AK Parti Aydın Milletvekili Seda Sarıbaş, TBMM Genel Kurulu’nda Millî Saraylar Daire Başkanlığı’nın 2025 bütçesi üzerinde söz aldı.
Millî Sarayların, Türk milletinin görkemli geçmişinin yanı sıra gelecek vizyonunu da temsil ettiğini ifade eden Sarıbaş, “Bu saraylar ecdadımızın hikmetinin, estetik anlayışının ve adalet duygusunun somutlaşmış hâlidir. Osmanlı'ya ait sarayların, köşklerin, kasırların, tarihî ve sanatsal değerlere sahip koleksiyonların muhafazası ve yaşatılması amacıyla 1925 yılında kurulan Millî Saraylarımız gelecek yıl 100'üncü yılını kutlamasının onurunu millet olarak hep birlikte yaşayacağız. Millî Sarayların Cumhurbaşkanlığına bağlanmasıyla ülkemiz tarihî mirasının en nadide eserleri restorasyon, konservasyon ve yönetsel olarak bir bütün hâline getirilmiş, bununla birlikte dünya çapında bir organizasyona kavuşturulmuştur” ifadelerini kullandı.
“MİLLETİN ASALETİNİ HAYKIRAN ABİDE ŞAHESERLER”
“Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Millî Saraylar bünyesinde açılan müzeler, ecdadımızdan bize kalan bu kültürel zenginliklerin korunması ve geleceğe taşınması adına atılmış tarihî adımlardandır” görüşünü aktaran Sarıbaş, şöyle devam etti: “Bizler geçmişin görkemli mirasını koruyarak gelecek nesillere aktarma kararlılığıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Millî Saraylar, tarihî mirasın zarafetle buluştuğu eşsiz mekânlarında 2024 yıl boyunca 7,5 milyon yerli ve yabancı ziyaretçisine uğurlayarak unutulmaz bir kültür ve sanat deneyimi sunmuştur. Cumhuriyet döneminin başkentteki simge yapılarından Ankara Palas, Türk siyasi hayatının birçok önemli olayına tanıklık etmiş, 2024 yılında müze hâline getirilmiştir. Yine, 2024 yılında ülkemizin en değerli tarihî hazinelerinden biri olan Yıldız Sarayı, Millî Saraylar bünyesinde yürütülen altı yıllık kapsamlı restorasyon çalışmalarının ardından iki yüzyıllık tarihinde ilk kez ziyarete açılmıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a geçmişine, ecdadına ve geleceğine sahip çıktığı için bir kez daha teşekkür ediyoruz. Tarihî ve kültürel miras çalışmalarında bir dönüm noktası olarak nitelendirilen bu adım, Yıldız Sarayının görkemini ve geçmişin derin izlerini günümüze taşırken, aynı zamanda Türkiye'nin kültürel zenginliklerini de dünyaya tanıtma vizyonunun bir parçası hâline gelmiştir. Dolayısıyla, millî saraylar Türk milletinin büyüklüğünü inkâr edenlere de tarihin suskun tokadı olarak geri dönmüştür. Bu topraklarda yükselen saraylar yalnızca geçmişin sessiz tanıkları değil, ecdadın kudretini ve milletin asaletini haykıran abidevi şaheserlerdir.”
“YEDİ DÜVELE DİZ ÇÖKTÜRMÜŞ MİLLETİZ”
Seda Sarıbaş, “Osmanlı padişahlarımız, asırlar boyunca adaletle yedi cihana hükmetmekle kalmamış, Topkapı’dan Dolmabahçeye, Beylerbeyinden Yıldıza kadar her bir saray, Türk-İslam medeniyetinin ihtişamını dünyaya hükmeden, derin kökleri olan bir milletin sanat, mimari ve yönetim anlayışını da gözler önüne sermiştir. Bugün üzerinde konuştuğumuz millî saraylarımız, bu büyük medeniyetin bizlere bıraktığı eşsiz bir emanettir. Bu emanet bize sadece geçmişi hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğe nasıl bir köprü kurmamız gerektiğini de hatırlatıyor. Türkiye gibi kadim medeniyet birikiminin olduğu bir ülkede bu tarihî mirasın korunup yaşatılması bir seçenek değildir; gelecek nesillerimize olan en büyük sorumluluğumuzdur. Dolayısıyla Millî Saraylar İdaresine ayrılan bütçe artışı sadece bugünün değil, gelecek mirasımıza da yaptığımız bir yatırımdır. İşte, bizler -hamdolsun ki- kökü mazide, gözü atide olan bir milletin evlatlarıyız. Yedi düvele diz çöktürmüş bir millet olarak Osmanlı da bizim, Selçuklu da bizim, Cumhuriyet de bizim” görüşlerini dile getirdi.