(MEDYATİK ŞİFRELEME VE SONUÇLARI)

Ortaçağ, Kavimler Göçü sonucu Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla başlar. Bu çağ ilginç bir dönemdir. Batı kaos dönemine girerken İslam’ın yükselişine de şahit olunur. Aynı dönemin sonlarına doğru Haçlı Seferleri sonucunda modern çağlar başlar. Pusula, kâğıt, barut gibi buluşların batıya geçmesiyle batı üstünlüğünün ilk çekirdeği bu dönemde atılır. Ortaçağ Avrupa’sında halkın genelinin okuma-yazma bilmediği ve sefalet içinde olduğu bilinmektedir. Kitap, önemli bir propaganda aracıdır. Ortaçağ’da İslam’ın yükselişi ve batının skolastik düşünce girdabında bulunması bir sürü diğer etkinin yanında siyaset duayenlerinin bu medyayı kullanma biçimine de bağlı olmuştur denebilir. Ortaçağ’da kilise İncil’i kutsal diyerek halka kapatır. İncil Latincedir. İncil’in (scriptroom) yazılıp çoğaltılması ve doğrudan okunması sadece papazların imtiyazındadır. İncil ile halk arasında papalar aracıdır. Otorite ve kontrol adına kitapta kilise tekeli başlar(Kishlansky ve diğerleri, 2006:259-270). Oysaki Kuran-ı Kerim Hz. Ömer’den itibaren çoğaltılır. Sadece kutsal kitap bağlamında değil İbn-i Rüşt, Farabi, İbn-i Haldun, Hacı Bektaş Veli gibi düşünür veya bilim adamlarının el yazması kitapları rahatça medreseler arasında dolaşır. Sonuç olarak Ortaçağ’da medyayı kullanma konusunda doğu ile batı arasında ciddi farklılık vardır denebilir.