Serde gazetecilik olduğundan mıdır bilinmez ama kendimi bildim bileli arşivleri karıştırmayı çok severim.
Yine ‘arşiv aşkımın’ depreştiği günlerden birinde Anadolu Ajansı’nın arşivinde 1986 yılında çekilen bir fotoğraf üzerine uzun uzun düşündüm. Fotoğraftaki aktörler, 12 Eylül 1980’deki askeri darbenin ardından siyasi yasaklı olan Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan.
Erbakan, Ecevit’i evinde ziyaret ediyor. Ziyaretin ardından Ecevit, eski yol arkadaşını otomobiline kadar uğurluyor. Yüzlere hâkim olan ifade nezaket, tevazu ve naiflik içeriyor. Bir o dönemin siyasî aktörlerinin arasındaki bu ilişkiyi, bir de günümüzün yay gibi gerilen siyasî ortamını düşündüm. Derin düşüncelere daldım haliyle…
***
Ecevit ve Erbakan siyasal anlamda belki zıt kutuplarda yer aldılar ama ülkenin çıkarları için aynı noktaya buluşma fedakârlığını gösterebildiler. 1973 seçimlerinin ardından 1974 yılında CHP – MSP ortaklığında kurulan hükûmet, Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirerek tarihi bir başarıya imza attı. Birisi yelpazenin solunda diğeri yelpazenin aşırı sağında yer alan iki parti, güç koşullar altında da olsa asgari müştereklerde uzlaşmayı bildi.
Muhakkak ki, siyasetin doğası içerisinde sık sık karşı karşıya da geldi bu 2 lider. Ama hiçbir zaman birbirlerine karşı kaba, yaralayıcı, saldırgan bir dil kullanmadılar.
***
İnsanların siyasal görüşleri, yaşama bakış açıları, hassasiyet ve kaygıları elbette farklı olabilir, olacaktır. Ama dünyaya, siyasete ve yaşama farklı açılardan bakarken bile bunu belli bir nezaket çerçevesinde yapabilmenin son derece önemli olduğunu düşünenlerdenim.
Farklı toplum düşüne sahip olan Ecevit ve Erbakan’ın bunu gayet ustaca başardığına inananlardanım.
İyi haftalar…