DERLEDİĞİM ANONİMLER-78 NOHUT MAYA KİBRİT VE CHP

Abone Ol

DERLEDİĞİM ANONİMLER-78

NOHUT MAYA KİBRİT VE CHP

1930 yılına kadar kibrit, çakmak nedir bilmezdi köylü. Fenni, kimyasal, hazır mayalar da yoktu. Ekmek evde pişerdi. Herkes kendi yoğurdunu kendisi yapardı. Kibrit yokken ateş nasıl sağlanıyordu köy yerlerinde peki? Köyde bir ocak yandığında, iş bittikten sonra bu ateşin üzeri külle örtülürdü. Böylece uzun süre külün altında ateşin kor şeklinde kalması sağlanırdı. Ateşe ihtiyacı olan komşu gelir bu küllü kordan alır ocağını ateşlerdi. O da aynı olayı tekrarlar; bir başka komşu da gelir onun küllü korundan alırdı. Bu böyle devam eder giderdi. E, boşuna dememişler; “komşu komşunun külüne muhtaçtır.” diye.” Daha sonraları kibrit çıktı. Bu, büyük bir kolaylıktı insanlar için. İnsanlar belli bir müddet sonra hazıra alıştı. Büyük Cihan Harbi sırasında, İsmet İnönü Cumhurbaşkanıydı, kibrit kıtlığı oldu. Birçok başbakan geldi geçti. Ancak kibrit sorununa çözüm bulunamadı. Dönemin gazeteleri kibrite çare bulunamadı şeklinde günlerce yayın yaptı. Bu durum insanlara fena koydu. Sırf bundan dolayı CHP’den soğuyup; daha sonra kurulacak olan DP’ye yanaşan çok insan oldu.

Köy yerinde bilen biri nohuttan tatlı maya yapar; kimisi de ekşi maya… Ekmek yapılır. Bir kenara mayalanmış bu hamurdan biraz ayrılır konur. Ekmek yapmak isteyen komşu gelir bu hamurdan alır; kendi ekmeğini yapardı. Tıpkı bu küllü kor olayı gibi bu süreç döner giderdi. Süt kaynatılır, sonra soğumaya bırakılırdı. Sütün ılık bir dereceye gelmesi gerekmekteydi. Sütün uygun sıcaklığa gelip gelmediğini evin hanımı serçe parmağıyla kontrol ederdi. Daha önce yoğurt yapmış komşudan getirilen bir kaşık yoğurt, sütün içine karıştırılıp, süt mayalanırdı. Yoğurt bulunamasa durumunda, sıcak su içerisinde bekletilmiş nohut ve suyu sütün içine yoğurt elde etmek için karıştırılırdı. Sütün kapağı kapatıldıktan sonra süt tenceresi battaniye-yorgan gibi şeylerle sıcaklığını korusun diye sıkıca örtülürdü. Bir gün böyle bekletildikten sonra tencerenin üzeri açılır. Biraz soğutulduktan sonra yoğurt yenirdi. Ekmekler mis gibi kokar; yoğurtlar tahta gibi sert olurdu.