Çekirdek aile değil burun kanı gibi haranı

Abone Ol

-Ne arıyorsun kız burada, gecenin köründe.

-Deme öyle Fadime abla, yastığın yüzünü yanlış geçirdim diye beni kocam dövüp sürdü çıkardı dışarı!

-Sen düş bakem peşime! Gecenin bir vakti ayıp be!Hafize ile beraber onun evine gittik. Hafize’nin kocası evde lambaları söndürmüş... Hafize’yi dışarıda bekle diye tembihledim.

-Muharrem!... Muharreeem

-Ne va? Kim o?-Kapıyı aç bakem sen?

-----Muharrem yattığı yerden kapının tırkısını kaldırıverdi. Galesiz yatıp duruydu.

-Muharrem, nerde Hafize?

-Yok buda

-Nere gitti?

-Nere gidese gitsin deli köpek!

-Öle deme bak Muharrem! Bu gelini sen yetim almadın mı? Gelinin anası babası mı va? Gecenin bir vakti bu gelin nereye gide… Ben Hafize’yi getirdim buraya.

-Cehenneme gitsin!

Anladım ki durum olacak gibi değil Hafize’nin kaynanasının kapısını çaldım.

-Hamide katçım, senin oğlan Hafize’yi sürmüş, çıkarmış dışarı. Bi de dövmüş.

-Ondan karı olmaz. Hiçbir kayıt bilmez, iş görmez.

-Öyle deme, sen bu kızı yetim almadın mı? Sen öğreteceksin her şeyi. Geçim olsun yeter ki! Her şeyi Muharrem’e söylemeye gerek yok. Aççık geçim insanı olmak gerekir. Söyleneni yutuve! Duy, duymazdan gel. Gel bu gelini eve al! Şu Muharrem’e de söyle inat etmesin! Hem gecenin bir vakti bu gelin nere gide? Allah korusun gelinin başına dışarıda bir şey gelirse bunun hesabını hem Allah hem hükümet katında veremezsiniz.Üç gün sonra köy çeşmesine su almaya indiydim. Elinde ibriklerle Hafize koştu geldi, boynuma sarıldı.

-Muharrem beni dövmüyor gari, Fadime abla! Allah senden razı olsun!

-Ha şöyle!İbriklerimizi doldurduktan sonra Hafize evine doğru giderken arkasına dönüp bana seslendi:

-Ekmek ettim kiraz gibi, haranı vurdum burun kanı gibi. Çık gel beraber yiyelim, Fadime abla!