BÜLENT ECEVİT'E DAİR

Abone Ol

Eski Başbakan Bülent Ecevit'in yaşama veda ettiği 5 Kasım 2006 tarihinden bugüne 14 yıl geride kaldı. 1925'te İstanbul'da dünyaya gelen Ecevit, 5 Kasım 2006'da Ankara'da tedavi gördüğü GATA'da vefat etti.

Halk arasında “Karaoğlan” lakabıyla anılan Ecevit, Türk siyasal yaşamına damga vuran liderler arasında yerini aldı. 1957 seçimlerinde, henüz 32 yaşındayken CHP'den Ankara Milletvekili seçilen Ecevit, yabancı dil ve çeviri konusundaki formasyonuyla dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'nün yakın çalışma ekibinde yer aldı.

1960 – 61 Kurucu Meclis üyeliği yapan Ecevit, 1961'de İnönü hükümetinin Çalışma Bakanlığı koltuğuna oturan Ecevit, toplu sözleşme, grev ve lokavt haklarının temini konusunda önemli rol oynadı.

***

1972'deki CHP Kurultayı'nda delegelere, “Özgür bir partinin kanunlara saygılı özgür üyeleri mi olacağız yoksa kapıkulları mı? Tercih sizin” diyerek seslenen Ecevit, Millî Şef İsmet İnönü'yü mağlup ederek, CHP'nin Genel Başkanı seçildi.

Ecevit liderliğindeki ilk genel seçimlere 1973'te giren CHP, sandıktan birinci parti olarak çıksa da tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde edemedi. 1974'te CHP – MSP ortaklığında kurulan koalisyon hükümeti, tarihsel anlamda önem taşımaktaydı. Çünkü siyasî yelpazenin solundaki CHP'yle, muhafazakâr – sağ kanattaki MSP'nin ortaklığı, taban tabana zıt dünya görüşlerini bir araya getirmişti.

Ecevit ve Erbakan ortaklığındaki bu hükümetin kuşkusuz en önemli icraatı, Kıbrıs Barış Harekâtı oldu. 'Ayşe tatile çıktı' parolasıyla başlatılan çıkarma, başarıyla sonuçlandı ve bugün Kıbrıs'ta Türk varlığının korunması bu harekât sayesinde mümkün oldu.

1977 seçimlerinde yeniden birinci parti olan CHP, bu kez 213 vekille parlamentoya girdi. Ancak tek başına iktidar için o günkü TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğu olan 226 milletvekili gerekmekteydi. Ecevit'in 1977'de kurduğu azınlık hükümeti, güvenoyu alamadı.

1978'de meşhur Güneş Motel olayıyla, milletvekili transferi yaparak hükümet kuran Ecevit'in başbakanlığı bu defa 21 ay sürdü.

***

Amerikan ambargosuna ve haşhaş ekim yasağına karşı kişilikli bir dış politika izleyen Ecevit, yaratılan yapay kıtlıklarla, karaborsalarla yıpratılmaya çalışıldı ve bunda önemli ölçüde de başarılı olundu.

Ecevit, ABD'nin haşhaş ekim yasağına karşı, “Türkiye'nin neresine ne ekileceğine Türkler karar verir” diyen, tam bağımsızlıkçı bir politika anlayışına sahipti. Bu çizgisi de hiçbir zaman değişmedi. Aynı kararlılığı 2000'lerin başında ABD'nin Irak'ı işgali sırasında da sürdürdü.

12 Eylül darbesinin ardında bir süre siyaset yasaklı olan Ecevit, Arayış dergisini çıkardı. 1985'te politik yaşamına DSP'de devam etti. DSP, önce solun, sonra Türkiye'nin en büyük partisi haline geldi. Ecevit, “Bizim iki gücümüz var: halk ve hak” ilkesini düstur edindi.

Sade yaşantısı, dürüstlüğü, insan odaklı politika anlayışıyla belleklerde ve kalplerde bambaşka bir yer edindi.

***

Ecevit'i rakiplerinden farklı kılan başka bir yönü ise gazeteci kökenli olması ile edebiyat ve sanatla iç içe bir yaşam sürmesiydi. Eşi merhum Rahşan Ecevit'e yazdığı “El ele büyüttük sevgiyi” adlı şiiri bir klasik haline geldi, Hint edebiyatından yaptığı çevirilerle adından söz ettirdi. Ortaya attığı “Demokratik sol” felsefenin kuramcısı olan Ecevit, bu anlamda yazdığı eserlerle de kendisinden sonraki fikrî takipçilerine rehber oldu.

Taraflı – tarafsız, partili – partisiz çok geniş kitlelerin kalbini kazanan merhum Bülent Ecevit'i vefatının 14'üncü yıldönümünde rahmetle anıyorum.

Ruhu şad olsun.