DAMAK ÇATLATAN TATLAR YOK OLUP GİTTİ

Abone Ol

Bundan çok değil otuz yıl öncesine geri gidelim. O zamanki Aydın’ı tekrar gözümüzde canlandıralım. Sokak aralarında ya da Menderes Bulvarı üzerinde sokak satıcıları vardı. Turşucu, seyyar yoğurtçu, leblebi tozu ve macun satıcıları, dondurmacılar, şerbetçiler, çiğdem satıcıları, mısırdan yapılan bom bom şekeri, nane şekerci, pamuk helvacı, kar helvacıları. Hijyen nedir bilinmezdi o yıllarda gönül rahatlığıyla tüketirdik o güzel lezzetleri. Ama o ürünlerde ve üretenlerde asla hile yoktu. Sevgiyle ve emekle ürettikleri lezzetleri bizler de severek tüketirdik. Bu lezzetlere ulaşırken mutlaka sıraya girerdik. Örneğin Menderes Bulvarı’nın başında turşucudan bardak içinde turşu ve turşu suyu alırdık. Ağızlarımızda ve midemizde adeta şenlik yaşanırdı. Hele o salatalık, lahana, havuç turşuları kıtır kıtır yerdik. Hele o dondurmalar yok muydu; sade, kakaolu, limonlu offfff misss. Külahlara doldurturduk yalayarak tadını çıkartırdık ve en sonunda da o külahları çıtır kıtır yer tüketirdik. Leblebi tozunu hatırlarsanız o da ayrı bir lezzetti. Leblebiyi muhtemelen o günün şartlarında havanda dövüyorlardı sanırım sadesi yahut içine toz şeker katılmışı harika oluyordu. Ağzımıza plastik kaşıklarla aldığımız leblebi tozunun üzerine bir de ıslık çalma oyunu oynardık. Tabi ki de ıslığı asla çalamazdık leblebi tozu tüm ağzımızın içini kaplar ve kuruturdu da ondan. Pamuk helva satanların etrafında toplaşırdık, naylon poşetinden çıkardığımız pamuk helvayı ısıra ısıra yerdik bazen de naylonunun içindeyken sıkıştırarak boyutunu küçülterek yerdik… Macuncular vardı; yaklaşık on on iki santim çubuklara dolayarak macun sararlardı, rengârenkti o macunlar. Tadına doyum olmazdı o macunların mis gibi kokusu vardı… Sıcak yaz günlerinde yayladan katırlara yükledikleri karları şehir içinde sokak sokak dolaşıp satan kar satıcıları vardı. Testere ile keserlerdi istediğiniz kadar, içine pekmez katarsanız kar helvası olurdu. Kimisi de toz şeker katar katır kutur yerdi o karları… Seyyar yoğurt satan bir amcamız vardı tepeden tırnağa tertemiz bembeyaz bir iş kıyafetiyle kentimizin sokaklarını tek tek dolaşır ve yoğurt satışı yapardı. O yoğurdun tadıysa sanki içinde şeker varmışçasına lezzetliydi.

Nereden nerelere geldik iki binli yıllardayız o eski lezzetler mazide kaldı. Artık hiçbir şeyin tadı gerçekten yok. Bir zamanlar adeta damak çatlatan tatlar vardı şimdiyse yoklar. O lezzetlerle birlikte bizlerde zamana yenik düşüyoruz maalesef…