Turizm haftasını kutlamaktayız her sene… Bu kutlamalar sadece şekilden mi ibaret? İki konuşma veya yürüyüş yaparak hangi turizm bilincinden söz edebiliriz? Turizmi, sadece konaklama hizmeti şeklinde düşünmek ne kadar doğrudur? Konaklama hizmetlerini becerdiğimiz de yok. Otellerde bizden ne iz var? Otele gelen turist eğlenecek… Eğlence işi profesyonellik gerektirir, yanılıyor muyum? Turizm animasyonunda yetişmiş elamanımız yok. Olacağa da benzememekte… Sigortasız, düşük maaşlı, mevsimlik bir işi kim sürekli bir meslek olarak saygı duyar, bu işe sahip çıkar? Sektörde çalışanlar yerim içerim, sezonda üç-beş yabancı bayan düşürdüm mü karım şeklinde düşünmektedir. Kendisini eğlendirmeyi amaç edinenlerle nereye kadar gidilir? Sonuçta bu sektör Türkiye’de çoktan başkalarına emanet edildi. Emanet sözcüğünü burada kullanmayın dediniz, sanırım. Emanete karşı insanlar daha özenli olur. İşi başkasına havale etmişiz. Hotel eğlence işlerini(animasyon) daha çok Tunuslular yapmaktadır. Tunuslular Fransızcayı çok iyi konuşuyormuş. Ülkemize Fransız ve Belçikalı turist çok gelmekteymiş. Bundan dolayı Tunuslulara ihtiyaç varmış… Problem, dil meselesi… Tunusluların Fransızca konuşması çok büyük marifet sanki… İki yüz yıl Fransız işgali altında kal, asimile ol, sen de konuşursun Fransızcayı… Son dönemde ülkemize giren Rus turist sayısında önemli artış var. Tunuslular, kendi çapkınlıklarını ülkemize veya işletmelere ödetmektedir… Malum Rusça konuşan lazım… Paravan hazır… Gelsin Rusya’dan bayanlar animasyon işi için… Dil, turizm için tek başına yeterli olsaydı Türk turizmi bu kadar kan kaybetmezdi. Hem on beş-yirmi seneden beri, benzer gösteriler sunulmakta otellerde… Bu gösterilerin hiçbiri Anadolu’dan izler taşımamakta üstelik… Mesele ülke tanıtımı değil mi? Otellerde turistle en çok kim diyalog halinde? Elbette Animatörler… Onlar bu topraklarla ilgili herhangi bir birikime sahip değiller ki Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlasınlar… Ülkem için dertlenmeyenlerin turist bayanı dışarı çıkartmak için ayartmaktan başka tasası olmamaktadır haliyle… Kadın kız düşkünü animatör… Bu imaj aynı zamanda ülkemin turizm imajı olmaktadır. Hangi turiste sorarsanız sorun, animatörler ve barmenler için bir bayan bulup kapağı Avrupa’ya atmak isteyen insan şeklinde tanımlama getirir. Bu mudur ülkemizin imajı? Tanıtım için uluslar arası fuarlara katılan ve yabancı medyaya reklâmlar veren ve bu işler için milyar dolarlar harcayan ülkemiz, buraya kadar gelmiş insana kendini tanıtamamaktadır, daha ne olsun?
Türk animatörler, henüz kendi yollarını bulmuş değil. Tunus geleneğini pardon geleneksizliğini taklitten geçmiyor onların yaptıkları… Turizm animasyonu bizi temsil etmeli… Turizm animasyonu bilinç mi matematik mi? Haftada bir gün otellerde bingo(tombala) çekilişi yapılır. Kazanan turiste hediyeler verilir. Bu aktiviteyi animasyon takımları düzenler… Elbette turistler bu aktivite için bilet ücreti öder. Kazanan turistlere biblolar, incik boncuklar verilir… Bunlar verilmesin mi? Verilsin. Ancak Kuşadası ve Didim otellerinde Ege Bölgesi’nin en önemli tarım ürünü kuru incir de hediye olarak verilebilir. Kuşadası’nda 25 kadar otelde hafta bir gün bu aktivite yapılıyor. Her otelde 1 kilo incir hediye olarak verilse bile bu sezon sonuna kadar beş yüz kilo(yarım ton) incir yapar. Bu, müthiş bir tanıtım değil midir? Hem turizm hinterlandında kalan Ege çiftçisi için doğrudan gelirdir. Malum kuru incir yeni ürün eylül ayında çıkar. Dolayısıyla turizm faaliyetlerinin yoğun olduğu haziran, temmuz, ağustos aylarında yapılacak böyle bir uygulama incirde eski ürünün eritilmesine de katkı sağlar. Ağustos ayında yaş incir bingo çekilişlerinde verilmesi, birçok turist için ilk tadım deneyimi olacaktır. Matematik ortada bilinç nerede?