TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri süren Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinde söz alan İYİ Parti Aydın Milletvekili Ömer Karakaş, iktidarın eğitim politikalarını eleştirdi.
Karakaş, “Şimdi, AK Parti iktidarı her seçim döneminde belli başlı vaatlerde bulunuyor; 100 bin öğretmen ataması, 3600 ek gösterge, asgari ücrete zam, emekli maaşlarına zam, enflasyonun düşürülmesi vesaire vesaire... Maalesef AK Parti iktidarının en iyi yaptığı şey umut tacirliği.
Ülkemizde yılda en az 40 bin gencimiz eğitim fakültelerinden mezun oluyor ve ne yazık ki 1 milyondan fazla atama bekleyen öğretmenimiz var. Bu yıl 68 bin öğretmen açığı varken 20 bin öğretmen ataması yaptınız ve AK Parti Hükûmeti bizleri şaşırtmayarak binlerce öğretmenin hayallerini yine çalmış durumda. Bu kanun meslek kanunu değil, bu kanun öğretmenlere mobbing kanunudur. Bu teklifte -Millî Eğitim Bakanı ve yardımcılarının- özel öğretim kurumlarındaki öğretmenlere verilecek asgari ücret seviyesi hakkında düzenleme yapılacağı dile getirilmiş ancak böyle bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca, eğitimciler için şiddet yasasından bahsedilmemiştir. Örneğin, Çorum'da bir sığınmacı aile okul müdürünü darbediyor, başka bir öğrenci okul müdür yardımcısını vurarak öldürüyor. Şimdi, değerli milletvekilleri, ücretli öğretmenlerin asgari ücretin yarısı kadar maaş almasından ve onlar için yapılması gereken iyileştirmeden de bahsedilmemiş, öğretmenler için taban maaş uygulamasından hiç bahsedilmemiş. Özel okullarda öğretmenlerin asgari ücret veya daha düşük bir ücretle çalışmasını engellemek için hiçbir düzenleme bulunmamaktadır, bu teklifte can güvenliği dahi kalmamış öğretmenlerimizin haklarında ufacık bir iyileştirme bulunmamaktadır. AK PARTİ Hükûmetinde maalesef ki öğretmenlerimiz arasında başöğretmen ve uzman öğretmen ayrımı yapılmaya başlanmıştır” görüşlerini dile getirdi.
“VİCDANINIZA BIRAKIYORUM”
Öğretmenlerin hepsinin kadrolu olması gerektiğini ifade eden Karakaş, şöyle devam etti: “Sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamaları kaldırılarak çalışma barışı sağlanmalıdır. Öğretmen atamalarında aile bütünlüğü göz önünde bulundurulmalıdır. Kalkınmada öncelikli bölgelerde görev yapan öğretmenlerimiz ek ödeme gibi imkânlarla desteklenmelidir. Bir ülkenin Millî Eğitim Bakanı nasıl olur da cemaat ve tarikatlarla protokol yapar, buna itiraz edildiğinde de "Yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz." der? Bu da yetmezmiş gibi öğretmen ataması yapmak yerine "ÇEDES projesi" adı altında okullarımıza imam, vaiz atamaları yapılıyor. Ülkemizdeki en önemli problemlerin başında eğitimde yaşanan sorunlar gelmektedir. Sizler eğitim kalitesini yükseltmek yerine her geçen gün yozlaştırmaya devam ediyor, "proje okulu" adı altında okulların içini boşaltıyorsunuz. Bakınız, bu kanunla beraber, eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenlerimizi KPSS puanıyla Millî Eğitim Akademisine kabul ederek beş yüz elli saat eğitim aldıracaksınız. Akademide başarılı olanlar sözleşmeli olarak atanacak ve üç yıldan sonra kadroya geçecek. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Burada hangi eğitimler verilecek? Eğer üniversitelerdeki eğitimler yetersiz ise bu alanları geliştirmemiz gerekmez mi? Sizler bu ülkede yaşayan her meslek grubu gibi öğretmenlerimizi de açlık ve yoksulluk sınırı altına mahkûm ediyorsunuz. Bizler gelecek nesilleri yetiştirecek öğretmenlerimize destek olmazsak, yaşam kalitelerini yükseltmezsek, niteliklerini desteklemezsek çocuklarımızı nasıl bir gelecek bekleyecek; bunları sizlerin vicdanlarına bırakıyorum.”