GÜNCEL

Yangın söndürme başlığı ve dedektörler mobilyalarla kapatılıyor

Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı (TÜYAK) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Beceren, yüksek binalarındaki otomatik yağmurlama ve yangın uyarı sistemleri konusunda toplumun çok bilinçli olmadığını söyledi.

Abone Ol

Günümüzde, büyük ve kalabalık şehir merkezlerinde, 10 katı geçen veya yüksekliği 30 metreden fazla olan yüksek yapıların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Adana ve Mersin gibi büyük şehirlerde çok sayıda yüksek otel, iş merkezi ve konut bulunuyor. 30 metre sınırı, dış taraftan yangına etkin müdahale yapılacak maksimum yüksekliğin, yaklaşık bu uzunlukta olmasından kaynaklanıyor.

İstanbul'da yüksek binaların sayısının her geçen gün artması akıllara, "Bu binalarda bir yangın çıksa ne olur?" sorusunu da getiriyor.

"Önemli olan yönetmelikteki hususlara uyulmasıdır"
Türkiye'de bir Yangın Güvenliği Yönetmeliği bulunduğunu, yüksek binaların yönetmeliğe göre tasarlanması ve inşa edilmesinin zorunlu olduğunu belirten Beceren, 2022'deki ilk yönetmeliğin Avrupa Birliğine girme sürecinde 2007'de değiştiğini, 2015'te ise revize edildiğini kaydetti.

Bu yönetmeliğin yüksek binalarda alınması gereken yangın önlemleriyle ilgili bilgileri içerdiğini aktaran Beceren, şöyle konuştu:

"Önemli olan yönetmelikte yazan hususlara uyulmasıdır. Bunu denetleyecek olan kuruluşlar; il, ilçe belediyeleri ve itfaiye teşkilatlarıdır. Fakat bu kurumların projeleri inceleme ve denetleme süreçleri çok kısa. Örneğin 51,5 metrenin üstündeki binaları denetlemek için en fazla yarım günleri var. Bu kadar kısa sürede yangın koruma sistemlerinin tamamını denetlemek, uygun şekilde çalıştığını tespit etmek mümkün değil. Ancak gözle kontrollerini yapabilirler. Bu nedenle binaların yatırımcısına, inşaat, elektrik, makine mühendisine ve mimarına büyük görev düşüyor. Bunlar işini ciddi olarak yaparsa ancak yüksek binalardaki yangın güvenliği sağlanmış olur."

"Yangın merdivenleri büyük önem taşıyor"
Türkiye'deki binaların hepsinin güvenli olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, çıkan yangınlara, can kayıplarına ve hasarlara bakıldığında bir takım uygunsuzluk veya aksaklıkların yaşandığının görülebileceğini anlatan Beceren, bir binanın can güvenliğini sağlamanın en temel yolunun kaçış yollarının ve yangın bölgelerinin planlanmasından geçtiğini, bu anlamda yangın merdivenlerinin büyük önem taşıdığını söyledi.

Bir katta çıkan yangının diğer katlara sirayet etmemesi için özellikle düşey boşlukların olması gerektiğini dile getiren Beceren, "Buraları yangın bölgesi olarak kattaki diğer bölümlerden ayrılmalı ve uygun inşaat malzemeleri kullanılarak inşa edilmelidir. Yangın koruma, algılama, uyarı ve otomatik söndürme sistemlerinin, akredite olmuş kuruluşlar tarafından test edilip onaylanması gerekiyor." dedi.

"İtfaiyede liyakatli kişilerin sürekliliği sağlanmalı"
Düşey boşluklarda bazen merdiven altı ürünler kullanılabildiği ve bu ürünlerin tehlikeye davetiye çıkardığına dikkati çeken Beceren, Türkiye'de belediyelere bağlı olan itfaiye teşkilatlarının, dünyada farklı bir sitemle çalıştığını da vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Yurt dışındaki uygulamalara baktığımızda itfaiye müdürlüklerinin merkezi olması esastır. Bütün illerdeki itfaiye birimleri de bir standart oluşturmak için bu merkezi teşkilata bağlıdır. Oysa bizdeki gibi itfaiye teşkilatı ilçe belediyelerinde bağlı olduğunda A parti gidip B parti geldiğinde daire başkanlarında ve yöneticilerinde değişiklik oluyor. İtfaiye teşkilatında liyakati olan eskiden beri bu işleri yapan kişilerin sürekliliğinin sağlanması gerekir. Yatırımcılar, inşaat ve mekanik mühendisleri, her şeyi itfaiye teşkilatlarından beklememeli. Olması gereken standartlara ve yönetmeliklere zaten fazlasıyla hakimler. Bu nedenle binalar mevcut kurallara göre inşa edilsin ki biz de can güvenliğimiz sağlanmış şekilde, huzur içerisinde bu binalarda oturabilelim. Aksi takdirde sorunu çözemeyiz."

"Toplumu bilinçlendirmek için çalışıyoruz"
Yüksek binalarında otomatik yağmurlama ve algılama uyarı sistemi gibi bir takım unsurların kurulmasının zorunlu olduğunun altını çizen Beceren, "Vatandaş bunların ne işe yaradığını bilmediği için çoğu zaman düzgün çalışmasını gerektirecek önlemleri almıyor. Örneğin, duvar tipi bir sprinkler (sulu yangın söndürme) başlığının önüne getirip, gardırobunu koyuyor ve başlığın çalışmasını engelliyor. Yangın algılama dedektörlerini bantlarla kapatıyor. Bu nedenle ülkemizde yeterince bilinçli olduğumuzu düşünmüyorum." dedi.

Vakıf olarak Türkiye'deki yangın yönetmeliğinin 3 yılda bir revize edilmesinin öncülüğünü yaptıklarını da aktaran Beceren, "Şu andaki yönetmeliğimiz iyi olmasına rağmen birçok maddenin yenilenmesi, değiştirilmesi gerekiyor. Bunları çeşitli sivil toplum kuruluşlarını toplayarak yapıyoruz. Sektöre yönelik biz eğitim seminerleri düzenliyoruz, çeşitli kitaplar çıkartıyoruz. Yakın zamanda yönetmelikteki ilgili bir el kitabımız çıkacak. Uluslararası sempozyumlar yapıyoruz. Bu şekilde Türkiye'de yangın konusunda toplumu bilinçlendirmek için çalışıyoruz." diye konuştu.