Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından CHP’de başlayan ‘değişim’ tartışmaları sürüyor. Uzun yıllar CHP Grup Başkanvekilliği görevinde bulunan duayen siyasetçi Kemal Anadol, partisinde yaşanan tartışmaları Yeni Kıroba’ya değerlendirdi. CHP’nin sağa savrulduğunu söyleyen Anadol, “Fabrika ayarlarına dönülmeli” yorumunu yaptı.

Değişimin genellikle olumlu bir kavram olarak değerlendirildiğini ancak tehlikeli yanının bu kavramın içinin boşaltılması olduğunu dile getiren Anadol, “CHP’deki tartışmalarda gördüğümüz durum maalesef bu. Değişim, bir kişinin, bir grubun gitmesi diğer kişinin gelmesi veya bir kişinin bir başka gruba gitmesi veya yeni grupların oluşması değildir. Bunun adı hizipleşmedir, yer değiştirmedir. Değişimle alakası yoktur. CHP’de olan biteni bir noktada toparlamak lazım. Dünyanın hiçbir yerinde, çağdaş demokratik bir partide 13 yılda 12 seçim kaybetmiş bir parti başkanının yerinde kaldığı görülmemiştir. Bunun ne kendisine ne partiye ne de ülke demokrasisine bir yararı yoktur” değerlendirmesinde bulundu.

İSTİFASINI İSTEMEK SAYGISIZLIK DEĞİL”

İstifa meselesiyle ilgili Çipras örneğini veren Anadol, şöyle devam etti: “Daha birkaç gün önce komşumuz Yunanistan’ın ana muhalefet partisinin 46 yaşındaki Genel Başkanı Çipras, değişimin önünü tıkamamak için görevinden ayrıldığını ve bir daha aday olmadığını açıkladı. Bu, bütün Avrupa ülkelerinde, sağ sol, muhafazakâr sosyal demokrat bütün partiler için geçerlidir. İstisnası yoktur. Kılıçdaroğlu’ndan istifasını istemek asla saygısızlık değildir. Hukuk fakültesi birinci sınıfta öğrencilere şu öğretilir: yetki ve sorumluluk bir madalyonun iki yüzü gibidir. Yetkili olan sorumludur, hesap verecektir. Sorumlu olan ise yetkiyle donatılmıştır.”

“SAADET ZİNCİRİ KIRILMALI”

“Hesap verebilirlik yoksa o ülkede veya kurumda demokrasiden söz edilemez” görüşünü aktaran Anadol, şu değerlendirmelerde bulundu: “CHP’deki sorun yapısaldır. Birincisi tüzüksel açıdan yapısaldır. İkincisi ideolojik açıdan yapısaldır. Bunların düzelmesi için önce yapısal düzenleme şarttır. Yapısal düzenleme, saadet zinciri olarak tanımlanabilir. Genel başkan ve parti oligarşisi belediye başkanlarını seçecek. Belediye başkanları da delege seçimlerinden başlayarak ilçe ve il kongrelerine kadar uzanacaklar. Seçilen kurultay delegeleri de genel başkanı ve yanındaki oligarşiyi seçecek. Ben buna saadet zinciri diyorum. Saadet zinciri kırılmadıkça CHP’nin esenliğe kavuşması olası değildir. Çözüm nedir? Çözüm, kavgasız gürültüsüz bir tüzük kurultayıdır. Bu tüzük kurultayında enine boyuna tartışılarak parti içi demokrasi gerçekleşmelidir. CHP bu konuda çok deneyimli bir partidir. 1947’de tek adam demek olan ‘Millî Şef’ sözcüğünü tüzüğünden çıkarmış, belediye başkanlarının, il ve ilçe başkanlarının önseçim yoluyla seçilmesi kararını almıştır. Bugün bunu çok daha rahat yapabilir. Amerika’yı yeniden keşfetmeye lüzum yok. Herkes ne olacağını biliyor. Tüzük kurultayı toplanarak parti içi demokrasi gerçekleştirilmelidir.”

“LAİKLİK OLMADAN DEMOKRASİ OLMAZ”

CHP’nin sağa savrulduğunu, bunu yıllardır üzüntüyle izlediğini aktaran Anadol, “CHP, laikliği yeteri kadar önemsemeyen bir görüntü sergilemiştir. Makas değiştirmiştir. Laiklik olmadan demokrasi olmaz. Laiklik, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ayrıca Kemalizm’in en önemli iki ayağı olan devletçilik ve halkçılık üzerinde CHP, planlı karma ekonomiye ve tam bağımsız, bağlantısız dış politika ilkelerine derhal yönelmelidir. Bu, CHP’nin fabrika ayarlarına dönmesi demektir. Başta söylediğim gibi değişim, yer değiştirme değildir. Değişim, hizipleşme değildir. 3, 4, 5, 6 hatta 7 dönem ön seçimsiz, atamayla milletvekili olanların, değişimin öznesi olanların değişim şampiyonluğuna girmesi komiktir, aynı zamanda üzüntü vericidir. Değişimin, dejenere edildiği, dönüşüme, başkalaşmaya dönüştüğü örnekler vardır. CHP’nin 6 okundaki devrimcilik ilkesi, sürekli devrimi içerir. Bu, değişimden çok daha anlamlıdır ve partimizin ana ilkesidir” diyerek sözlerini tamamladı. (KIVANÇ UĞUR)

Editör: DİLARA YERLİKAYA