Deli’ye her gün bayram misali sağ olana her gün sabah güneş ve akşam gökyüzünde kurşuni bir yorgan.
Gelin ben size bu hafta sonu için bir program yapayım.
Sabah erkenden düşün dışarıya , koyulun yol’a. Nereye mi..? Uludağ’a..!
Yok şaka değil..! Aydın’ın Uludağ’ı , Paşayaylası’na ..!
1200 metrede ünlü Çeşmesi, Taş evleri ,1600 metre zirvelerinde türbesi de yer alan İmambaba tepelerinde beyaz yorgan örtüyor dağları.
kışın her kar yağdığında , b u köşe yazarınız fakir, soluğu alır Paşayaylası’nda.
Hayatında kar görmeyenler özlemesin Bursa yı ve Uludağ’ı .
Aydın’ın yarım saat bile sürmeyen yolculukla , bu ender dinlence yerinin keyfini çıkarmaya.
Yılbaşında kar göremeyen Aydın’lı , yılbaşı gecesi Büyükşehir’in yapay karlarının altında Kış keyfini çıkardı.
Aydın Kış’ın bile ovada güneşli yazın keyfini çıkarırken , zirvede yarım saatlik yolda kıştan kalma manzarasıyla , iki iklim aynı anda , tam cennet aslında.
Herodot’un o ünlü sözündeki gibi , “ gökyüzünün altındaki , en güzel yeryüzü “
Tanıtım onun için çok önenli.
Aydın’ın bir çok kurum ve tüzel kişiliğinin amblemi olan ve halkın arasında 3 gözler olarak bilinen Tralleis antik kentinin Gymnasium duvarı bu kentin simgesidir.
Bu simge anıtsal duvarın bir örneğinin şehrin merkezine yapılmasını çok önerdim.
Ama bu kentte sesleri duymayanlar çok olduğundan ilgilenen de olmadı maalesef.
Sadece Aydın valiliğince, yerini önerdiğim Çakırbeyli’deki Adnan Menderes anıt müzesinde bahçeye yapıldı.Ancak antik yapısal estetiğinden uzaktı.
Yine de yapıldığı için memnun olmakla beraber, kent parkı yanında bir miniatürk ,AYDIN ÜÇGÖZLER anıtsal simgesi yapılsa ne güzel olur.
Gelen geçen fotoğraf çektirir, şehri dünyaya tanıtır.
Bu anıtsal duvarı , yani üçgözleri eskiden Erkek Sanat Okulu olarak bilinen ,Aydın teknik Lise bahçesinde görünce çok şaşırdım doğrusu. Okul müdürü Fatih beyi kutluyorum.
Bir kentte anılar anıtlarda ve müzelerde yaşar.
Bu en güzel toprakların üzerinde yaşayanların , anıtlar gibi çok ilginç anıları da var aslında.
Gelin bunlardan yaşanmış birini paylaşayım.
KISSADAN HİSSELER, SİYASETTEN EFSANELER.
Aydın Köşk ilçesinden kırk beş yıl önce bir grup Adalet partili eşraf tan bir grup rahmetli İsmet abinin davetlisi olarak Ankara’ya yola düşerler.
O vakitler Ulaştırma bakanlığı yapan Nahit abi’nin girişimiyle sefere konulan Menderes ekspresi adında Aydın’dan her gece saat 9 gibi hareket eden Aydın-Ankara gece treni çalışırdı. Ben de bir kez bu trenle 1980 yılında yolculuk ettim Ankara ‘ya .
Gelelim ol gerçek öykü’ye..!
Aydın tren gar’ından yola çıkan Köşk’lüler trene atlarlar, kamaraya yerleşirler.Tren Afyon da aktarma yapar ve öğleye doğru Ankara’ya varırlar.
Hemen İsmet bey bir arabayla aldırır Ankara tren garından ve Mecliste öğleyin yemekte ağırlar. Ertesi gün için Demirel ile Çankaya da Başbakanlık Köşkünde görüşmek üzere randevu ayarlanır
Misafirhaneden ayarlanan odalarına yerleşen Köşk’lü ağır misafirleri için İsmet ve Nahit ağabeyleri akşama da değişiklik olsun diye , Devlet Operasına bilet aldırır. Ancak Bakanlık çalışmaları nedeniyle kendisi gelemez.
Opera ‘ya alışkın olmayan bizimkiler “ Bayburt Bayburt olalı böyle eziyet görmedi “ misali kadar olmasa da, oyunu biraz klasik ve ağır geldiğinden, bir süre sonra bizim Köşk ‘lülerin canları sıkılır , başlarlar fısıltıyla kendi aralarında sohbete .
Yarın Demirel ile görüşeceklerinden Köşk ilçesinin sorunlarını kendi aralarında önem sırasına göre değerlendirirlerken , sık sık “Köşk” sözünü işiten arka sıradaki Ankara’lı bir bayan Çankaya Köşk’ünü kastederek ;
-“Affedersiniz siz Köşk’tenmisiniz” diye sorar.
Bizim Köşk’ lüler de geriye döner
- “evet der nerden bildiniz..?”
Sonra önüne dönerek , yanındaki arkadaşının kulağına fısıldar,
-“Ulen” ..der. “Şu Demirel ne yaman adam, Bizim taa Köşk’ ten Ankara’ya geldiğimizi herkese duyurmuş..!
****
“Hazım Adanur” ismini eski Bursa’lıların pek çoğu bilir.
Çünkü Hazım Bey’in babası Hacıbey’in , eski dükkanında mutlaka bir kebabını yemişlerdir. Hazım ve kardeşi Hüsnü Adanur birlikte sürdürdü daha sonra bu geleneği ve en sonunda da yeğenlerine devrettiler.Hazım beyde “politika” da vardır, eski Doğruyol Partilidir.Süleyman Demirel ve Tansu Çiller hayranıdır. Bursa ve Cavit Çağlar gibi ,Hazım bey gibi tam bir Süleyman Demirel fanatiği.
Biraz da merhum eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e benzetirler onu tanıyanlar. Hazım beylerin oturdukları Çekirge’deki apartmanın köyde yetişmiş kapıcısı , kendisini yıllarca “paşa” sanmış, eve her geldiğinde esas duruşa geçip, her gidişinde asker selamıyla uğurlarmış.Kapı ziline kartvizitindeki isim ve unvan bölümünün İngilizcesini kesip yapıştırdığı için.
“Hazım Adanur-General Manager”
Kapıcı da “General” i , Türk Paşası sanır.
O yıllarda “Baba” lakaplı Demirel de Doğruyol Partisi’nin genel başkanı.Mitinglerin kent merkezinde, Heykel’de yapıldığı sıralar.
İki gün sonra da Süleyman bey miting yapmaya gelecek Bursa’ya.
Amacı Demirel’in dikkatini çekip gözüne girmek olan Hazım bey, Ünlü Cadde’nin girişine bir pankart astırır.
Aynen şöyle denmektedir o pankartta:
“BABACIĞIM HOŞ GELDİNİZ- M.Hazım Adanur”
Tesadüfe bakın ki, bir süre önce rahatsızlanıp hastaneye kaldırılan babaları merhum Hacıbey, yaklaşık 15 günlük bir ayrılıktan sonra o gün taburcu olacaktır.
Hazım ve Hüsnü kardeşler babalarını gidip hastaneden alırlar. Fakat Hacıbey önce eve gitmek yerine, Heykelde afişin asılı olduğu Ünlü Cadde’deki dükkanlarına uğrayarak şöyle bir bakmak ister.
Ve tam oraya ulaştıklarında cadde girişine asılan aşağıdaki kocaman afişe takılır gözleri:
“HOŞ GELDİNİZ BABACIĞIM”!..
Biraz da duygulanan hacı babanın ağzından şu laflar dökülür:
“Ne gerek vardı be evlatlarım, niye zahmet ettiniz şimdi?!..”
Demirel için hazırlanan ve caddeye asılan afiş, astıranların da babasına nasip olur..!
Allah mekanını cennet eylesin Demirel’in, İsmet abinin ..!
Siyasetteki engin hoşgörüsü ile bugünkülere taş çıkarırdı yaşasaydılar.
SÖZÜN ÖZÜ:
İYİ GÜNLERİNE ALDANIP , DOSTLARIN VAR SANIRSIN,
UNUTMA GERÇEK DOSTU KARA GÜNÜNDE TANIRSIN.
Mehmet ÖZÇAKIR
P.K:110 EFELER – AYDIN
GSM : 0.542.7608691