Mayıs ayında alışkın olmadığımız görüntüler.
Eskiden güneşten kızaran tenlerimiz , bugün üşüyoruz.
Geçen hafta sonu serin ve yağışlı,
Kışın yağmayı unutan gökyüzü , yazın başında açtı yeryüzüne kucağındakileri,
Yer gök su deryası mübarek.
Afetsiz olduğunda bereket…rahmet..!
Ama Mega kentlerde ise bir rezalet.
İşe karışınca siyaset,
Altyapılardan vurun ,birbirinize hazret..!
Önceki sellerde Muhalefeti eleştirenler ,
Pencereden gördükleri sularla deniz birleşince,
Kendi kentlerine toz kondurmayanlar.
Bu yağışlar tabiatın içinde bir doğal afet,
Bundan siyasi pay çıkarmak ise bize özgü bir muhalefet.
***
Milletçe sallanıyoruz son haftalarda Ege bölgesinde,
Önce Acıpayam , sonra ege denizi ırlanıp duruyor.
Ard arda gelen deprem rüzgarları ,Aydın ı da korkutuyor.
En üst katlarda yaşayanlar pek tedirginler.
Çünkü en çok onlar hissedenler..!
Binaların salınım yapması oldukça doğal,
Rijit yani sert ve dik olması halinde kırılganlığı daha da tehlikeli.
yakın zamanlarda Ege de yaşanan depremler ,
1999 Marmara depreminde anılarımı getirdi aklıma.
Görev yaptığım kamu kurumundan on kişilik bir ekip acilen görevlendirilmemizin ardından ,
tam bir hafta sonra Adapazarı'na ulaştığımızda adeta savaş yerine geldiğimizi sandık.
gecenin ilerleyen saatlerinde ıssız boş sokaklarda görevliler ayakta,
bir resmi binanın odalarındaki koltuklara serildik.
aslında deprem fırtınaları devam ederken binaların içine girmek riskli de olsa, saatlerce yolculuktan sonra göz kapaklarımıza yenik düştük.
yaz gecesinde yıkılmış binalar , savaş sonrası yıkılmış kent görüntüsündeydi.
Ortalığı saran kesif bir çürümüşlük kokusunun kaynağını enkaz altındaki cesetlere bağlayanlar oldu ,
ama geçek sonradan öğrenildi ki, bu iddia doğru olsa da, evlerin enkazında kalan buzdolaplardaki çürümüş gıda maddelerinin de kokuya neden olduğunu anladık.
Hiç unutmam , 1999 Ağustos ayında meydana gelen büyük Marmara depremine gitmeden önce Aydın da sıcak ve oldukça kurak bir yaz yaşarken,
Adapazarı sokaklarında her yer ıslak ve serin, sular içinde salyangozlar yüzüyordu.
Adapazar'ı öylesine büyük bir göl üzerine konuşlanmıştı ki, yeraltı su seviyesi neredeyse zeminle aynı seviyedeydi..!
Adı gibi " ada " ile başlayan Adapazarı kentte bazı yapıların hiç yıkılmadan suya batması veya yan devrilmesi ilginç görüntülerdi.
Görev yaptığımız bir ay içinde Depremin ne olduğu ve neler yaptığına ,incelemeye gelen Japon uzmanlarla beraber inceledik.
Topraktaki derin yarıkların , FAY hatlarının , yıkımdaki etkisini yerinde gördük.
Deprem sadece yıkım değil, psikolojik bir travmaya neden olduğunu yaşadık.
yan binaya çarpıp hasar veren bina sahibini diğer bina sahibinin tartışma sonucu öldürmesinden tutun da,
evlere giremeyenlerin bizden ısrarla , bizden yardım istemelerine tanık olduk.
hatta eğer biz evlere girersek kendilerinin de gireceğini söyleyenler , tam bir psikolojik destek açlığındaydılar.
Tam bir tükenmişlik sendromu yaşanıyordu..!
Adapazarı Erenler Belediye binasında çalışırken 5,2 şiddetindeki depreme yakalandığımız anda, sarıldığımız beton kolonların nasıl sallandığını, yerin nasıl çevrildiğini yaşadık.
Aydın da yeraltı suyu derinliği 40-50 yıl öncelerine göre daha aşağılara çekildi.
1970’ ler de Efeler ilçesinin Muğla yolu üzerinde yer alan yeni kooperatiflerin bodrum katları tamamen su dolu olduğundan kullanılamazdı.
Artık o yeraltı suyu seviyesi daha derinlere çekildi ve " zemin sıvılaşma" tehlikesi düşüş gösterdi.
Ancak aynı fotoğraf Aydın güneyinde imara açılan ova arazileri ile , Nazilli ilçemizin aşağı Nazilli ve Çapahasan mahallelerinde yeraltı su seviyesi oldukça yükseklerde ve zemine yakın..!
Ama önlem alınmadan yapılan inşaatlar , çok katlı yapılar olası bir depremde daha çok hissedecek sarsıntıları son ay içinde olanlar gibi.
hatta hiç de istemediğimiz yıkıntıları .
Ege bölgesinde var olan bu hareketlilik , aslında eskiden elle dökülen betonla yapılan 2000 yılı öncesi binalarda oturanları biraz da korkutmalı.
Korkulu rüya görmektense ,uyanık yatmalı..!
Depremler hiç bitmeyecek, ama , evini bilmeyenler için korkuları hep sürecek..!
Fırsat bu fırsat,
AYAK BASTIĞINIZ HİÇ BİR YER SAĞLAM DEĞİL.
Ya binamızı sağlam yapalım, ya da eski binalarımız için
Yapı incelemesi ve testi ile ardından "Kentsel Dönüşüm " uygulayalım ,
Her deprem sonrası bu korkular ancak bu şekilde son bulacaktır.
****
Ramazan ayı içinde bugün 2. günü idrak ediyoruz.
Anlamını ve nedeni ile sonucunda hikmetini bilenler için huzurlu günler.
Oruç tutmanın sadece bize faydası var.
Hem bedensel , hem de sabır ve katlanmak adına imtihan günleri.
Belediyelerin iftar çadırlarında yine bir arada sohbet ve akşamında eğlenceler.
Yeme içme dışında , örnek alacağımız ilahi örnekler,
Mevlana gibi işin sırrını keşfedenler,
Hepimize rahmet bereket ve mağfiret getirsin.
Ramazanımız kutlu olsun.
SÖZÜN ÖZÜ:
NE YAPARSAN YAP, PİŞMAN GİDECEKSİN.
BELKİ YAPTIKLARINDAN ,BELKİ DE YAPMADIKLARINDAN.
MEHMET ÖZÇAKIR
PK:110 EFELER- AYDIN
GSM: 0.532.3722627