Neden böyle derler diye düşününce, gezdiği yerlerde yediği içtiği farklı yiyecekler, yemler, börtü böcekler tavuğun yumurtasına geçeceğinden , farklı mineraller ve besinler elbette yumurtayı lezzetli kılacaktır.

Bu yumurtayı tüketen bizlerde bu lezzeti anında fark ederiz.

Oysa kümeste sürüyle beslenen ve tek tip fabrikasyon hazır yem ile beslenen tavuklar öyle mi..?

Yumurtanın lezzeti hemen kokusundan ve sarısından belli olur.

Marketlerde bile kümes tavuğunun fiyatı ile gezen tavuğun fiyatı çok farklıdır.

Organik de denilen koyu sarılı yumurtaların fiyatı , nerdeyse kümes yumurtalarının iki katıdır.

Bu sözü medyaya benzetirsek aynı anlam çıkar.

GEZEN GAZETECİNİN , HABERCİNİN ,MUHABİR VE KÖŞE YAZARININ, HATTA FOTOĞRAFÇININ , YAZILARI ve FOTOĞRAFLARI LEZZETLİ OLUR.

Çünkü olaya birebir tanıktır ve sadece kendisi haberdardır.

Masa başında oturarak yapılan haber benzetmek gerekirse ve deyim yerindeyse fabrikasyon , içinde meslek hevesi olmayan duygusu az, rutin ürünlerdir.

Bu nedenle masabaşı haberciliği yerine , çıkılan sokakta davetsiz gidilen kamuya açık yerlerde gezerken yapılan haberler çok daha farklı ve renklidir.

Basına haber bir çok kaynaklardan gelir.

Bunlardan en başta olanı Ajans haberleri , her gazete kullanır ve tüm gazeteler adeta birbirinin kopyasıdır. Resmi kurumların hazır servis edilmiş haberleri , davet edilen toplantılar ve basın açıklamaları , rutin ve genel de her gazetede ve medyada yer alan birbirinin benzeri kopya edilmiş haberlerdir.

Ama, gezen gazetecinin haberleri öyle mi..?

olaya tek tanık sizsiniz, atlatma haberin tam ortasındasınız , sizden başka bu haberi gören yoktur, sadece çalıştığınız basın organında yayınlanacağından belki de bu özgün haberiniz ile basın ödülü bile alabilirsiniz..!

Sokaklar , meydanlar , haber dolu.

Bir bankta çekirdek çitletirken ,bir kafede çay içerken , yan masada gerçek hayat öyküleri anlatılır.

Bir minibüste, toplu taşıma aracında , onlarca olay meydana gelir.

Yan koltukta yol arkadaşlığı yaptığınız kişi ile yakası açılmamış olaylar, güncel konularda ve seçimler üzerine yorumlar , ülke genelini ilgilendiren konular , anında ortaya çıkan acil vakalar , size sokağın kalp atışlarını, tansiyon ve nabzını dinlemeye imkan verir.

Örneğin Aydın’ın sokak aralarında gezinirken , iki yangın olayı ile , göz göze ve yüz yüze kaldım. İlkinde önümde giden bir motorsiklet , üzerinde sürücüsüyle beraber iken , aniden alevler içinde kaldı. Diğerinde park etmiş bir araç aniden alev topuna döndü.

Her iki olayda da tak başıma yanındaydım. Hemen kameraya davranarak , tek başıma görüntüleyerek sadece benim tanık olduğum olay, özel haber olarak gazetede yayınlandığında diğer refiklerimizden farklı ve önde olmanın keyfini çıkarmıştım.

Gene böyle geçenlerde , gezen haberci misali ,Mimar Sinan Mahallesinde , Malazgirt meydanında pek de kimsenin dikkatini çekmediği bir görüntüyle karşılaştığımda ham içim acıdı, hem de sizlerle paylaşmamadan edemedim.

Rahmetli İsmet Sezgin’in adının verildiği Bulvar ‘ın Malazgirt meydanına ulaşan uzunda ve meydan da bankamatiklerin köşesinde bir dev portre fotoğrafı asılı .Fotoğraf düşmesin diye demir lama kelepçeler ile hemen yanındaki ağaca , büyük vidalarla monte edilmiş pano.

Ağaç belki acısından haykırmasa da , gözyaşlarıyla acısını herkese duyurmaya çalışmış.

Her vida çakılı bedeninden sızılar aşağıya doğru koyu renkte gözyaşı ile izlerini bırakarak adeta ağlamış.

Ama tabii kimsenin görmediği ve acısını hissetmediği bu ağacın acıklı durumu , bu fakir gezen gazetecinin gözünden kaçmamıştı.

Ağla ağacım ağla,

İnsanın bile bir değerinin olmadığı bu dünyada,

Sen ve ben misafiriz ,çok yanlış zamanda

SÖZÜN ÖZÜ:

KENDİ ACISINI HİSSEDEN CANLIDIR, BAŞKALARININ ACILARINI GÖREN VE HİSSEDEN İNSANDIR.