AK Parti Aydın İl Başkanı Mehmet Erdem, 27 Nisan 2007 tarihinde, Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen öncesinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayımlanan ve tarihe ‘e – muhtıra’ olarak geçen bildiriye ilişkin açıklamalarda bulundu.
Erdem, ‘27 Nisan e- Muhtırası AK Parti kayasına çarptı’ başlıklı açıklamasında, 27 Nisan’a giden süreçte yaşananları şu sözlerle anlattı: “Daha önce de birçok kez askeri müdahalelerle karşılaşan Türk demokrasisi, 2007'de TBMM'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yeni bir muhtıra krizi yaşamıştı. O zaman Partimizin Cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olacağının kulislere yansıması, bazı çevrelerce tepkiyle karşılandı. Bu süreçte, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi 12 Nisan'da beraberindeki kuvvet komutanlarıyla düzenlediği basın bilgilendirme toplantısında sarf ettiği ‘Cumhurbaşkanı Cumhuriyete sözde değil, özde bağlı olmalıdır’ sözleri tartışmaların odak noktası oldu. Büyükşehirlerde, cumhurbaşkanlığı seçimleri bahane edilerek düzenlenen Cumhuriyet mitinglerinde, Sn. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığına karşı çıkıldı” ifadelerini kullandı.
“GÜL’ÜN ADAYLIĞINDAN GERİ ADIM ATMADIK”
Dönemin Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimi için Anayasa'da belirtilen 367 oyun, sadece karar yeter sayısı için değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı için de gerekli olduğu tezini ortaya attığını anımsatan Erdem, “Bu görüşe göre, oylamalara en az 367 kişinin katılması gerektiği, aksi halde sonucun geçersiz olacağı iddia edildi. Böylece Mecliste sandalye sayısı 354 olan AK Parti, tek başına kendi oylarıyla Cumhurbaşkanı seçemeyecekti. Sn. Abdullah Gül'ün adaylığından geri adım atılmadı. Yaşanan bu tartışmalar ışığında 27 Nisan 2007'de Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu yapıldı. Siyasi çevrelerde, AK Parti'nin farklı bir isim çıkaracağı beklentisi yükselirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan beklenenin aksine Gül'ün adaylığından geri adım atmadı. Abdullah Gül, 361 milletvekilinin oy kullandığı ilk tur oylamasında 357 oy aldı” değerlendirmesinde bulundu.
Oylamanın hemen sonrasında CHP’nin seçimi Anayasa Mahkemesi'ne taşıdığını hatırlatan Erdem, “Aynı gün, gece saat 23.30'da Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine, Türk demokrasi tarihine ‘e-muhtıra’ olarak geçecek bir basın açıklaması konuldu. ‘Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerinin aşındırılması için bitmez tükenmez gayret gösterildiği, hatta milli bayramlara alternatif kutlamalar yapıldığı’ ifade edilen bildiride, şunlar kaydedildi: ‘Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, 'Ne mutlu Türküm diyene' anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.’ Anayasa Mahkemesi TBMM’ndeki Cumhurbaşkanı seçimini iptal etti” sözlerine yer verdi.
CEMİL ÇİÇEK’İN KARŞI AÇIKLAMASINI HATIRLATTI
‘Muhtıra’ olarak nitelendirilen bu açıklamanın ardından AK Parti Hükümeti’nin konuyu kendi içinde değerlendirdiğini kaydeden Erdem, “Askerin verdiği muhtıraya karşı Hükümet en sert şekilde cevap verdi. Dönemin Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, 28 Nisan saat 15.00'te, ‘Başbakan'a bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez.’ açıklamasını yaptı.
CHP'nin başvurusu üzerine toplanan Anayasa Mahkemesi, 1 Mayıs'ta verdiği kararla, 367 iddiasını kabul ederek yapılan birinci tur oylamayı iptal etti. Toplantılarda, yeter sayısı olan 367'nin bulunamayışı nedeniyle 11. Cumhurbaşkanı seçilemedi. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine, AK Parti'nin teklifi, tüm partilerin desteğiyle erken seçim kararı alındı.
AK Parti yeniden tek başına iktidar oldu. Meclis'in aldığı karar doğrultusunda 22 Temmuz 2007'de yapılan seçimlerde, yüzde 46,6 oy alan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, 341 milletvekili ile yeniden tek başına iktidar oldu. Seçimlerde, CHP ikinci, MHP ise üçüncü parti olarak Meclise girdi” açıklamasında bulundu.
“YÜZDE 68 ‘EVET’ DEDİ”
2007 yılının Ekim ayında Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliği referandumuna değinen Erdem, “Cumhurbaşkanının halk tarafından, 5 artı 5 sistemiyle seçilmesini öngören düzenlemenin de aralarında yer aldığı anayasa değişiklikleri, 22 Temmuz'daki milletvekili seçiminin ardından halkoyuna sunuldu. Bu oylamada ise kayıtlı 42 milyon 690 bin 252 seçmenin yüzde 67,5'i sandık başına gitti. Geçerli oyların yüzde 68,95'i ‘evet’, yüzde 31,05'i ise ‘hayır’ yönünde oldu ve böylece anayasa değişikliği kabul edildi. TBMM'de tekrarlanacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu kez MHP'nin oylamalara katılacağını belirtmesi, yeni bir 367 krizinin önüne geçti. Yeniden AK Parti'nin adayı olan Abdullah Gül, 20 Ağustos'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda 341 oy aldı. Gül, 24 Ağustos'taki ikinci turunda ise 337 oyda kaldı. Anayasaya göre ilk iki turda üçte iki çoğunluk olan 367 sayısına ulaşılamadığı için, 276 oyun aranacağı üçüncü tura gidildi. Abdullah Gül, 28 Ağustos'ta yapılan üçüncü turda 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlanmasının ardından eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘Köşk seçimi meşrudur, sonuca saygı duyacağız’ açıklamasında bulundu” dedi.
“SARSILMAZ BİR KARARLILIKLA YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”
Tartışmaların sona ermesinin ardından muhtıranın, Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinden kaldırıldığını kaydeden Erdem, “Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 8 Kasım 2012'de TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nda metni bizzat kendisinin kaleme aldığını açıkladı. Büyükanıt, yazının, bir muhtıra değil, ‘laiklik hassasiyetini ortaya koyan bir metin’ olduğunu ileri sürdü. Büyükanıt hakkında, e-muhtıradan 5 yıl sonra soruşturma açıldı. Şikâyetler üzerine 2012'de başlatılan soruşturma, dosyanın tek şüphelisi Yaşar Büyükanıt'ın 21 Kasım 2019'da hayatını kaybetmesinin ardından kapandı. AK Parti 27 Nisan e-bildirgesiyle ortaya çıkan askeri vesayete karşı dik duruşunu gösterdi ve Türkiye’nin siyasi hayatında ilk defa milletin iradesine karşı saygısızlık yapanlara haddini bildirdi. AK Parti olarak milli iradeye müdahale etmeye, ezmeye kalkan her türlü vesayete karşı bundan sonra da dik duruşumuzu göstereceğiz. ‘Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir’ anlayışıyla ve sarsılmaz bir kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz” görüşlerini ifade etti.