Günümüz, tüketici kesime mensup dar gelirli Türk insanı ve ailesi açısından en önemli sorun hayvansal gıdalara dolayısıyla hayvansal proteine (et,süt,süt ürünleri,yumurta,bal,beyaz et vs) erişim.
Bu sonuç gelecek nesiller için büyük tehlike.Kemikleri gelişmemiş,kas yapısı zayıf,zekası düşük düzeyde nesillerin varlığı Türk milletinin geleceği için de potansiyel bir tehlike.
Bunun için ne yapmak gerekir?
Öncelikle hayvancılığımız korunması ve geliştirilmesi. Her çeşit et, süt,yumurta ve bal üreten hayvan mevcudunun katlanarak artırılması. Sonra tüketici halkın hayvansal gıdalara ulaşımının sağlanması.
Yakın ve orta vadede bu mümkün mü?
Mevcut ekonomi kadroları ve bürokrasi ile imkansız.
Neden?
Çünkü hala sorunun özünü anlayamamış durumdalar.Hayvan varlığının korunmasının,geliştirilmesinin önemini algılayamadıkları gibi hayvansal gıdanın da önemini anlayamamış durumdalar.
Konu ile ilgili istatiskî bilgilerden bi haberler.
“2002 yılında toplam 9.803.498 baş olan büyükbaş hayvan varlığının %18,97’si kültür ırkı, %44,45’i melez ve %36,58’i yerli ırklardan oluşmakta olduğu anlaşılmaktadır. İncelenen dönem içerisinde kültür ırkı sığır varlığı yaklaşık 4,5 kat artış gerçekleştirirken, melez ırk büyükbaş hayvan varlığı yaklaşık 1,5 katlık bir artış gerçekleştirmiştir.
Yerli ırklarda ise yaklaşık %60 oranında bir azalma gerçekleşmiştir. Gelinin noktada toplam büyükbaş hayvan varlığının yaklaşık %50’sine yakını kültür ırkı, %41,25’inin ise melez hayvanlardan oluştuğu görülmektedir.
Ancak yaşanan bu sayısal gelişmeler 2006-2007 yılları arasında yaşanan kuraklık ve ardından dünya hayvansal ürün fiyatlarındaki değişme ve gelişmeler sonucu uygulanmak zorunda kalan ithalat politikalarının sürece ve sayısal değişmeye olan katkısının bir sonucudur.
Bu sayısal gelişmeyi sektörde yaşanan yapısal iyileşme ve gelişmeler olarak değerlendirmek mümkün gözükmemektedir. Alınacak önlemlerle bunun kalıcı hale gelmesi oldukça önemlidir. Ancak hayvan varlığı ve ırk kompozisyonunda yaşanan gelişmelere rağmen son yıllarda başta kırmızı et olmak üzere hayvansal ürün fiyatlarında yaşanan artışlar sektörde ciddi yapısal iyileşmelerin ihtiyaç hatta zorunluluk olduğunu göstermesi açısından önemlidir.”
Büyükbaş hayvan kategorisinde, sığır sayısı Haziran ayı sonu itibarıyla bir önceki yılın Aralık ayına göre %0,9 azalarak 17 milyon 693 bin baş, manda sayısı ise %1,5 azalarak 183 bin baş olarak gerçekleşti.
Dünya genelinde meydana gelen küresel ısınma, iklim değişikliği ve aşırı olayların, ekonomik yavaşlamalar ve gerilemelerin sıklığı ve yoğunluğu artmakta olup, beslenme ve gıda güvenliğinin sağlanması da giderek zorlaşmaktadır. Bu gelişmeleri ciddiye alan ülkeler gerekli planlamalarını yaparak halklarının gıdaya ulaşımını ve gıda fiyatlarının duraksamasını sağlamışlardır.
Gıda güvenliği konusu son yıllarda tüm ülkelerin gündeminde daha çok yer almakta iken ülkemzde bu alanda ciddi planlama ve proje hazırlıklarının varlığı tartışmalıdır.
Diğer taraftan kırsal kalkınmanın sağlanması, buralarda yaşayanların kırsal kalkınma ve tarım politikaları destekleme araçları ile yeterli ve istikrarlı düzeyde desteklenmesi halkın ucuz gıdaa erişmesi açısından önemlidir.
Baştan sona sakat ithalat politikaları hayvansal üretim girdilerindeki artışlara karşı gıda fiyatlarıda meydana gelen aşırı artışlar ve alınmayan tedbirler bugün hayvansal gıda fiyatlarını son iki yılda % 300-400 artırmış; buna mukabil üretici fiyatları çok az artmış, yerinde saymış veya gerilemiş ise sorumlularının tespiti şarttır.
Ülkemizde hayvansal üretimin kesintiye uğrama ihtimali çok uzak görünmemektedir.