Yaz aylarında yaygın görülen enfeksiyon hastalıklarını ve bunlara karşı alınması gereken önlemleri uzmanlarına sordu.

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Çağ, yazın artan sıcaklığın bazı mikroorganizmaların üremesine uygun ortam oluşturduğunu, dolayısıyla bunlara bağlı gelişen enfeksiyonların da artabildiğini söyledi.

Yazın açık ve kırsal alanda, deniz ve havuzda daha çok vakit geçirildiği için de bazı enfeksiyonların görülme sıklığının arttığına dikkati çeken Çağ, bunlardan bazılarını "akut gastroenterit ve besin zehirlenmesi, solunum yolu enfeksiyonları, vektörlerle bulaşan enfeksiyonlar, havuz ve kirli denizin yol açtığı enfeksiyonlar, seyahat ile ilişkili enfeksiyonlar" şeklinde sıraladı.

Prof. Dr. Çağ, akut gastroenterit ve besin zehirlenmesinde birtakım virüsler, bakteriler ve parazitlerin etken olabileceğini anlatarak, özellikle sıcak havada açıkta bekletilmiş, hijyenik olmayan yiyecek ve içeceklerin tüketiminin risk faktörü olduğunu aktardı.

Bu açıdan, süt ve süt ürünleriyle hazırlanan dondurma, kremalı pasta ve mayonezli ürünlerin daha riskli sayılabileceğini belirten Çağ, akut gastroenterit ve besin zehirlenmesinin bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi belirtilerle seyrettiğini dile getirdi.

Gastroenterit ve besin zehirlenmesinin tedavisinde vücudun kaybettiği su ve tuzun yerine konulmasının amaçlandığını, hastalara patates haşlaması, muz, yoğurt ve bol su tüketimini önerdiklerini kaydeden Çağ, küçük çocuklarda aşırı kusma ve şiddetli ishalin bazen hayati tehlikeye yol açabileceği, ciddi vakalarda mutlaka doktora başvurulması gerektiği konusunda uyardı.

Prof. Dr. Çağ, viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının yılın tüm zamanlarında görülebileceğini, özellikle çocuklarda hafif ateş ve boğaz ağrısı, hapşırık, burun akıntısı, gözlerde yaşarmaya neden olduğunu anlattı.

Yaza özel akla gelebilecek diğer solunum yolu enfeksiyonunun ise "legionella" bakterisinin yol açtığı "legionella pnömonisi" olduğunu aktaran Prof. Dr. Çağ, bu bakterinin merkezi soğutma kuleli otellerde, hamam, sauna ve kaplıca gibi nemli ortamlarda suyun bu bakteriyle kontamine olması ve buradaki nemli havanın solunmasıyla bulaşabildiğini dile getirdi.

Kene ısırmasından nasıl korunmalı, yapıştığında nasıl müdahale edilmeli?

Prof. Dr. Yasemin Çağ, kene ısırmasının KKKA ve Lyme hastalığına, sivrisinek ısırmasının ise Batı Nil Virüsü'nün bulaşmasına neden olabileceğini ifade etti.

KKKA'nın ateş, bulantı, kusma, kas ağrısı gibi basit bulgular ya da kanama gibi ciddi belirtilerle ortaya çıkabileceğini anlatan Çağ, Batı Nil Virüsü'nün ise ateş, karın ağrısı, ishal ve döküntünün yanı sıra şuur değişikliği ile tehlikeli bir tabloya yol açabileceğini kaydetti.

Prof. Dr. Çağ, kene ve sivrisinek ısırmasından korunmak için yapılabilecekleri şöyle sıraladı:

"Kırsal alanlara giderken pantolon paçalarının üzerine çorapların çekilmesi, keneyi görmeye yardımcı olması açısından açık renk kıyafetlerin tercih edilmesi, böcek kovucu ilaçların kullanılması korunmada etkili yöntemlerden. Kırsal alandan döndükten sonra kene kontrolü yapılmalı. Kene tutulması tespit edilirse çıkarılması için en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı. Özellikle akşam ve gece vakitleri beslenen sivrisineklerden korunmak için uyurken vücutta açık bölge bırakmamak, sinek kovucu ürünler kullanmak koruyucu olabilir."

Yaz aylarında temiz olmayan havuz ve denizlerin idrar yolu, mantar ve göz enfeksiyonları ile orta kulak iltihabına neden olabileceğine dikkati çeken Çağ, cilt mantar enfeksiyonlarının havlu gibi kişisel eşyaların ortak kullanılması sebebiyle kişiden kişiye bulaşabildiğini, genital mantar enfeksiyonlarını oluşturan risk faktörlerinin ise deniz ya da havuzdan çıktıktan sonra ıslak mayoyla kalınması, çok dar ve terletecek kıyafetler giyilmesi olduğunu dile getirdi.

Su kaynaklı enfeksiyonlardan korunmak için alınabilecek tedbirlerden bahseden Çağ, "Havuzun temizliğinden emin olunamıyorsa deniz suyu kirli görünüyorsa buralarda yüzmemek gerekir. Sudan çıkar çıkmaz ıslak mayo, kuru mayoyla değiştirilmelidir. Havlu gibi kişisel eşyalar ortak kullanılmamalıdır. Çok terletecek, dar ya da sentetik kıyafetler tercih edilmemeli, terlendiğinde en kısa zamanda kıyafet değiştirilmelidir." şeklinde konuştu.

"Eller düzenli olarak sabun ve suyla yıkanmalı"

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Ramazan Korkusuz ise yaz aylarında hava sıcaklığı ile nem oranındaki artışın, insanların tatil aktivitesi için yoğun şekilde bir arada bulunmasının bazı enfeksiyonların yayılma durumunu artırabildiğini belirtti.

Doç. Dr. Korkusuz, yazın sindirim sistemi enfeksiyonlarından olan ve halk arasında "mide gribi" ya da "mide üşütmesi" olarak adlandırılan gastroenteritin sıkça görüldüğünü aktararak, ishal ile kusmaya bağlı sıvı kaybına yol açabilen bu hastalığın tedavisinde kişiye sıvı takviyesi ve duruma göre antibiyoterapiye başlandığını ifade etti.

Yazın yayılım oranı yükselen hastalıklara solunum yolu enfeksiyonlarının da yol açtığını söyleyen Korkusuz, havanın daha fazla dolaştığı kapalı alanlarda, toplu ulaşım araçlarında, tatil bölgelerinde, bakımı yapılmamış klimaların bulunduğu ortamlarda soğuk algınlığı, grip ve boğaz enfeksiyonlarının daha kolay bulaşabildiğini dile getirdi.

Doç. Dr. Korkusuz, hijyenik olmayan sularda yüzmenin idrar yolu enfeksiyonu riskini artırdığını, havuz kaynaklı hastalıklar arasında kulak, idrar yolu ve cilt enfeksiyonları ile ishalin yer aldığını kaydederek, güvenli olmayan kırsal bölgelerde kuyu ya da sebilden su içilmesine bağlı olarak tularemi gibi bazı enfeksiyon rahatsızlıklarının ortaya çıkabileceğine dikkati çekti.

Bu enfeksiyonlardan korunmak için yapılması gerekenlerden bahseden Korkusuz, "Eller düzenli olarak sabun ve suyla yıkanmalı ya da alkol bazlı el dezenfektanı kullanılmalı. İçme suyu olarak temiz ve güvenli su kaynakları tercih edilmeli. Yiyecekler hijyenik koşullarda hazırlanmalı. Havuz veya denizde yüzerken hijyen kurallarına uygun hareket ederek, buraların temiz kalmasına özen gösterilmeli. Eller yüz ve ağıza götürülmekten kaçınılmalı." (AA)

Editör: DİLARA YERLİKAYA