Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan deprem, hepimizin yüreğini yaktı. Binlerce kişi enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Nice ocaklar söndü. 6 Şubat’tan bu yana hiçbir şeyin tadı yok. Kalbimiz, yüreğimiz deprem bölgesinde ve depremzede kardeşlerimizle.
7.7’lik felaketin ardından enkaza dönen şehirleri televizyondan izlerken Aydın’da depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle boşaltılan, yıkılan, yeniden inşa edilmesi kararlaştırılan kamu binalarını anımsadım. Bilindiği üzere depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılan bu binaların arasında, binlerce öğrencinin eğitim öğrenim gördüğü okul binaları da var, yüzlerce sağlık personeli ve hastanın bulunduğu hastane binaları da…
***
Pek çoğu yakın geçmişte inşa edilen bu binalara tonla para ve emek harcandı. Fakat bunlardan bazılarının inşa edilmelerinin üzerinden henüz çeyrek asır bile geçmeden yapılan testlerde bu binaların depreme dayanıksız olduğu saptandı ve yıkım kararı verildi. Olası bir afette yaşanabilecek felaketlerin önüne geçmek amacıyla bu binalar boşaltıldı. Bazıları yıkılarak yerine yenileri yapıldı, bazıları henüz yıkılmadı, bazıları ise yıkıldı ama henüz yerlerine yeni inşaat başlamadı.
***
Söz konusu tehlikeli binalarda alınan önlemler elbette yerindedir ama bu binaları planlayanlar, eksik ve hatalı proje uygulayanlar, o inşaatlarda yeterli denetimi yapmayanlar ve her şeyden önemlisi bu çürük binalara ruhsat veren yöneticiler acaba nerededir bileniniz var mı?
Henüz 15 – 20 yıllık binaların depreme dayanıksız olduğu için yıkılması milli servet açısından çok vahim bir durumdur ama daha da vahim olan, bu tablonun mimarlarından hesap sorulmaması, sanki yaşananlarda hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi normal yaşantılarını sürdürmeye devam ediyor olmalarıdır.
***
Tabii bir yandan o çürük binalar bir depremde yıkılmadığından, herhangi bir can kaybı yaşanmadan önlem alındığından dolayı şükrediyoruz. Ama bu durum, halkın vergileriyle inşa edilen bu binaların çürük çarık yapılmasına, insan yaşamının göz göre göre tehlikeye atılmasına duyduğumuz öfkeyi ortadan kaldırmıyor.
O nedenle bu köşeden, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle kamu binalarının boşaltılması ve yıkımının yeterli olmadığını, bu projelerin A’dan Z’ye tüm sorumlularının da hukuk karşısında hesap vermesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etmeyi görev sayıyorum.
Başlıktaki soruyu yineleyelim: sorumlular nerede?