Türkiye’yi derinden sarsan 6 Şubat Depremleri sonrasında sahada hasarlı binalar üzerinde yapılan tespitler ve değerlendirmeler neticesinde Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde, 12 Mayıs tarihli Resmi Gazete’de yapılan değişiklerin bir kısmı yayımı tarihi ve kalan kısmıysa 1 Temmuz tarihinde yürürlüğe girdi. Yapılan değişiklikle ilgili bilgilendirmede bulunan Aydın İMO Şube Başkanı Sözeri, 6 Şubat Depremleri sonrasında kamuoyunda deprem bilincinin giderek hafızalardaki yerinin azalmasının son derece üzüntü verici olduğunu da vurguladı. Sözeri, depremin hemen sonrasında Aydın İMO Şubesi’ne yapılan yoğun başvuruların da bitme noktasına geldiğini belirtirken, doğa olaylarının afete dönüşmemesi için her bireyi ve kurumu tedbir almaya davet etti.

TEKNİK DETAYLARI PAYLAŞTI

Sözeri açıklamasında şu ifadelere yer verdi; Yapılan değişiklik ile Zemin kat hariç olmak üzere 5 ila 7 kat arasındaki binaların statik proje müellifliği; kamuda veya üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerinde ya da meslek odasına kayıtlı serbest mühendis olarak en az 3 yıl mesleki tecrübesi bulunup, yapı ruhsatı alınmış toplamda en az 10 bin metrekare, en az 4 farklı yapının projelendirilme sürecinde aktif olarak bulunan ve bu durumlarını gerekli belgelerle tevsik eden inşaat mühendisleri tarafından,

Zemin kat hariç 8 ila 15 kat arasındaki binaların statik proje müellifliği; 5 yıldan fazla mesleki tecrübesi bulunan, en az biri (b) bendine göre hazırlanmış olup yapı ruhsatı alınmış toplamda en az 15 bin m2, en az 6 farklı yapının projelendirilme sürecinde aktif olarak bulunan ve bu durumlarını gerekli belgelerle tevsik eden inşaat mühendisleri tarafından,

Zemin kat hariç 15 kat üzeri binaların statik proje müellifliği; 7 yıldan fazla mesleki tecrübesi bulunan, en az biri (c) bendine göre hazırlanmış olup yapı ruhsatı alınmış toplamda en az 20.000 m2, en az 8 farklı yapının projelendirilme sürecinde aktif olarak bulunan ve bu durumlarını gerekli belgelerle tevsik eden yapı ana bilim dalında veya deprem mühendisliği alanında lisansüstü eğitim yapmış inşaat mühendisleri tarafından üstlenilebilecektir. Yapılan bu değişiklik ile bina kat sayısı arttıkça mesleki tecrübe yıl üzerinden değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

Yapılan bir diğer çok önemli değişiklik ise içerisinde konut yer alan binaların zemin katlarında konut dışı fonksiyonların yapılabilmesi için; Bu fonksiyonların yer aldığı zemin kat yüksekliğinin 4.50 metreden az olması, yapının tasarımında 18 Mart 2018 tarihli ve 30364 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin eki Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esasların Tablo 4.1.’inde yer alan A12, A13, A14 veya A15 tipi taşıyıcı sistemlerin kullanılması, kısa kolon oluşturulmaması, asma kat ve binada kapalı çıkma yapılmaması şartlarının tamamının sağlanması zorunlu olması ve içerisinde konut yer alan zemin hariç 4 kat ve üzeri binalarda kapalı çıkma yapılamaz.

Ancak kapalı çıkma yapılamaması nedeniyle parselin plan ve bu Yönetmelikle verilen emsal haklarının kullanılamadığı durumlarda; arka bahçe mesafesi 2 metrenin altına düşmemek kaydı ile arka bahçeye en fazla 1 metre taşacak şekilde, sadece kolon ve/veya perdelerden (bunların zemin altında temele kadar devam eden bölümleri dahil) oluşan kapalı çıkmasız bina uygulamalarında, belirtilen taşıyıcı sistemin çevrelediği alan bahçe mesafesi ve taban alanı ihlali sayılmamasıdır. Böylece bundan sonra Yönetmeliğin değişikliği öncesinde başvurular hariç tutularak zemin katı işeri vb. konut harici kullanım amaçlı binalarda kapalı çıkma yapılmaması ve zemin kat yüksekliğinin 4,50 metreyi geçmemesi hedeflenmiş ve daha da önemlisi bu tip binalarda kısa kolon oluşturulmaması ve Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin perde taşıyıcı sistemine göre işlem sağlanmaktadır. Yine Zemin ve üzeri dört normal kat ve üzeri binalar içinde kapalı çıkma yapılmaması mevzuatın önemli bir parçası olmuştur.

“HER BİREY AFETE KARŞI HAZIRLIKLI OLMALIDIR”

Aydın İMO Şubesi olarak değişikleri önemli bulmakla birlikte mesleki tecrübenin sadece yıl ve proje alanına göre belirlenmesi yerine bilgiyi de ölçecek kriterlere göre belirlenmesi gerektiğini belirtmek isterim. Afetlerle mücadele toplum ve kamunun etkin bir bilinci ve dayanışması ile sağlanabilecek niteliktedir. 6 Şubat Depremleri sonrasında kamuoyunda deprem bilincinin giderek hafızalardaki yerinin azalması son derece üzüntü vericidir. Depremin hemen sonrasında Şubemize yapılan yoğun başvurular bitme noktasına gelmiştir. Sorumluluk sahibi, öncelikle yetki sahipleri olmak üzere, her bir bireyin afetlere karşı hazırlıklı olması ve bu bilinçle hareket etmesi gereklidir. Deprem şeklindeki vb. doğa olaylarının afete dönüşmemesi için her bireyi ve kurumu tedbir almaya davet ediyorum. Afetlere karşı en büyük tedbir bireyin bilinçli olması ve afete karşı dirençli yapı arama arzusudur” (MURAT TAN)

Editör: DİLARA YERLİKAYA