BİLİM-TEKNOLOJİ

Yapay zekanın medya ve iletişime yansıması tartışıldı

Yapay Zeka Politikaları Derneğince düzenlenen Medya ve İletişim Panelinde uzmanlar, yapay zeka teknolojisinin medya ve iletişim alanlarında ortaya çıkardığı fırsat ve riskleri tartıştı.

Abone Ol

Derneğin "Tomorrow Meetings" etkinliklerinin 70'incisi olan Medya ve İletişim Paneli, Bilkent Cyberpark'ta gerçekleştirildi.

Panelin açılışında konuşan Dernek Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu, 3 yıl önce kurulan derneğin bugüne kadar gerçekleştirdiği faaliyetler hakkında bilgi verdi.

Derneğin etkinliklerinden "Tomorrow Meetings" ve "Tomorrow Talks" ile Türkiye'nin en büyük bilgi havuzunu oluşturduklarını belirten Küçükşabanoğlu, yapay zeka ve Metaverse alanlarında çeşitli araştırmalar yaptıklarını söyledi.

Bu kapsamda özellikle Anadolu illerinde yapay zekaya ilgi duyulduğunu ama büyük bir bilgi eksikliğinin de bulunduğunu kaydeden Küçükşabanoğlu, insanları bilgilendirmek amacıyla 81 ilde Anadolu Buluşmaları düzenlemeye başladıklarını ifade etti.

"Yapay zekanın faydaları olduğu kadar zararları da var"
İlerleyen dönemde yapay zekayla ilgili politika belgeleri hazırlama çalışmalarını da sürdüreceklerini bildiren Küçükşabanoğlu, şunları kaydetti:

"Yapay zekayı İsviçre çakısına benzetiyorum. İkisinin de çok yönlü olduğunu biliyoruz. İkisi de aynı zamanda riskler taşıyor, sorun çözüyor, beraberinde yeni işleri getiriyor ve var olan işleri kaybedebiliyor. O yüzden yapay zekanın medyayla ilişkisine baktığımızda faydaları olduğu kadar zararları da var. Bilgi birikimimizi artırarak faydalarından faydalanacağız, risklerinden korunacağız. Bilgi birikimimizi arttırmadığımızda yapay zeka konusunda ne yaparsak yapalım gömleğin düğmelerini yanlış iliklemiş olacağız."

"İnsana göre yapay zekayı daha güvenilir bulmaya başladık"
Küçükşabanoğlu'nun konuşmasının ardından Yapay Zeka ve İletişimde Dönüşüm ile Yapay Zeka ve Kullanıcı Tercihleri oturumlarına geçildi.

Moderatörlüğünü Anadolu Ajansı (AA) Türkiye Haberleri Direktörü Hüseyin Yılmaz'ın yaptığı Yapay Zeka ve Kullanıcı Tercihleri oturumunda, Doç. Dr. Derya Gül Ünlü, Dr. Elif Karakoç Keskin ve Berat Kuzu yer aldı.

Ünlü, oturumda yaptığı konuşmada, insanlık tarihi boyunca kişinin karşısındakini ikna etmesinin önemine işaret ederek, ikna olgusunun, iletişim teknolojilerinin gelişmesine paralel şekillendiğini ifade etti.

İnsanların, grubun bir konudaki fikrine uyum sağladığını örneklerle anlatan Ünlü, kaynak insan değil yapay zeka olduğunda da durumun böyle olup olmadığını anlamak amacıyla araştırmalar yapıldığını bildirdi.

Ünlü, şöyle devam etti:

"Bir deneyde insanların karşısına 8 nokta koyuyorlar. İnsan katılımcılar ve bir de yapay zeka var. Karşıda kaç nokta var diye soruyorlar. İnsanlar 8 nokta var diyor. Yapay zeka ise 9 nokta olduğunu söylüyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu yapay zekanın söylediğinin doğru olduğunu düşünüyor. Her birimizin sürüden ayrılmama eğilimimiz var. Topluluk içinde var olan canlılarız biz. Geldiğimiz noktada insana göre yapay zekayı daha güvenilir bulmaya başladık."

Yapay zekanın her zaman doğru söylemediğini belirten Ünlü, yapay zekanın insanın oluşturduğu verilerle çalıştığını ve insanların önyargılarından bağımsız olmadığını vurguladı.

Ünlü, yapay zeka konusundaki toplumsal farkındalığın çok düşük seviyelerde olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

"Dijital platformları kullanan 65 yaş üstü yaşlılarla görüştük. Sorularımızdan biri de 'Dijital platformları ne kadar güvenli buluyorsunuz' idi. Gelen cevaplar şöyleydi, 'Bir kötülüğünü görmedim.' Dijital platforma güven bu durumda. Bir kötülüğünü görmedim, bana bir zararı dokunmadı. Bu, temelin de ötesinde bir nokta. Nasıl kullanacağını bilmenin ötesinde, risklerin ne olduğunu algılama noktasında, başına kötülüğün yani kötülük olarak tanımlanan şeyin gerçekten kötülük mü değil mi, yani onu bile bilemeyecek noktasında bir mesele."

"Gazetecilerin farkındalıklarının çok yüksek olması gerekiyor"
Dr. Elif Karakoç Keskin ise eğitimde ya da metin üretiminde yapay zekanın verimli, doğru ve çerçevesi belli olacak şekilde kullanılması gerektiğini dile getirdi.

Yapay zeka kullanımı sırasında gazetecilerin kamu menfaatini nasıl gözeteceğine dair değerlendirmelerde bulunan Keskin, şunları kaydetti:

"Gazetecilerin kamu menfaatini gözetmesi durumu araçlar değişirse değişecek bir şey değil. Gazetecilerin genel halkla aynı şeyi düşünüyor olmasını bekleyemeyiz. Onların farkındalıklarının çok yüksek olması, gerekirse o kaynağı kontrol etmesi, birincil kaynağa gitmesi ve doğrulamayı gerçekleştirmesi gerekiyor. Gazetecilerin etik ilkelere dikkat ederek, farkındalığı yüksek tutarak, kaynağa önem vererek haberi ulaştırması, kamuoyunun da sağlıklı bir şekilde işlemesi için oldukça önemli."

"Yapay zeka varken iletişim fakültelerine ihtiyaç var mı?"
Yapay zekanın sıcak haberlerde kullanılabileceğini ancak araştırmayı gerektiren özel haberlerde kullanılamayacağını aktaran Keskin, yapay zekanın duygusal dile sahip olmadığını ve yakın zamanda da sahip olabileceğini düşünmediğini anlattı.

Keskin, "Yapay zeka varken iletişim fakültelerine ihtiyaç var mı?' sorusuna, "Tabii ki var. İletişim fakültelerinde öğrencilere bir meslek kursu vermiyoruz. Öğrenciler, haberciliği, sinemacılığı, halkla ilişkileri öğrenirken aynı zamanda toplumu tanıyorlar, topluma eleştirel biçimde bakmayı tanıyorlar, bilgiyi sorgulamayı biliyorlar, eleştirel değerlendirebiliyorlar. Bunu şu anda yapay zekayla yapamayız. O yüzden iletişim fakültelerine her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç var." yanıtını verdi.

Berat Kuzu da yapay zekanın, insanın yapmaması, yorulmaması gereken işleri yapan, asiste eden ve o konular için çaba gösteren bir asistan olduğunu belirtti.

Reklamcılık açısından yapay zekanın tüketimi artıran bir algoritma olduğuna işaret eden Kuzu, bazı markaların artırılmış gerçeklik teknolojisini de kullanarak kişilere ürünleri satın almadan üzerlerinde deneme imkanı sağladığını aktardı.