Seçimin üzerinden bir ay geçti.

Açıkça vatandaşın , üzerinden büyük bir yük kalktı.

Aydında kahve sohbetlerini ,sokaktaki vatandaşları dinledim yerel seçim boyunca .

Minibüste sohbetlere kulak misafiri oldum.

Anketlerde kafalar karışıktı , büyük çoğunluk kararsız safındaydı.

Anlayacağınız siyasette insanlar hala “kararsızlar partisinde “ kaldı.

Sonunda tercihini bir şekilde yaparak bir ay önce diğerlerine göre yüksek bir katılım oranıyla seçimler sona erdi.

Ama ben inanıyorum ki , milli irade , seçmenlerin tercihi Aydınlının gerçekten çok doğru tercih yaptığını ortaya koydu.

Çünkü yıllardır izlediğim genel seçimlerde Ülke genelinde oy dağılımı bazı siyasileri alaşağı ettiği ,bazılarına ders verdiği gibi , diğerlerine “gel başımıza “ mesajını net olarak vermiştir.

Alaşağı olanların yıpranması ve oy kaybı kendilerinin neden olduğu hatalar , sokağın sesine kulak asmayanlar, atadığı liyakatsız ,bürokratların uygulamaları sonucu kaçınılmaz bir tablodur.

Bu nedenle Aydına başarısız bürokratlar atayanlar, Aydın’a ve sokaktaki vatandaşın sorunlarına ilgisiz kalanlar ve kendi gündemleri , Aydın’ın gündemiyle örtüşmeyenler , bu sonuca doğal olarak katlanmalıdır.

Ne demişler kendi düşen ağlamaz.!

Dün koltuklara oturanlar, 5 yılın ne çabuk geçeceğini unutmadan , halkla beraber yürümelidirler. Asla sokağın sesine sırtlarını çevirmemeliler, nasıl olsa seçilirim rüzgarıyla , astığım astık, kestiğim kestik, bende düdük derlerse, hazin sonu kendilerine hazırlarlar.

Ama bu hafta sonu daha fazla siyaset yazmaktan uzak sohbet etmek istedim.

Aydın siyasetinde yaşanmış ,aşağıdaki gerçek ve yaşanmış anekdotları paylaşmak istedim.

Çine ‘ de adaylar bir yerel seçim öncesi ateşli propagandaları sırasında en güçlü iki adaydan biri “ben seçilirsem belediyeden maaş almayacağım” diye vaatte bulununca ,diğer adaya bunu iletmişler.

-Bak karşındaki aday böyle diyor ne dersin deyince diğer aday da “vallahi “ demiş, devamla ; “ben de Maaşım dışında belediyeden başka bir şey almayacağım..”

****************

70’ li yıllarda , Aydın’ın Köşk ilçesinden bir grup Demirel’in başbakanlığı zamanında Ankara’ya ziyarete gitmişler.

Aydınlı bakanlardan Nahit Menteşe heyeti misafir etmiş ve ertesi gün için Demirel’den randevu ayarlamış ve diğer Aydın’lı bakan İsmet abi Köşk’ten gelen misafirlerini, otelde yer ayarlayarak, gecesinde ağırlamak üzere Opera’dan yer ayırtmış.

Konserin ortasında verilen arada , Aydın’lı heyet ertesi gün Demirel’e yapılacak görüşmede gündeme getirilecek Köşk ilçesinin sorunlarını konuşmağa başlayınca,arka sırada oturan bir Ankara’lı hafifçe eğilerek Çanka’yayı kastederek ,

- “affedersiniz siz köşktenmisiniz?” diye sorunca geri dönen bir Köşk’lü -- - “Evet göşkteniz” diye Aydınlı şivesi ile yanıtladıktan sonra yanındaki arkadaşına eğilerek,

- “ Ulen demiş , şu bizim Süleyman bey böyyük adam, baksana len Süleyman bey geldiğimizi tüm Ankara’lılara duyurmuş.”…!

Bir başka gerçek olaydan,

1960 lı yılların sonu , Aydın’ın köylerinden birine bir siyasetçi seçim zamanı propaganda gezisine çıkar. Önceden köye geleceğini Muhtar’a bildiren Vekili dinlemek üzere, köy halkı yatsı ezanından sonra kahvede toplanır. Büyük bir araç konvoyu ve kornaların eşliğinde , davul zurna çalınarak Milletvekili kahve’ye gelir. Arabasından büyük çalım ile inen lacivert takım elbiseli Milletvekili, karşılayan kalabalığı görünce coşkusu artar. Hemşehrisi seçmenler ile buluşmanın heyecanı ile kahveye girer.Kısa bir hoş beşten sonra heyecanla konuşmaya başlar.Yaz gecesi hava sıcak olduğundan ceketini çıkarır , asması için yanındaki köylüye verir.Köylü ceketi biraz elinde tutar ve etrafa baknıp geri getirir.Milletvekili köylüye ,

-“Niye asmadın ceketi , neden geri getirdin “diye sorar.

Köylü pek pişkin cevap verir.

- “Akideş, memelekete ve köyümüze bugüne gada bi çivi çaktın mı ki, ceketi asayım “ der

Bir anekdotta rahmetli Turan Feyzioğlu’ndan..

Anadolu’ya seçim gezisine çıkan Feyzioğlu bir kasabada mola vererek kahve içmek ve sohbet etmek üzere bir kahvehaneye oturur.

Kendisine getirilen kahvenin bir kulpunun kırık olduğunu gören Feyzioğlu kahveciye dönerek,

- “ al bu fincanı’da bizim partiye götür.”der.

Kahveci elinde kırık kulplu fincana bakarak şaşkın bir halde sorar

-.”İyide beyim bunu ne yapacaklar orada ?

Bıyıklarının uçlarının her zaman yaptığı gibi ısırarak cevap verir Feyzioğlu -“nasıl olsa ona da bir kulp takarlar..”

Seçimden , üzerinden 1 ay geçse de, bu günlerde , seçilenler ile seçilemeyenlere kulp takmaktan vazgeçerek kendi programlarını,projelerini, Aydınlılara daha iyi anlatmaları ve uygulayarak, kendi artılarını ön plana çıkarmalıdırlar.

Çünkü sokaktaki vatandaş karalama değil aydınlanma istiyor

.Ülkemizde siyaset “o ne verirse ben 10 lira daha fazlasını vereceğim “kandırmacasındaki günlerden çok daha ileri seviyelerde ve çok genç yaştaki seçmenin büyük beklentileri ve sorunları var heybede.

Benden söylemesi, ona göre….!

Hadi bakalım kolay gelsin herkese…!

Hoşçakalın,

Ama sevgisiz kalmayın……!