Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinden doğarak Söke Balat yakınlarından Ege Denizi’ne dökülen Büyük Menderes Nehri, kirlilik nedeniyle can çekişiyor. Evsel ve sanayi atıkları nedeniyle neredeyse hiçbir canlının yaşamadığı Büyük Menderes’in kirlilik sorunu, yıllardır ‘kangren’ haline gelmiş durumda.
ESKİDEN SU İÇİLİRDİ, ŞİMDİ CANLI YAŞAMIYOR
Yeni Kıroba’nın konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Aydın Ziraat Odaları Koordinasyon Kurulu ve Efeler Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu, “Ben belli bir yaşa gelmiş bir insanım. 50 – 55 yıllık geçmişi hatırlıyorum. Çocukluğum Çine Çayı ile Büyük Menderes’in birleştiği bölgede geçti. Halen orada arazilerim var. Benim çocukluğumda gerek Menderes’ten gerekse de Çine Çayı’ndan su alınır, bir kaba konur, çökmesi beklenir ve daha sonra içme suyu olarak rahatlıkla kullanılırdı. Bir memba suyu gibi temiz olan, sadece rengi biraz toprak rengi olan Menderes’in o eski halinden ne yazık ki, eser kalmadı. Olta balıkçılığı yapılırdı. Sarıbalık, yayın balığı avlanırdı. Su yılanları, su kaplumbağaları yetişirdi. Bugünlere geldiğimizdeyse yakın zamanda Menderes’te canlı bir şey görmedim” ifadelerini kullandı.
“KURBAĞA BİLE YOK”
“Şu anda o kadar büyük bir kirlilik var ki, kurbağa bile yok” diyen Kendirlioğlu, şöyle devam etti: “Bu kirlilik, suyun en az aktığı mevsimlerde daha da belirgin hale geliyor. Kirliliğin temel sebebi evsel atıklar ve sanayi atıkları. Uşak, Denizli ve Aydın’ı düşünürsek, bu illerin içinde Menderes’i en az kirleten şehir Aydın. Ben sivil toplum örgütlerinin içine girdiğimden bu yana, Menderes’in kirliliğiyle ilgili toplantılar yapılır. Herkes fikrini söyler. Çözüm önerileri sıralanır ama ertesi gün unutulur. Ne zamana kadar? Tekrar aynı toplantı yapılana kadar.”
“SEBZE VE MEYVE SULANAMIYOR”
Büyük Menderes Ovası’nı “bizim gözbebeğimiz” olarak nitelendiren Kendirlioğlu, “Ülkemizin en önemli tarım topraklarına sahip, çay ve fındığın dışında her türlü bitkinin yetiştiği bir coğrafya. Yasayla koruma altına alındı ama kirleticiler aynı şekilde devam ediyor maalesef. Ben öyle biliyorum ki, suyun en az aktığı zamanda bırakın hayvanları insanlar için bile tehlikeli. Çizme olmadan oraya girerseniz hastalık kaparsınız. Meyve ve sebzeler oradan sulanmaz çünkü sulandığı an sebzeyi yakar. Biz sebze meyve sulamasında yeraltı sularından yararlanıyoruz” diye konuştu.
“YARIN GEÇ OLABİLİR”
Kirli suyun hem insan hem bitki hem de hayvan sağlığını olumsuz yönde etkileyeceğini kaydeden Kendirlioğlu, şunları kaydetti: “İş işten geçmeden, telafisi mümkün olmayan durumlar yaşanmadan bu sorun çözülmeli. Merkezi hükümet ve yerel yönetimler el ele vermeli. Bu, genel veya yerel iktidar sorunu değil. Bu, Aydın’ın sorunu. Bu sorunu hep beraber çözmemiz gerekiyor. Komşu illerle birlikte çözmemiz gerekiyor. Bir üretici ve oda başkanı olarak yetkililere sesleniyorum: bu ovamıza yazık etmeyelim. Kaç paraya mâl olursa olsun genel iktidar ve yerel yönetimler, bir masanın etrafında bir araya gelmeli. İktidar ve muhalefet milletvekilleri, belediye başkanları çözüm bulmak için buluşmalı. Yarın geç olabilir. Bunu bazı yerlerde görüyoruz. Marmara Denizi’nde müsilaj sorunu var. O da unutuldu. Kirleticiler halen orayı kirletiyor.” (KIVANÇ UĞUR)