Gümrah, "İş Dünyası Söyleşileri" kapsamında AA'ya yaptığı açıklamada, küresel çapta 2022'nin başından itibaren yoğunlaşan belirsizlikler ve arz şoklarının özellikle Avrupa ekonomisi üzerindeki olumsuz etkisinin 2023 boyunca da sürdüğünü aktararak, Kovid-19 sonrası artan tüketim, Ukrayna savaşının etkisiyle artan enerji maliyetlerinin tetiklediği enflasyon, enflasyonu dizginlemek için yapılan faiz artışları ve bu dinamiklerin bölgesel olarak farklılık göstermekle birlikte küresel ekonomi üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin son 2 yılı şekillendirdiğini anlattı.
Genel görüşler paralelinde 2024'te küresel ekonominin durağan geçeceğini öngördüklerini ifade eden Gümrah, Çin ve Almanya ekonomisine ilişkin son dönemdeki ekonomik veriler bazı olumlu eğilimlerin sinyallerini verse de ekonomik toparlanmanın 2024'ün ilk yarısında pek gerçekleşmeyeceğini, ikinci yarıda olumlu gidişata dönüşebileceğini düşündüklerini kaydetti.
Gümrah, "Gelecek yıl ABD dahil dünyada 70'ten fazla ülkede seçim olacağını düşündüğümüzde bu yılın değişkenliklere, olumlu veya olumsuz sürprizlere açık bir yıl olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor." dedi.
Dünya ekonomisinde baş döndürücü jeopolitik gelişmelerin, bölgesel çatışmaların yaşandığı bir ortamda, faizlerin yükseldiği bir dönemde tüketicilerin güveninin düşük seyrettiğini, küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiğini, dış ticaret rotalarının yeniden çizildiğini aktaran Gümrah, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu süreçte ekonomiler arasındaki ayrışımlar, korumacılığı ön plana çıkaran ekonomi politikaları ve özellikle Çin ile Batı dünyası arasındaki fikir ayrılıkları, küresel ekonomik kalkınmayı sekteye uğratma ve küresel enflasyon oranlarındaki normalleşmeyi geciktirme potansiyeline sahip. Yine Ukrayna-Rusya savaşının gidişatı, bunun enerji fiyatları üzerindeki etkisi de kırılganlık düzeyini belirleyen faktörler arasında olacaktır.
İklim değişiminin artan etkileri daha sık doğal afetler ile karşılaşmamıza neden oluyor, yoğun yağışların yarattığı seller veya kuraklıkların yarattığı kıtlıklar başta bölgesel ama sonuçta küresel etkilerini de her geçen gün artırıyor. Bunun sonucunda da dünya; kontrolsüz göç veya temel gıda maddelerinde sert fiyat değişimleri ile karşı karşıya kalıyor."
"2024, yeni makroekonomik programın katkısıyla normalleşmenin devam ettiği bir yıl olacak"
Atalay Gümrah, yurt içinde bu yıl yaşanan gelişmelere bakıldığında, haziran başından itibaren ekonomi politikalarının rasyonel ve daha piyasa ekonomisi kuralları içinde gelişmeye başladığını gördüklerini, bu adımların ilk olumlu yansımalarını da yabancı analist, yatırımcı yorumlarında ve belirgin derecede gerileyen ülke risk priminde gözlemlediklerini ifade etti.
Gümrah, "Ancak enflasyonu ilerleyen yıllarda tek hanelere düşürebilmek ve daha sürdürülebilir bir genel ekonomik dengeye, öngörülebilirliğe ulaşabilmek için sıkı para politikasının ve mali disiplinin 2024'te de devam edeceği görünüyor. Dolayısıyla yurt içinde sıkı para politikalarının etkisini, uluslararası finans kurumlarının Türkiye'ye yönelik yatırım iştahını ve Orta Doğu'daki gerginliklerin gidişatını, ekonomimizin performansını önemli ölçüde etkileyebilecek alanlar olarak değerlendiriyoruz." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin 2023 yılını, temelde farklı dinamiklerin şekillendirdiği iki ayrı dönemde geçirdiğini ifade eden Gümrah, şöyle devam etti:
"İlk olarak mayıs ayı sonuna kadar seçimlerin birincil gündem maddesi olduğu, kurun yoğun kontrol edildiği, düşük politika faizine rağmen kredi kanallarının özellikle kurumsal yapılara büyük oranda kapandığı, genişlemeci politikaların desteğiyle iç talebin çok canlı olduğu bir dönem geçirdik. Haziran ayından itibaren ise politik belirsizliğin ortadan kalkması sonrasında geleneksel ekonomi uygulamaları ve sıkılaştırıcı para politikasıyla ekonominin daha öngörülebilir yapıya kavuşturulduğu, döviz, faiz ve enflasyon oranlarının dengelenmeye çalışıldığı bir dönem yaşıyoruz. Yeni ekonomi yönetiminin aldığı kararları, piyasalara sağladığı öngörülebilirlik açısından olumlu buluyoruz.
2024, ülkemiz ekonomisi için 2023 ikinci yarısında başlatılan yeni makroekonomik programın katkısıyla normalleşmenin devam ettiği bir yıl olacak. 2024'ün ikinci yarısından itibaren enflasyonun düşüş trendine girmesini, iç talebin de göreceli yavaşlamasını bekliyoruz. Ayrıca, ihracatının yüzde 50'ye yakınını Avrupa'ya yapan ülkemiz ekonomisi için Avrupa'daki talebin gelişimi ve bizim Avrupa ile ilişkilerimiz son derece önemli olacaktır."