Çevre kirliliği denildiğinde sebepli ya da sebepsiz asıl kirleticinin insan olduğu artık herkes tarafından kabul ediliyor. Doğada, insan dışındaki sistem, acaba ne şekilde çalışıyor ya da doğaya uzanan insan eli nasıl bir çevre kirliliği oluşturuyor?
Aslına bakacak olursak tabiatta ekolojik denge dediğimiz müthiş bir “konulmuş kanunlar silsilesi” var ve hiçbir şeyin çevreyi kirletmesine müsaade edilmiyor. Çıkan atıklar bile sistemin bir parçası olarak insan ve hayvanlar tarafından değerlendiriliyor. Mesela arı, günlük binlerce çiçeği ziyaret eder, polen toplar, bu esnada o çiçeklerin döllenmesini sağlar, meyve tutumunu iyileştirir, bal yapar. Ortaya çıkan bal her anlamda faydalıdır, insanlara şifa dağıtır. Atık olarak ortada kalan balmumu ise isterseniz sizi aydınlatır, cilalamada kullanır, isterseniz eşyalardaki delikleri tıkar, iplerinizi kayganlaştırır veya yeniden petek haline getirilebilir.
*
Hayvanlar vahşi olsalar dahi aralarında mükemmel bir denge söz konusudur. Su kenarında balık avlayan ayı, onların sadece miktarını azıcık kontrol altına almayı sağlar. Zaten balıklar kendi türlerinin bile yumurtasını ilk ya da ileri evrelerinde açlıklarını yatıştırmak için yiyorlar.
Vahşi bir kurt ancak sağlıksız hayvanları avlamak suretiyle tabiatta en güçlü bireylerin yaşamasına zemin oluşturuyor. ABD’de dağ aslanlarının büyük boynuzlu keçileri azalttığını düşünen avcılar onları çokça öldürünce ortalıkta sağlıksız çoğalan keçiler salgın bir hastalıkla tamamen yok oluyor. Sebebini sordukları Kızılderili Bilge “Bir dağ aslanı ancak hasta bir dağ keçisini avlayabilir” diyerek tabiata müdahalenin içinden çıkılmaz sonuçları olacağını anlatmış.
*
Doğanın her detayı ayrı bir denge sağlarken insanoğlu doğayı kirleterek bu dengeyi bozuyor. Bilinçli nesiller yetiştirmek bu dengeyi korumak adına çok değerli.
Sağlıkla kalın...