Enflasyon ise almış başını gitmiş, ne çare ki Türkiye İstatistik Kurumu bunun farkında değil. Bir zam yağmuru var. Ama açıklanan enflasyon rakamı yüzde 7’yi geçmiyor.
Arka arkaya gelen Aralık zamlarıyla enflasyon nasıl düşük olur? Bunu anlayamadım.
Oysa IMF uzmanları, yaklaşık bir ay önce Türkiye’deki enflasyon oranının yüzde 9.8 olduğunu açıklamışlardı. Hükümetin enflasyon oranı, IMF’den iki puan daha düşü. Memur ve emeklilerin maaşına 1 Ocak 2017’den itibaren yüzde 3 ile 3.75 arasında zam yapacağını açıkladı. Yapılacak bu zamla hükümet, sabit gelirlilerin imdadına nasıl yetişecek. Yapılan maaş zammı bir simit parası kadar.
Dolar kurunun sürekli artması, TUİK’(in enflasyonu tespit konusunda hassas davranmaması kriz belirtisidir. Türk ekonomisinde geçmişte de finansal krizler yaşanmıştı. Ama bu krizler reel sektöre yansımadan önlenmişti. O tarihlerde Başbakan olan R. Tayyip Erdoğan, “Kriz bizi teğet geçti” demişti.
2001 krizinde de gayri safi milli hasıla yüzde 5.7 oranında düşmüştü. Fakat hükümet ve IMF aldığı acil önlemlerle ertesi yıl yani 2002 yılında Türkiye yeniden yüzde 6.2 oranında büyümüştü.2009 yılında da gayri safi milli hasıla 4.9 oranında düşmüştü. Fakat ABD ve Avrupa’nın para genişleme kararıyla Türkiye’ye gelen sıcak para sayesinde 2010 yılında yeniden yüzde 9,2 oranında büyümüştük.
Ancak bugün ekonomide finansal kriz yok. Ama finansal krizden daha ağır sorunlar yaşıyoruz. 2012 yılında başlayan ve giderek ağırlaşan bu sorunu bugüne kadar sadece göstergelerde gördük ve 2016’da fiilen yaşamaya başladık. Batık şirketler çoğaldı. Teşvik belgeli yatırımlar geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 32 azaldı. İşsizlik yüzde 11.3 oldu. Sanayi endeksi düştü. Fiili işsizlik oranı ise yüzde 17.4 oldu.
ÜRETİCİ FİYATLARI YÜKSELDİ
Son bir yıl içinde üretici fiyatları yüzde 95.6 yükseldi. Türkiye Ziraat Odaları Başkanı Şemsi Bayraktar, bu gerçeği şu sözleriyle açıkladı.--“Çiftçimizin binbir emekle ürettiği ve emeklerinin önemli bir bölümünü hak ettiği değerden elden çıkaramadı. 2016’da üreticide seçilmiş 34 üründen fiyatı bir yıl öncesine göre, geriledi. Üretici fiyatlarında en fazla fiyat artışı yüzde 95,36 oranında patlıcan, 93,91 ile salatalık, yüzde 65,17 ile nohut, yüzde 54,72 ile kabak, yüzde 45,82 ile yumurta, yüzde 43,81 ile sivri biber ve yüzde 26,71 ile patates izledi. Aralık ayında da markette en fazla fiyat artışı yüzde 145 ile patlıcan gördü.Sosyal Güvenlik Kurumu çalışanların ödediği muayene katılım paylarına yüzde 20 ile yüzde 60 arasında zam yaptı. Hastaların daha önce 5 lira verdikleri Devlet Hastanesine ait muayene ücreti, yüzde 20 artırılarak 6 liraya, Eğitim Araştırma Hastaneleri için verdikleri 5 lira da yüzde 40 artışla 7 liraya yükseldi. Üniversite hastanelerindeki katılım payı ise yüzde 60 zamla 8 lira oldu. Özel hastanelerdeki muayene ücreti de yeni yılla birlikte 12 liradan 15 liraya çıkarıldı. Hükümetin yılbaşı öncesinde yaptığı otoyol ve köprü zamları yetmiyormuş gibi, benzine ve diğer akaryakıt çeşitlerine de zam geldi.
VATANDAŞ BORÇLU
Türk Bankacılık sektörü temel göstergeleri Eylül 2016 raporu sonuçlarına göre, vatandaşlar 403 milyar TL. borçlu girdi. Bu borç rakamı 2016 Eylül sonu itibariyle açıklanan tutardır. Uzmanlar yıl sonu tutarının 406 milyar lira olacağını tahmin ediyorlar.
Bankacılık sistemine borçlu olan vatandaş sayısı 25 milyon işinin üzerinde olduğu belirtiliyor.Vatandaşın 2002 yılındaki borcu 6 milyar 600 milyon lira idi.Vatandaşın borcundaki böyle bir yükseliş, Türkiye’nin büyüme hızında olsaydı, şu anda dünyanın en büyük ekonomosine sahip bir ülke olurduk.
Bu borç tablosu 2017 yılında siyasetin yönünü de belirleyecektir. Yani siyasi gündemde değişimler olacaktır.Şu sıralarda kur artışı sürüyor. Yabancı sermaye çıkışı devam ediyor. Böyle bir tabloyu Türk ekonomisi ilk defa yaşıyor.Bu tabloda Suriye 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve terör etkili oluyor. Ekonomide ve dış politika da yangın varken, MHP’nin Başkanlık sisteme getirmesi güven, bunalım ve tedirginlik yaratıyor.