Bu ülke yıllar sonra İmamoğlu rüzgarıyla ikinci bir “Karaoğlan “ kimliğine benzer, kurtarıcı ilan ettiği kişiyi gündeme taşıdı.
Türk siyasi geçmişine bir dönem damga vuran Ecevit , CHP’de milletvekilliği yapmış bir babayla, ressam bir annenin oğlu olarak geldiği yaşamında Entelektüel açıdan birikimli bir eğitim sonucunda yirmiye yakın eser kaleme almış, üniversite yıllarından itibaren ülke meselelerine kafa yormuş bir Cumhuriyet aydını olarak tanınır.
“Toprağı evimiz gibi sevdik seninle, birlikte sevdik kuru toprakta, ev küren köstebeği” dizelerini yazan, doğada kendini evinde gibi hisseden, romantik, bilge şair, memleket derdinde idealist gazeteci , genç yaşında genel sekreteri olduğu CHP’de efsanevi lider İsmet İnönü’yü fikri bilek güreşinde yenerek bir kenara iten ilkeli ve kararlı bir politikacı olarak , adı dağa taşa yazılan, 1977 seçimlerinde CHP’yi alıp, Türkiye’de yelpazenin solundaki bir partinin bugüne dek gördüğü en yüksek oya, yüzde 41,4 ve toplam 450 vekilden , 213 vekille bugün tek başına iktidar olmaya yettiği halde o yıllarda seçim sisteminden kaynaklanan nedenlerle Güneş motel olayıyla devşirme 12 kişiyle başlayan sonradan 11 milletvekiline bakanlık vaadiyle hükümet kurabildiği , 5 Haziran 1977 seçimlerinde CHP'nin aldığı %41,4 oy oranı, Ecevit'i tek başına iktidara getiremese de, Türkiye tarihinde sol bir partinin aldığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti. 21 ay boyunca bu hükümetin başbakanlığını yürüttü.
1977-78 yıllarında İstanbul da Üniversite de okuduğum yıllarda İşadamlarının iktidara tepkileri sonucu , gaz ve tüp kuyrukları başlayınca, 1979 yılında erken seçime gidildi ve Ecevit Hükümeti 21 ay süreyle görev yaptığı iktidardan ayrılmak zorunds kaldı.
Yıllar sonra , Güneş Motel olayının siyasi hatası olduğunu kabul eden Ecevit’in Sosyal demokrat oylarını en yüksek oranına çıkardığı 1977 den 42 yıl sonra 2. Bir Karaoğlan İmamoğlu ile İstanbul da bu kapıyı aralamaya çalışıyor.
Siyaset’te inandırıcı ve kendinden emin söylemler, ikna ve güven verici beden dilli, kararlı ve sakin duruş sizi en iyi anlatan ve kazandıran parametreler.
Aydın siyasetinin de bu anlamda alması gereken çok ders var.
Agresif, aniden parlayan tepkiler, halkı ve dediklerini dinlemeyen ve kapalı kapılar ardında oyunlar düzenleyen , kapalı yönetimler bugün zirvede görünseler de, asla başarılı olamazlar.
Aydın yerel siyasetinin her siyasi görüşünün ancak , özellikle de İmamoğlu’nun siyasi görüş ve çizgisinde olan kesimin , Ekrem İmamoğlu’ndan çok ders alması gerekiyor.
Demokrasi ve yönetime katılım yönünden büyük eksikleri var.
Ben merkezci tutumdan , benim gibi düşünenlerle beraberim tutumundan , farklı görüşlerin zenginliğini düşünerek diğerlerini ötekileştirmelerden , uzakta olmalıdır.
Ya söyledikleri gibi olmalılar, ya da olduğu gibi söylemeliler.
Aydın yerel siyaseti maalesef birleştiricilikten ve farklı görüşlerin zenginlik olduğundan uzak , ayrıştırıcı kısır , sığ bir siyaset izlemektedirler.
En önemlisi de liyakat tercihinden uzaktadırlar.
İşe göre adam yerine adama göre iş tercihi daha öncekilerinde en büyük hatalarıydı.
Rahmetli Ecevit ‘ in 1977 de genel seçimlerde ,Türkiye’de yelpazenin solundaki bir partinin bugüne dek gördüğü en yüksek oya ulaştığı % 41,40 oranına ulaşmak veya egale etmek istiyorsa, 42 yıl önceki hatalara düşmeden , insanları ötekileştirmeden , liyakata değer vererek, Demokrasi ve yerel yönetime katılım yönünden büyük eksiklerini gidermelidirler.
Aksi takdirde , eleştirdikleri diğer patilerden bir farkları kalmadığı gibi, bu kez gelecekte iktidar olmaya İmamoğlu bile yetmez..!
****
Bugün , hoşgörüsüz ve ötekileştirilen , pek de sevimli olduğu söylenemeyen siyasi gidişat hakkında , çok eleştirilen Ecevit ve Demirel iktidarlarının tahammülü ve birlikteliğinin bile aranır olduğunu konuşuyor sokaklar.
İşte 1970 ‘lerden yaşanmış anekdotlarla Adalet partisinin iktidarında gene bir seçim zamanı.
Aydın’da Acarlar beldesine seçim konuşması için gelen rahmetli vekil Şevki Hasırcı’ya ahalinin kızgın ve öfkeli olduklarını ve yanında getirdikleri sepetler içinde atmak için taş ve patates dolu olduğunu kulağına fısıldarlar.
O günlerde meydana girmek için polis kontrol noktaları olmadığından , meydanda herkes kolunda sepetler, Şevki beyi beklerler.
Yanındaki partililer ,mitingi iptal etmeği önerirlerse de, rahmetli Hasırcı “ olmaz “ der. “Kaçtık dedirtmem..!”
kürsüye çıktığında kalabalığı süzer , ve kwndinden emin ve heyecanlı tok bir sesle “ Acarlar beldesinin , acar delikanlıları “ diye söze başlar.
Gerçekte de olduğu gibi, ne kadar çalışkan olduklarını , üretken ve başarılarını methetmeğe başladıkça , önce kollardaki sepetler yere konur, Şevki Hasırcı konuştukça , coşarlar, onlar coştukça kürsü daha da hararetli konuşur, sonunda protesto için gelen Acarlar halkı topluca alkışlamağa başlarlar Şevki beyi…!
Siyaset biraz da hitabet ve hamaset ile hükmetmektir.
Bizim halkımız , elini sıkmadığı , yüzünü görmediği,köyünde çayını içirmediği, kahvede yüz yüze gelmediği adaya pek rağbet etmez. Bu konuda yakından izlediğim en başarılı belediye başkanı sevgili kardeşim Kürşat Engin Özcan ‘dır.Nazilli belediye başkanı da seçilmeden yıllar önce düğün evinin baş misafiri, ölü evinin yasçısı herkesin cemiyetine katılırdı halen devam ettiği gibi..!
***
Politikacı 1977 yılı seçim kampanyasında konuşuyor: "Bu düzen değişecektir" Bir vatandaş en arkadan bağırmış: "Düzen hayatından memnun , düzülenler ne zaman değişecek?"
***
Üç farklı partinin vekilleri, meclise giderken aynı uçakta yan yana seyahat ederler. Biri şimdi uçaktan havaya bin lira atsam bir , bin tane insan sevinir, ikinci siyasetçi sözü alır , ben iki bin lira atsam , iki bin kişi sevinir der. Pencere kenarındaki politikacı , taşı gediğine koyar “ ben ikinizi de şu pencereden atsam , 50 milyon kişi sevinir “ der.
***
AP’ nin iktidarında seçimler sırasında , Demirel , Ege bölgesinde seçim gezisinde İzmir’den başladığı yolculuğu Muğla’ya devem ederken Aydın’da yol kenarında tıklım tıklım bekleyen halka seslenir.” Acıyorum şu muhalefet partisine , bakın bütün oylar bize gelecek , ben halka dönüp de, şu zavallı muhalefet partisine de birkaç oy verin diyemem ki..?!
Ne olacağım dememeli, Demokrat parti kalesi Aydın’da Demirel’den sonra o küçümsediği muhalefet partisi kaç seçimdir yerelde iktidar..!
“Ama benim anlamadığım bir şey var ki,
Sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim..!
devlette görevli bir memur 65 yaşında zorunlu emekliye sevk edilirken , siyasette göreve devam etmenin yaş sınırı yok.
Kimse ve hiçbir makam tam teşekküllü bir doktor raporu istemez adaylardan ve vekillerden.
Oysa ehliyet için dahi, sağlık kurulu raporu aranırken , koca devleti idare edeceklerden neden bir rapor istenmez ki..?
Bizi yönetenler , belki çok rahatsız, belki psikopat , belki şizofren, belki gizli bir alzaymır, belki de demans …..kimbilir..?
Hiçbirinin sağlık raporu yok ki..?
Bir tapu için bile , yaşlıysanız sağlık raporu , ki oda bir günlük geçerlidir …aranırken , koca devletin makamları ,tapusu , nasıl emanet edilir , sağlık raporu olmadan allasen ..?
Zorunlu emekli edilmiş bir memur , dilerse seçimlere girip , emekli olduğu kurumun en başına geçip , bakan dahi olabilir.!
Memura yaş ‘tan zorunlu emeklilik , koltuğu terk et,
siyasetçiysen gel, yaş ve sağlık önemli değil ,senin bu devlet..!
Anlayan beri gelsin..!
SÖZÜN ÖZÜ:
YAKINIZDAKİLERE DİKKAT EDİN “ NASIL FAYDALI OLABİLİRİM “ DİYENLERDE VAR,
NASIL “FAYDALANIRIM “ DİYENLERDE…!
FARKI FARKEDİN.
MEHMET ÖZÇAKIR
mehmetozcakir@hotmail.com
P.K:110 EFELER AYDIN
GSM : 0.532.3722627