Türkiye'de bilimsel çalışmaların ve araştırmaların desteklenmesini, başarının ülke ve insanlık hizmetine sunulmasını hedefleyen "İlim Yayma Ödülleri" töreninin üçüncüsü Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlendi.

İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, medeniyetlerine ve insanlığa değer katmak için çıktıkları yolun ilk adımını 1951'de İlim Yayma Cemiyetinin kurulmasıyla attıklarını söyledi.

Ege'nin kültürel mirası antik kentlerin depremden korunması için proje başlatıldı Ege'nin kültürel mirası antik kentlerin depremden korunması için proje başlatıldı

Yurtlarıyla, burslarıyla, yayınlarıyla ve akademik destekleriyle ilim yayma gayesine kendilerini adadıklarını belirten Bilal Erdoğan, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesiyle ilim yolundaki hizmetlerini bir adım daha ileriye taşıdıklarını ifade etti.

Bilal Erdoğan, Türkiye'de üretilen akademik ve bilimsel çalışmaların ödüllendirilmesi gerektiğine karar verdiklerini ve bununla birlikte Türkiye'nin saygın bir akademi ödülü olan "İlim Yayma Ödülleri"nin başladığını dile getirerek şöyle devam etti: 

"İlim, insanlığa hizmet etmek, insanı yaşatmak, umudu yeşertmek, yarınları var etmek için vardır, yıkmak, yok etmek, tüketmek için değil. İlim oldurmak içindir, öldürmek için hiç değil. Hesap verecek karanlık bir geçmişimiz yok bizim. Geleceğimize de hesap vermek zorunda kalacakları bir geçmiş bırakmayacağız. İnsanlık olarak her geçen gün tarifsiz acılara tanık oluyoruz. Filistin'de insanlığın on yıllar boyunca inşa ettiği değerlerin yerle yeksan edildiğini görüyoruz. Bazıları, dedelerine yapılan Nazi Soykırımı'nı, bugün beraber yaşadıkları komşularına uygulayarak torunlarına tarih önünde hesap vermek zorunda kalacakları, 'İsrail Naziliği' ifadesini miras olarak bırakıyorlar."

Bugün mazlumlara kan ve gözyaşını reva görenlerin, zulüm ile abad olanın akıbetinin berbat olacağını çok iyi bilmesi gerektiğini vurgulayan Bilal Erdoğan, bu topraklardan yükselecek ilmin ferasetinin zorbalığın ve zulmün yerine barışı ve hürriyeti getireceğini anlattı.

"Böyle bir ödül projesi, Türkiye'nin en iddialı ve köklü iki sivil toplum kuruluşuna yakışırdı"
İlim Yayma Ödülleri Ödül Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Fatih Savaşan ise 72 yılı geride bırakan İlim Yayma Cemiyetinin ve İlim Yayma Vakfının Türkiye'nin sivil toplum geleneğinin en önemli iki temsilcisi olduğuna işaret etti.

İlmi yayma ve güzel insan yetiştirme misyonunu yıllardır başarıyla sürdüren kurumlarının, klasikleşen barınma hizmetinin yanında çeşitli burslar ve araştırma destekleriyle gençlerin yanında yer aldığını aktaran Savaşan, "Türkiye'nin Akademi Ödülleri mottosuyla yola çıkan böyle bir ödül projesi, artık edilgen olmayan ve dünyada iddia sahibi aktör ülke haline gelen Türkiye'nin en iddialı ve köklü iki sivil toplum kuruluşuna yakışırdı." dedi.

Savaşan, bu yılın başvurularının mayısta başlayıp temmuzda sonlandığını ve ödülün üç kategorisinde de en iyiyi ödüllendirme çabasıyla yüzlerce başvuruyu değerlendirme sürecinden geçirdiklerini anlattı.

Bilim insanlarını ödüllendirirken gençlere de ufuk kazandırmaya çalıştıklarına dikkati çeken Savaşan, ödül sahibi hocaların konvansiyonel ve yeni medya platformları aracılığıyla gençlere ulaşmasına imkan oluşturduklarını, bu yıl başlattıkları "Ödül Masası Projesi" ile İlim Yayma Ödülleri'ni alan değerli bilim insanlarını bir hafta boyunca genç araştırmacılarla buluşturduklarını ifade etti.

Savaşan, alın teri dökerek insanlara faydalı olmanın kıymetli olduğunu anlayan her gencin, Türkiye'nin iddiasını daha da yükseklere taşıma hedefleri için yeni bir güvence olduğunu belirterek, "Her ödül dönemiyle daha da genişleyecek halka sayesinde İlim Yayma Ödülleri sadece Türkiye ve uluslararasılaşma adımlarıyla dünyanın itibarlı bir akademik ödül markası olmakla kalmayacak, aynı zamanda AR-GE kültürü ve ikliminin oluşmasının da etkili bir aracı haline gelecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA