Daha 10 yıl öncesine kadar yaptığı taşkınlarla Aşağı Büyük Menderes Havzası’nda ki Söke ovasının büyük bir bölümünü 2500 yıl öncesinde olduğu gibi adeta denize çeviren Büyük Menderes Nehri, son yıllarda içinde yürünebilen bir nehir haline geldi.

Taşkın suları altında kalan pamuk tarlalarında balık tutulan dönemlerin geçtiği ve günümüzde İklim değişikliğinin etkisiyle meydana gelen kuraklık ve genelde yağışsız geçen kış ayları nedeniyle, barajlardaki doluluk oranının her geçen yıl azaldığı görülmekte.

Aydın Valiliği’nin “2025 Yılı sulama sezonunda uygulanacak olan havza bazlı su dağıtım planlaması kararına göre; barajlardaki bitki su ihtiyacına göre depolama durumunun kritik olduğu belirtilerek, kısıtlı sulama programının uygulanacağı, tüm ürünlere en fazla 2 defa su verileceği, kaçak olarak su alan ve planlama dışı ekim yapan kişilere idari ve mali cezai işlem uygulanacağı, kuru tarıma geçilmesi yönünde yönlendirme ve bilgilendirme çalışmalarının yapılacağı bildirildi.

Nisan ayında herkesin beklediği yeterli yağışlar gelmediği takdirde, bundan en büyük sıkıntıyı tarımla uğraşan çiftçiler çekmesi beklenmekte. Çiftçiler büyük sıkıntı çekerken aynı zamanda bölgedeki biyolojik çeşitlilikte büyük zarar görecektir. Sucul canlılar başta olmak üzere, kuşlar ve memelilerin içinde olduğu ekosisteminde olası kuraklıktan büyük darbe almasında endişesi yaşanılmakta.

AZMAKLARIN DOLDURULMASI SORUNU BÜYÜTECEK

Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği Başkanı Bahattin Sürücü” İklim değişikliğini somut olarak yaşadığımız bir dönemde tüm bu sıkıntıların yaşanacağı öngörülürken ve kamu kurumları havza bazlı su dağıtım planlaması yaparken, Söke ovasındaki bazı sulak alanların da doldurulduğu görülmektedir.

Bazıları tapulu alan içinde bulunan sulak alanlar ve kadim eski menderes yatakları olarak bilinen azmaklar büyük bir hızla dolduruldukları ve sulak alan vasfını yitirdikleri görülmektedir.

Çerçioğlu’nun Kuşadası’nda çalışmaları devam ediyor
Çerçioğlu’nun Kuşadası’nda çalışmaları devam ediyor
İçeriği Görüntüle

Bu sulak alanlar, kurak geçen yaz aylarında tarım yapan çiftçilerin sigortası olduğu gibi, kuşların, sucul canlıların ve susamurları gibi memeli türlerin yaşam alanlarıdır. Kamyonlarca getirilen molozlar, inşaat atıkları, OSB’deki fabrikalardan getirilen küller, seramik parçaları vb. atıklarla sulak alanlar doldurulmaktadır.

Dolgu malzemesi olarak kullanılan atıkların toprağı, yeraltı sularını, tarımsal bitkileri ve halk sağlığını nasıl etkileyeceği, içinde ne kadar kimyasallar ve ağır metaller taşıdığı bilinmemekte, sulak alanlar adeta vahşi bir çöp alanı olarak kullanılmakta.

Sulak Alanlar Yönetmeliği’ne göre; bu tip sulak alanlar diğer sulak alanlar kategorisinde olup, korunan alanlardaki gibi yönetmelik hükümleri uygulanması gerekir. Sulak alanların kirletilmemesi, doğal yapılarının ve ekolojik karakterlerinin korunması zorunludur. Sulak alanlarda biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için ilgili idaresince gerekli tedbirler alınır ve aldırılır. Sulak alanlarda su kuşları popülasyonlarının korunmasına ve artırılmasına itina gösterilir. Sulak alanların doldurulması ve kurutulması yasaktır. Bu yolla arazi kazanılamaz.

Bugünlerde kuşların cıvıldadığı, kurbağa seslerinin yükseldiği üreme dönemlerinin başladığı bahar aylarına giriyoruz.

İnsanlar, hayvanlar, kuşlar ve sucul canlılar için en önemli ihtiyaç sudur. Geçmiş tarihlerde insanlar suları ve otlakları takip ederek yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

Ancak şimdi yerleşik bir düzendeyiz ve var olan sulak alanlarımızı korumak zorundayız. Yaşamsal ihtiyaç olan temiz suya ve sulak alanlarımıza herkesin duyarlılıkla sahip çıkacağını umuyoruz” dedi.

Muhabir: NECATİ MALDAR