemesine tefekkür etmeye de gerek yok. Neden mi? 1970-1980 yılları arasındaki kanlı dönem ötekileştirmenin sonuçlarını anlamak için yeterli değil mi? O nedenle sözüm bize değil. Sözüm, “First Grader (Birinci Sınıf), The Freedom Writers Diary (Özgürlük Yazarları Günlüğü) adlı iki filmedir.

Doğu Afrika, İngiliz sömürgesi altındaydı. Bu bölgenin halen İngilizce konuştuğunu ve burada bulunan pek çok devletin resmi dilinin halen İngilizce olduğunu tekrar hatırlamak gerekir. II. Dünya Savaşı sonrası görece sömürgeciliğin bittiği dönemdir. Görece çünkü bazıları sömürgeciliğin henüz bitmediğini iddia edebilir. Görece çünkü Ortadoğu gibi coğrafyalarda pek çok devlet II. Dünya Savaşı sonrası bağımsızlığını kazanır. II. Dünya Savaşı sonrası döneme SSCB (Varşova Paktı) ile ABD (NATO) arasındaki gerginlikten dolayı “Soğuk Savaş (Cold War)” dönemi olarak adlandırılır. Yukarıda bahsedilen nedenden dolayı bu döneme “Post-Kolonyalist (sömürgecilik sonrası)” dönem de denir.

“First Grader” adlı film Kenya’da İngiliz kolonyal yapısına karşı başlayan bağımsızlık mücadelesi ve sonrasındaki gelişmeleri ötekileştirme bağlamında oldukça iyi anlatmış. Biz zıtlıklarla öğreniriz. Bu nedenle insan zihni ötekileştirmeye oldukça yatkındır. Hz. Peygamber Veda Hutbesi'nde benden sonra eski alışkanlıklarınıza dönüp birbirinizin boynunu vurmayın" buyurmuştu. 1960'larda Kenya'da bağımsızlık hareketleri doğunca İngilizler burada bulunan onlarca kabile arasında nefret söylemi yaydılar. Sonuç itibariyle 4 milyona yakın insan birbirini katletti. Ötekileştirmeyi aşacak eğitim donanımından da o insanlar yoksundu. First Grader, Kenya iç kaosunu ve eğitim hamlesini bir yaşlı adamın gözünden anlatan bir filmdir.

Amerika, çok uluslu bir devlettir. Göçmenler topluluğudur. Amerikan yönetimi bunla gurur duyar. Fakat sonradan Amerika’ya gidenler kimi zaman Amerika’da ötekileştirilir. Önce gidenler kendilerinin de göçmen olduklarını unutarak sonra gelenleri dışlamaya ve baskılamaya yeltenirler. The Freedom Writers Diary adlı filmde ötekileştirilenlerin topluma kazandırılması için yapılan bir mücadele bir öğretmenin gözünden anlatılır. Başka coğrafyalarda kavgalara neden olan etnik vb. farklılıklar böylece Amerika Birleşik Devleti’nin ana unsuru ve yapısı haline getirilir.

Sözüm bize değil bu iki filmedir. Türkiye’de ötekileştirme var mı yok mu tartışması içine girmek anlamsızdır. Bu ülkede ötekileştirenler Kenya’da bağımsızlık mücadelesi sırasında yaşananları hatırlamalıdır. Orası neresi diyenler varsa 1980 öncesi Türkiye’sine bir zahmet bakıveresin. Haddizatında Anadolu coğrafyası ötekileştirme değil birleştirme unsurlarının ön plana çıkartabilecek dinamiklere sahiptir. Bazen bir örnek bin örnek demektir. Yunus’u hatırlayalım:

Ben gelmedim kavga için

Benim işim sevgi için

Dostun evi gönüldür

Gönüller yapmaya geldim

***

Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalım

Sevelim sevilelim

Dünya kimseye kalmaz.

***

Elif okuduk ötürü

Almış pazarı götürü

Yaratılmışı hoş gör

Yaratandan ötürü