Tababet literatürüne herhalde yeni bir sendrom olarak yazılması ve araştırılması gerekir.
Bazı hastalıklar ve ilaçlar bulanın adıyla bilinir .
Örneğin Behçet hastalığı, Röntgen, Pastör vb.
Bu sendromunda adı AYDIN ÇUKURU koymalı.
Aydın da kim güzel bir şey yapsa, haset ve iftiralarla onu çukur'un içine yuvarlıyoruz.
Buradan sevgili arkadaşım Adnan ÇUKUR'u tenzih ediyorum , ama kendisi de siyasette bu ÇUKUR vakasını , soyadıyla müsemma çok yaşamış biridir.
Yıllardır her kesime sesleniyorum.
Birlik olmadıkça bir yere varamayız, başaramayız.
Kimse kusura bakmasın ,
Ama gerçek,
Seçilenler de, atananlar da o koltuğa oturduktan sonra , yüzünü ve koltuğunu çevirerek “ herşeyi ben bilirim “ virüsü bulaşıyor.
Elbette herkesin kendi bilgisi ile başarabildiği güzel işleri vardır.
Ama ortak akılla , çok daha iyi şeyler yapılabileceğini ve bunun yanında yanlış işlerin yapılmasının önüne geçilebileceğini de düşünmelidir.
Herkes her şeyi bilemez.
Belediye başkanı da olsanız, Vali de atansanız, bilmediğinizi başkalarıyla mutlaka paylaşmalısınız.
Ama genel de atananlar ve seçilenler , “ bu koltuğa ben tek başıma çalışıp didinip geldim , başkalarının aklına ihtiyacım yok, benim aklım bana yeter “, bencilliğiyle veya “ benden daha iyi bilenler , beni küçük düşürürler, bilmediğim ortaya çıkar , koltuğumda gözü mü var “ empatisizliği ve endişesiyle başka birilerinin aklını ve düşüncesini ellerinin tersiyle iterler.
Atanmışler ve seçilmişlerin elbette çalışma arkadaşları ve ekipleri vardır mutlaka.
Mutlaka bir başarı için çalışırlar.
Ama “ el elden üstündür “ , çok daha başarılı olmak çok daha katılımcılıkla sağlanabilir.
Bu da ancak Sivil Girişimlerin ve Toplumların projeleri ve katkıları ile gerçekleşebilir.
Kim bilir belki bu STK ları hiyerarşide küçük gören, “ onlara ne oluyor , ben sahada aylarca çalıştım , harcadım , seçildim, ben bana yeterim “ egosuyla hizmet verenler , ancak kendi yelkenlerine dolan rüzgarla bu engin denizde yol alabilirler.
Ama halktan kopuk, gerçek ihtiyaçları öğrenmeden , yaptıkları yatırımlar , bir gün gelir, başlarının öne eğilmelerine neden olabilir.
Meşhur DONDURMAM GAYMAK filmindeki anekdot gibi, “sen bilirsin bir iki, ben bilirim on iki “
Bu kentin içinde yaşayan bilgi ve birikimi ile deneyimi ile gençlere rehber ve ışık olacak Sivil Girişimleri, aydınları ve gazetecileri hiç olmazsa yılda bir kez bir araya gelerek , “ nasıl daha iyi bir AYDIN “ konusunda arama konferansı düzenlenmelidir.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.,
Akıllı idareci i kendi aklını kullanır, daha da akıllısı , başkalarının da aklını kullanır.
Kızım sana söylüyorum, eltiler ve görümceler siz de anlayın..!
***
Aydın da her zaman değindiğim gibi,
yerel ve merkezi idare arasında ilişkiler henüz yeterli birlik ve beraberliğe ulaşamadı.
Biz eğer bu birlikteliği sağlayamazsak , bizi de Ankara da, amiyane tabirle kimse sallamaz .
Önce yerelde sonra da ülke genelinde ses getirecek projelerde birleşmek gerekirken , sen ben , kısır kavgaları çok acı ve düşündürücüdür.
ADÜ ' den emekli bir Profesör dostum , beraber olduğumuz bir sempozyumda ,
Aydın daki bu yönetim dağınıklığını kast ederek kulağıma eğilip,
“ Aydın'dan , Aydınlılardan ne bir yay olur , ne de ok “ dediğini hiç unutmam..!
Ne demek istediğini kibarca düzelterek yazdım
Ama siz anladınız onu..!
O an şaşırmış, ve ilkeli bir Aydın Sevdalısı olarak “neden öyle düşündünüz hocam “ dedim kısık bir sesle..!
Cevap vermedi başını salladı.
Ne dediğini şimdi anlar gibiyim.
Meğer ben giderken , o geri dönüyormuş, aynı yolda..!
Enerjimizi , projemizi Aydın için harcayacağımıza , bizden daha iyi bilenleri Çukur a yuvarlamak üzere, patinaj yapıp avara kasnak , boşuna dönüyoruz.
Tüm sorun , kişisel ve siyasi kaygıları temsil ettiğimiz makamlardan uzak tutamamak..!
Ama bu makamlar ve Aydın koca bir han, siz seçilmişler ve atanmışlar ise hancı. Mahkemeye kadıya mülk değildir. Giderken yaptıklarınız ile anılacaksınız,
Bu kentin duygusal sahibi yerel yönetimlerin başındakiler,
Hele sizler bu kentte doğdunuz ve Allah gecinden versin ,
son uykunuzda da bu kentin topraklarının bağrındasınız.!
Kişisel hırs ve tutumlarımızı ,işimize yansıtmamalısınız..!
Arkanızdan eserleriniz ile anılmak ve evlatlarınıza torunlarınıza iyi bir isim mirası bırakmak için
Unutulmayacak farklı bir eser bırakın.
Oturduğunuz koltuklarda daha önce kimlerin gelip geçtiğini,
Kimlerin hala unutulmadığını , kimlerin esamesinin okunmadığını ,
Hatırlayın ve unutmayın.
Kısacası hep yazdığım gibi,
Büyükşehir de büyük düşünmek gerekir,
Büyükşehirde hala küçük düşünürsek,
Büyümemişiz demek..!
*****
Bu arada,
Aydın'da 45 -50 yıl öncesine kadar tüm elektrik direklerinde hoparlörler belediye anonsu dinlenirdi .
İlanlar tebligatlar,ölenler duyurular herkes canlı gazete gibi haberdar olurdu.
Halen Güzelçamlı , Çine ve diğer küçük belde ve belediyelerde hoparlör anons sistemi yayın yapıyor.
Ama kentler büyüdükçe genişledikçe bu sistemden vazgeçildi.
Şimdilerde aramızdan ayrılanları , ancak sosyal medyadan , kent gürültüsünden işitebilirsek, minarelerden ve sela'lardan ancak öğrenebiliyoruz.
Buradan Valiliğe ve Müftülüğe bir önemli istek ve önerim,
Korona virüsü için yapılan dua ve tekbirler gibi , ölenlerin ardından , Efeler Belediyesinden alınacak bilgi ile Camilere kurulacak ortak elektronik bir sistemle , bir merkezden vefat edenleri duyuralım her camiden .
Sokakta yüzüne bakıp şakalaştığımı arkadaşımızın anne veya babasının vefatını , günler sonra öğrendiğimizde , söyleyecek söz bulamıyoruz.
Hiç olmazsa son
görevimizi yapmak için , Efeler de vefat edenler için camilerden ortak yayınla duyuru yapılması sosyal ilişkilerin azaldığı günümüzde herkesin beklediği bir hizmet olduğu açıktır.
Bugün ilk göz ağrım , kızım Dilek ÖZÇAKIR 'ın doğum günü.
Bu sevincimi siz okurlarımla paylaşmak istedim.
İyi ki doğdun Dilek.
Dilek'lerin hep gerçek olsun
Hepimize pazartesi sendromsuz , İyi haftalar.
SÖZÜN ÖZÜ :
BAZI İNSANLARI HER ZAMAN,
BÜTÜN İNSANLARI DA BAZEN KANDIRABİLİRSİNİZ;
AMA BÜTÜN İNSANLARI ,HER ZAMAN KANDIRAMAZSINIZ.
MEHMET ÖZÇAKIR
mehmetozcakir@hotmail.com
P.K:110 EFELER AYDIN
GSM : 0.505.8077828