Sonbahar bitti, kış geldi.Artık emekliler kesimi olarak Turistik Parkta veya Menderes Parkta buluşuyoruz.Hava soğuk değilse bahçede üstü örtülü alanlarda oturuyoruz, kafa dengi arkadaşlarla şiir edebiyat üzerine, yeni yazılan şiirler,yayın hayatını Aydın’da devam ettirdiğimiz Aydın Efesi isimli dergimize Türkiye’nin her bölgesinden gelen yazı ve şiirler üzerine konuşmalar, yeni sayıda çıkacak yazılar üzerinde tartışmalar yapıyoruz.
ADÜ’nün iletişim fakültesinde okuyan öğrencilerin bizlerle yapmak istedikleri, öğrencilik dönemlerimizdeki talebe olayları, sağ sol çatışmaları hakkında bilgi istemeleri üzerine Pazar gününü uygun bulmuştuk ama Cumartesi günü ve gecesi Paşa Yaylası’na, Karaköy’e çok güzel kar yağdı haberini alınca torunumu da yanımıza alarak Paşa Yaylası’na Yılmazköy yönünden çıktık...
Yol dar fakat asfalt,Yılmazköyü geçer geçmez kendimizi Uludağ yolunda hissettim kar bolluğunca, çamların kar ile uyumunu ve güzelliğini zevkle seyrediyorsunuz.
Yol kenarında Aydınlıların kurmuş olduğu iki siteyi geçiyor, Aydın’ın en eski evlerinin bulunduğu siteye geliyoruz, yol buradan sonra kapalı. Belediyenin sahibi olduğu otele gitmek istiyorsunuz, mümkün değil diyorlar. Üstelik otelin kapandığını , kapılarını ve tüm işe yarayan araç ve gereçlerinin sökülüp taşındığını ve çalındığını öğreniyoruz...
Rahmetli Aydın Valisi Recep Yazıcıoğlu’nunda çok sevdiği bu işletmede bende kalmıştım.Şimdi yerinde harabe varmış. Sahiplenilmeyen otel yok olmuş.Piknik yapacak hiçbir yer yok.İhtiyaçlara cevap verecek bir yer yok. Tuvalet denilen şeyler ve yerler bile yok. Anca kara hasret Aydın halkı çok kalabalık bir şekilde buraya akmış. Yol kenarlarında ateşler yakmış sucuk ekmek peşinde. Arabaları park ederek boşluklardan da olmayınca gidiş gelişli olan bu yol tek yönlü kalmış. Yukarıdakiler aşağıya inemiyor, aşağıdakiler deyukarı çıkamıyor.Bir an önce buradan kurtulmak ve şehre kaçmak için geriye dönüşe başladık ki rezaleti işte ozaman yaşamaya başladık. Yollar kapalı. Araçlar 3-5 dakikada bir duruyor. Beş dakika gitmeden tekrar duruyor, jandarmaya haber veriliyor. Kısa zamanda gelen jandarma da düğümü çözemiyor, trafik açılamıyor. Telefonla Aydın’a bilgi verilip araçların bu istikamete gelmemesi gerektiğini bildiriyor.Dinleyen yok. Aydın durmadan şansını deniyor, kar görme, kar topu oynama, karadan adam yapma hasretiyle buraya akıyor ama her gelen sıkışıp kalıyor.Yirmi dakikada çıktığımız Paşa Yaylası’ndan maalesef üçbuçuk saatte büyük birişkence ve nefret içerisinde Yılmazköy’e inebildik.Yolda bir kalp krizi geçiren olsa bu üç buçuk saate dayanabilirmiydi?
Böyle bir durumu bir daha yaşamak istermiyim?
Keşke diyorum Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin 3 yıl önce gerçekleştirdiği Bağbaşı’ndaki teleferiğe gitseydik. Zirvedeki karları ve oradaki tesisleri görüp dönseydik diyorum.Beş Liraya bindiğiniz teleferik ile zirveye çıkıp şahane mekanlarda çayımızı içip, yemeğimizi yeyip o güzel yerden Denizli manzarasını seyrederdik.Köylü Pazarı’nda alış veriş etseydik diyor, Denizli Büyükşehir Belediye başkanı Osman Zolan’ı böyle güzel bir tesisi kurduğu için kutluyor, darısı Özlem Çerçioğlu’na diyorum ve Büyükşehir Belediyemizin Aydın için bir nimet olan Paşa Yaylası’na el atmasını ve kara hasret olan Aydın halkına bu kabusu, işkenceyi yaşatmasını diliyorum.