Rahmetli Bölükbaşı’nın seçimlerde kalabalık meydanlardaki halkın sandıklarda kendisine oy çıkmaması üzerine söylediği veciz söz Türk siyasetinde derin anlamı olan demini almış ağır ve oturaklı sözlerdendir.
“Sizin harmanınız büyük de, taneniz çıkmıyor.
Burada mitinglerde beni dinlerken aşka gelip Rahman’ı alkışlarsınız, ama sandık başına gidince şeytana sarılırsınız “
Meydanlara bakıp kimin ki kalabalık ise seçimi o alır , psikolojisi bize özge bir gösteriştir.
Artık bedavaya oy yok anlaşılan..!
Kim ne verecekse, mühür o köşeye.
Siyasette bunun adı “kazı kazan” değil , “kazan kazan”..!
Ne derseniz deyin, biz de siyaset hala kahvehanede , meyhanede yapılıyor.
Slogan ve alayiş hakim yıllardır siyasette.
İnsanoğlu dünyada ayakları üzerinde yürüdüğünden bu yana,
Milyarlarca iki ayaklı geldi geçti bu gök kubbeden,
Yaşadığımız dönemde tanıdıklarımız,
Bizlerde iz bırakanları unutamadıklarımız,
Ya da adını bile anmak istemediklerimiz.
Mesela gene Bölükbaşı nüktedanlığı ile siyasete damgasını vurmuş bir duayenin anekdotlarından ;
“Siyasi hayatımda beni en çok üzen, ne zaman konuşmaya başlasam İsmet Paşa’nın kulaklığını çıkarıp masaya koymasıydı.”
Toplum önünde vitrinde duranlar,
Hele kamu hizmeti yürütenlerin , pek dostu seveni olmaz.
Rahmetli babamın sözüdür,
”Kuzu derisinden post , devlet adamından dost olmaz”
Kuzu derisi incedir, post olmaz dayanıksızdır.
Devlet adamı ile ne kadar dost olsanız da ,
bir gün yasaları uygulamak zorunda kaldığında,
dost gördüğünüz kişi , gereğini yapınca sizin işinize gelmeyebilir.
Kamu görevi yürütenler herkesin istek ve taleplerini ,
Karşılamaları mümkün olmadığından ,
Pek de seveninin olmaması doğaldır.
Ne demiş Atatürk,
“ vatanını en çok seven , işini en iyi yapandır.”
Adam kayırma, o senden bu benden , yazılıda ilk üç’e girenlerin sözlü de elenmesi, bu ülkede davlete inanırlığa gölge düşürmüşür.
kimler geldi , kimler geçti çok partili siyasette..?
Şimdi bir düşünün bakalım kimler geldi , geçti Aydın’dan ..?
Siyasetçi vali, esnaf , amir müdür memur..? hangisinin adı kaldı aklınızın bir köşesinde..?
Mesela Vali deyince, en yakın arkadaşlarımıza sordum, Aydın için çalışıp çabalayan her ikisi de rahmetli , Recep Yazıcıoğlu , Aykut Ozan adlarında birleştiler.
Aydın ve Aydınspor için, Jeotermal ile ısınma ve serinleme için yırtınırlardı görev yaptıkları ve Aydın da yaşadıkları zaman..!
Beğenseniz de beğenmesiniz de kült isimler Menderes, Demirel ve Erbakan,
Onlar başkalarının izlerinden gitmemiş, kendi yollarından yürüyerek izlerini bırakmışlardı.
Şimdilerdeki siyasetçileri bir 20-30 yıl sonra kim hatırlayacak,
Kim’i iyi ve rahmetle, kimi yüzünü çevirerek anacak adını duyunca..?
Hangi vekili anımsıyorsunuz on yıl öncesinden..?
En son hangi Vekilimiz bakanlık yaptı…?
Cumhurreisine Aydın’dan ulaşıp söylemek mümkün değil ama yerel Aydın basınında çıkan yazıları ileten basın müşavirlerine sesleniyorum.
Hakkari Çukurca ‘da 2015 yılında açtıkları havaalanının benzeri, ülkemizin en batısında , ama adaşı Rahmetli Vali Yazıcıoğlu’nun Aydın da dediği gibi , “ batının en doğusunda kalmış, antik kent zengini, tarım deryası , Aydın’da Çıldır havaalanı , neden hala uçuşa açık değil..?
Rahmetli Mustafa Çıldır ‘ın bu vasiyeti , sağlığında yerine getirenler, sonradan yerine pilot uçuş okulu açarak , rahmetliyi kabrinde bile rahat ettirmediler..!
dedim ya, siyaset artık “kazan- kazan “
Aydın ‘a kim havaalanını kazandıracaksa, odur seçimleri kazanan..!
Dün Aydın Denizli Otoyol’unun sözleşmesine imzaya gelmeyen şirketin çekilmesi nedeniyle 4. Kez iptal edildiğini sevinerek öğrendim.
Neden mi sevindim..?
Hem yap, işlet , hem de kullanımının uçaktan pahalı ulaşım olması , sonra da Aydın da bir yandan Jeotermal’in neden olduğu , rahmetli Özal zamanında, 1990 larda 3bin dönüm arazinin tarım kaybı, devamında Denizli Otoyol’u için yine binlerce dönüm Tarım arazisinin heba olması , ayrıca kimsenin pahalılığından geçmeye cesaret etmemesi, zamanlama yönünden hiç de uygun olmadığını düşünüyorum.
Türkiye artık yatırıma, işsizliğe, çare bulmalıdır.
Bina , yol yaparak bir ülke gelişmiş görünse de, içinde yaşayanlar işsizlik ve geçim pençesinde ise işler iyi gitmiyor demektir..!
****
“Sevdiğinize gül verin, gül’ünüz yoksa gülüverin “diye bir güzel söz okumuştum.
İyisi mi gelin biraz da biz gülelim.
Aydın’lı bir hemşehrimizin başından geçen güzel bir fıkrayı paylaşmak istiyorum sizlerle.
Aslında 81 kentimizden birini koysanız da olur..!
Çünkü biz Nasreddin Hocanın torunlarıyız.
Aydın’lının biri İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan bir işçi...
O zamanki Sovyet lideri Krusçev, resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var. Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken hemşehrimiz rastlamış. Herkesin gözü önünde “Vay Aydın efesi kardeşim ” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.
Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra patron Agnelli bizim Aydın lıyı çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş. Hemşehrimiz ‘Hiiiç’ demiş. Ben eskiden komünisttim.
1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.
Olay unutulmuş. Üç beş ay sonra bu kez Amerika Başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya.
Yine aynı program ve fabrika ziyareti… Tezgahların arasında “Vay Aydın şu kardeşim … Vay Nixon…” muhabbeti.
İyice meraklanan patron ziyaretten sonra yine çağırtmış Aydın kıyı ..
Soru da cevap da aynı. Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu.
Olay bu kadarla kalsa iyi.
İki ay sonra Fransa Başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Aydın efesinin uluslararası çevresi var.
- De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?
- Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk. Özel kuryesiydim.
- Sen herkesi tanır mısın?
- Evet, hemen hemen... Patron iyice hırslanmış.
- Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.
Bizim Efe gülmüş.
- Tabii. Yakın arkadaşımdır.
Çıldırma noktasına gelen FIAT ın patronu Agnelli haykırmış:
- İspatla. İspatlayamazsan kovarım...
Aydın lı,
- Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.
Patron pazarı iple çekmiş.
Vatikan’da Papa’yı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Yine ayakta Aydın efesi ..
Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor.
O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış.
Aydınlı hemşehrimiz bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papa’ya “Bana müsaade” deyip meydana koşmuş.
Agnelli yerde yatıyor. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.
Aydınlı hemşehrimiz çevresindekilere, “Bu benim patronumdur, ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş:
- Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı.
Japonlardan biri senin patronuna döndü. “Şu sağdaki bizim Aydın efesi ...ama yanındaki kim?” diye sorunca seninki düşüp bayıldı.
SÖZÜN ÖZÜ :
NE İNSANLAR TANIDIM , İÇİNDE GİYSİLERİ YOK,
NE GİYSİLER GÖRDÜM İÇİNDE İNSANLAR YOK..!
MEHMET ÖZÇAKIR
mehmetozcakir@hotmail.com
PK:110 EFELER -AYDIN
GSM: 0.542.7608691