Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilemesi amacıyla hazırlanmış gösterilerdir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır. Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir.
***
Dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde büyük-küçük sahnelerde oyuncuların sergilediği tiyatro oyunları meraklıları tarafından ilgiyle izlenir. Bu salonlarda dünyaca ünlü yazarlar tarafından kaleme alınmış oyunların yanı sıra diğer oyun yazarlarının oyunları da sahnede sergileniyor. Ülkemizde sanatın kalbi İstanbul’da atarken diğer büyükşehirler ve kentlerde de tiyatro oyunları gösterime giriyor. Türk tiyatrosu, Türkiye'de kırsal kesimlerdeki köy tiyatrosu ile kentlerdeki halk tiyatrosunu içeren geleneksel Türk tiyatrosu ve 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti'ndeki Batılılaşma hareketi ile ortaya çıkan batılı tarzdaki Türk tiyatrosunu ifade eder.
***
Tiyatronun ülkemizde tanınması ve yaygınlaşmasından sonra nice oyuncular performanslarıyla hafızalara kazınmış ve isimlerini tiyatro tarihine altın harflerle yazdırmıştır. Şimdi isimlerini saymaya kalksam sıralama yapamam ama en çok bilinen isimlerden bazılarını telaffuz edebilirim. Afife Jale, Bedia Muvahhit, Toto Karaca, Nisa Serezli, Jeyan Tözüm, Adile Naşit, Suna Pekuysal, Nevra Serezli, Oya Başar, Gülriz Sururi , Gönül Ülkü Özcan, Yıldız Kenter gibi kadın tiyatrocuların yanı sıra Muhsin Ertuğrul, Müşfik Kenter, Nejdet Mahfi Ayral, Haldun Dormen, Genco Erkal, Metin Serezli, Levent Kırca, Münir Özkul, Ferhan Şensoy, Gazanfer Özcan, Erol Günaydın,Zeki Alasya, Metin Akpınar ve daha niceleri tiyatro severlerin gönüllerine taht kurmuştur. Bu usta oyuncular yıllarını Türk halkına tiyatroyu sevdirmeye adamış isimlerdi.
***
Geçmiş yıllarda çok zor şartlar altında sahneye çıkan ustaların anlattıkları hikayeleri işittik çoğu zaman verdikleri röportajlarda. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerin dışında Anadolu’da düzenlenen turne gösterilerinde halkın tiyatroya verdiği güzel ve ilginç tepkilerden bahsettiler hep. İsmini şimdi anımsayamadığım ustalardan birinin anlattığı kısa bir hikayeyi hafızamda kaldığı kadarıyla paylaşmak istiyorum. Bir vakit Anadolu’nun bir kentine turneye giden ekip çadırı kurmuş, sahneyi oluşturmuş, günlerce önceden halka duyurulmuş ve artık sahneye çıkıp oyun oynama vakti gelmiş. Oyuncular sahnede Türk- Yunan askerlerinin savaş cephesinde yaşadıklarından kesitler vermeye başlamış. Bir tarafta Türk askeri kostümlü oyuncular diğer tarafta da Yunan askeri kostümü giymiş oyuncular karşılıklı rollerini icra etmeye başlamış. İşte ne olduysa o zaman olmuş, oyunu izlemeye gelenler Yunan askerlerini gerçek sanarak sahneye sandalye, sopa, taş gibi şeylerle saldırarak sözüm ona askerlerimizi korumaya çalışmış. Oyun durdurulmuş, oyuncuların seyircileri ikna etmesi bir hayli zaman almış. İşte ülkemizde tiyatroyu tanıtmak ve halkımıza benimsetmek hiçte kolay olmamış.
***
Şimdi neredeyse ülkemizin her şehrinde ve kasabasında tiyatro salonları var, ayrıca okullarda tiyatro kolları kuruluyor. Miniklerden yetişkinlere tiyatroyu seven ve oyun da oynayan insanlarımız var. Avrupa’dan tüm dünyaya yayılan bu görsel sahne sanatı çok seviliyor. Her yıl 27 Mart'ta kutlanan Dünya Tiyatro Günü'nün anlam ve önemi tiyatroseverler tarafından araştırılmaya devam ediyor. İlk defa 1961 yılında kutlanmaya başlayan Dünya Tiyatro Günü; tiyatronun değerine dikkat çekmek ve sahne ile seyirci arasındaki bağı pekiştirmek için kutlanıyor. Herkese tiyatro oyunlarıyla dolu mutlu günler dilerim…