Geçtiğimiz günlerde Aydın’da (UNDP) Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından bir çalıştay düzenlendi.
Çalıştaya Aydın’da tamamı CHP’li belediyeler, Kamu kurumları ve sivil toplum ve mesleki örgütlerle beraber şahsımız da katıldık.
Çalıştayın konusu tüm toplumu, başta şehir insanını ve Türk tarımını olumsuz etkileyen “kuraklık “olgusu idi.
İki tam gün süren programın yürütücülüğünü farklı üniversitelerden Prof.Dr. Doğan Dursun, Prof.Dr. Ela Babalık, Prof.Dr. Süleyman Toy, Prof.Dr. Emine Evci Didem Kiraz, Prof.Dr. İlkay Dellâl ve Su Kaynakları Yönetim Uzmanı Adnan Deniz Özdemir sunu sahibi ve proje yöneticileri olarak katıldılar.
Bu yazı dizimizde kuraklığın insanlık, Türkiye ve Aydın için öneminin ortaya konulduğu bu çalıştaydan okuyucularımıza bazı önemli notları aktaracağım.
Kuraklığın oluşumunda ilk olarak güneşin etkisini ele alacağız.
“ Kuraklık, Yeryüzünün ve ekosisteminin karşılaştığı en ciddi çevresel konulardan biridir. Ancak bu yeni bir olay değildir. Oldukça karmaşık ve birbirileriyle etkileşim halinde bulunan iklim elemanlarının ortaya çıkardığı bir atmosfer doğası ve kısa ve geniş bir zaman aralıklarında meydana gelen değişikliklerden ibarettir.
Türkiye’de bu konu ile ilgili i olarak ilk çalışma Sırrı Erinç tarafından yapılmış, Tatbikî Klimatoloji ve Türkiye'nin iklim Şartları, adlı eserinde ele alınmıştır.
Erinç, 1957'de, İstanbul’un 1860 ile 1948 yılları arası dönemde yıllık ortalama sıcaklık değerleri, bahar yağışları ile Güneş lekeleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Bu çalışmada Güneş lekeleri ile İstanbul'un sıcaklık ve yağış değerleri arasında güçlü bir bağlantı olduğunu ortaya koymuş, lekelerin azalma gösterdiği devrelerde yağışlarda artışlar, lekelerin artışına paralele olarak sıcaklarda ise artışların meydana geldiğini göstermiştir.
Bunun tersi olarak 1670-1690 yılları arasında e Güneş aktivitesinin azalması ile bağlantılı olarak Avrupa’da” Küçük Buzul Çağı” denilen kuraklık oluşmuştur. Bu süreçte İzlanda ve Hollanda deniz limanlarında deniz buzları tarafından çevrelenmesi gibi nedenlerle tarımsal üretimin azalması ve veya yapılamaması kitlesel kıtlıklara da neden olmuştur.