Her kentin dilden dile söylencelerle nesillere aktarılan efsaneleri , tarihe geçen öyküleri birer mit olmuştur.
Aydında iki Şehir Efsanesi de tarihe mal olmuş ,nesilden nesile aktarılmıştır.
Aydında bugünkü kent merkezinde Ticaret lisesi önündeki köprüden geçerken hiç dikkat et tiniz mi..?
Zafer mahallesi ile Ramazanpaşa Mahallesini bağlayan bu betonarme köprü altında yer alan kemerli köprüyü tarihe meraklı Aydınlılar dışında sorsanız pek bilen çıkmaz. Köprünün çukurda kalması nedeniyle üzerine erken akşam düşmesi yüzünden “karanlık köprü “ olarak anılan Köprünün hikayesi ise yıllardır Aydın söylencelerinde yer almaktadır
Aydın’da 1900′lü yıllardan önce Müslüman mahallesi ile Rum mahallesini birbirine bağlayan Tabakhane deresinin üzerindeki eski ve yetersiz köprü işte bir şehir efsanesine göre Aydınlı usta bir terzi tarafından yaptırıldı.
Vaktiyle Aydında 1837-1840 yılları arasında görev yapan ve eskiden Erkek Sanat Enstitüsü olarak bilinen binaya yakın ve bugünkü Jandarma Er Eğitim taburu ile Tralleis arkeolojik SİT alanı içinde kalan ve Aydın’a hakim manzarası bulunan eski köşkte oturan Tahir Paşa adında Aydın Mutasarraf’ının hanımı çarşıda gezerken bir terzi karısının giydiği oldukça şık entariyi görünce akşam kocası paşaya sitem ederek “ bir terzi karısının giydirdiğini bile bana giydiremiyorsun!” diye çıkışınca, Tahir Paşa , karısının dırdırından bıkarak ertesi sabah arasta içindeki Terziyi buldurarak huzuruna getirtmiş.
“Senin karın Aydın’da israfa sebep olan işler yapıyormuş, süslü ,püslü entari giyiyormuş. Bu ne cüret!” diyerek çıkışmış. Terziye karısının giydiği süslü entariyi getirterek halkın önünde yaktırmış. Sıra terziye gelmiş ve Tahir Paşa daha fazla kükreyerek çıkışmış ve ibret olsun diye zindana atılmasını emretmiş. Araya giren şefaatçiler, terzinin affedilmesi için Paşaya yalvarmış yakarmışlar. Tahir Paşa ricalarını kıramadığı ayan ve çarşı eşrafını ” bir şartla” demiş;,
“Şu derenin üzerine bir köprü yaparsa afederim”
İşte bu fotoğraftaki köprüyü yapan zavallı terzi, ütüsünü , makasını , evini satıp savarak işte fotoğrafta gördüğünüz kemerli köprüyü yaptırmış, ama iflas topunu da atmış…Aydın’dan taşınıp gitmiş.
Üzerine yeni yapılan köprü nedeniyle geçenlerin pek göremediği bu tarihi köprü,aşağıda kaldığından erkenden karanlık basması nedeniyle yıllarca KARANLIK KÖPRÜ olarak anılmıştır.
KISA KES AYDIN ABASI ( HAVASI ) OLSUN
Bir başka şehir efsanesi de Aydınlı Zeybeklerin giyim kuşamları üzerinedir.
Aydında dağlarda dolaşan efeler,daha rahat hareket etmek ve zaptiyeden daha rahat kaçabilmek, çalıya çırpıya takılmamak için dizlerine kadar uzanan potur giyerlermiş.
Osmanlı döneminin sultanlarından 2. Mahmud bazı libasların giyilmesini yasaklayarak , aba kumaşından yapılan kısa Efe poturunun giyilmesini yasaklamış ve bunun yerine uzun şalvar pantolon ( kara don ) giyilmesini mecburi kılmıştır.
Ancak Osmanlıya başkaldıran ve aba giymekten vazgeçmeyen zeybeklerle, devlet idaresi arasında tartışmalar ve ciddi çatışmalar meydana gelir.
.Hal böyle olunca daha önce don diktirirken “kısa kes aydın abası olsun” dedikleri terzilere açıktan böyle bir seslenemeyen zeybekler; etraftaki jurnaller tarafından bilinmemesi için "kısa kes aydın havası olsun" demeyi yeğlemişlerdir.
Ancak bu deyim Anadolu’ya öylesine dağılmış ki ,her şehre ayrı bir efsane olarak söylencelerine girmiştir.
Bir zamanlar Balıkesir'de çok güzel aba'lar dokunurmuş.
Hem dokunan kumaşın ismi aba, hem de bu abadan dikilip şalvarın üstüne giyilen ceketin adı aba imiş. Ticaretle uğraşan bir vatandaş, Balıkesir'in meşhur abasından bir elbiselik kumaş alıp . Terziye vermiş. Terzi adamın ölçüsünü almış.
Fakat "Bu aba hem ceket, hem de şalvar dikmeğe yetmez, biraz daha kumaş ister" demiş.
Müşteri, terziye şöyle itiraz etmiş:
- Yahu nasıl yetmez? Eteklerini kısa kes, “Aydın abası” olsun..!
“Kısa kes Aydın Abası Olsun “ deyimi , günümüzde , sözünü ya da yaptığı işi gereğinden fazla uzatanları ikaz etmek için kullanılır. Günümüzde işte bu şehir efsanesi zeybeklerin terziye söylediklerini aksine “Kısa kes Aydın havası olsun” şeklinde söylenegelmiştir.
Ama aslında Aydında kışın yağan yağmur’un ardından , aniden açan güneş ve bir anda değişen iklimi üzerine gönderme yapılarak söylenen “kısa kes Aydın havası olsun “sözü , bu gerçeği de yansıtmaktadır aslında..!
SÖZÜN ÖZÜ :
HER ALDIĞIMIZI SOLUĞU GERİ VERİYORSAK EĞER,
BU DÜNYADA HİÇBİR ŞEY BİZİM DEĞİLMİŞ MEĞER..!