SAĞLIK

Besi ve süt hayvanlarında ayak yaralarını iyileştiren yerli jel piyasaya çıktı

Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesince (MAKÜ) büyükbaş ve küçükbaşların et ve süt verimliliğini etkileyen ayak ve tırnak yaralarına karşı geliştirilen yerli jel üretilmeye başlandı.

Abone Ol

Hayvancılıkta ihtisaslaşan misyon üniversitesi MAKÜ, bölge ve ülke hayvancılığını geliştirmeye yönelik hayvancılıkta karşılaşılan sorunlara çözümler geliştiriyor.

MAKÜ'de bu amaçla çalışma yürüten akademisyenlerden Prof. Dr. Mehmet Kale, ayak hastalıkları ve yaralardan dolayı zayıflayan, süt ve et verimliliği düşen hayvanların erken kesime gönderilmesini engellemek amacıyla antibiyotik içermeyen bitkisel içerikli jel geliştirdi.

Tarım ve Orman Bakanlığından ruhsat alarak "MAKÜ HOOF Jel" ismiyle Burdur'un Bucak ilçesinde bir firmaya ürettirilen jel, veteriner klinikleri ile ecza depolarının raflarında yerini almaya başladı.

Yerli bir ürün olarak piyasaya çıkan jel, içeriğinin bitkisel ve doğal olmasından dolayı hayvanın et ve süt kalitesini etkilemeden 2 veya 3 kullanımda yaklaşık bir haftada ayak ve tırnaklarda taban, ökçe çürüğü, eziği, tırnak arası yaralarının iyileştirilmesine yardımcı oluyor.

Türk Patent ve Marka Kurumuna 2019'da patent başvurusu yapılan ve patentleşmenin son aşamasında olan jelin özellikleri, üniversitece yazılan uluslararası makalelerle de bilim dünyasına tanıtılıyor.

Ürünü geliştiren MAKÜ Veteriner Fakültesi Viroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kale, uygulama yaptığı bir çiftlikte AA muhabirine, ayak yaralarının hayvanlarda verim kaybına neden olduğunu söyledi.

Tedavi edilmeyen ayak yaralarının hayvancılıkta ekonomik kayıplara neden olduğunu belirten Kale, üniversitede geliştirdikleri yerli jelle, yaranın üzerini bandajlamadan tedavi uygulayabildiklerini ifade etti.

Kale, yara olan bölgeyi temizleyip jeli bir fırça yardımıyla sürüp 10 dakika bekledikten sonra hayvanın yaşadığı bölgeye gönderildiğini dile getirerek "İki veya üç uygulamadan sonra yara kapanıyor." dedi.

"İlaç değildir, destekleyici bitkisel içerikli deri bakım ürünüdür"
Jelin yaralı bölgedeki bakterilerin ölmesini sağladığına işaret eden Kale, "İlaç değildir, bitkisel içerikli destekleyici deri bakım ürünüdür. Bu jel sayesinde antibiyotik kullanımı ve bandaj olmadan hayvanın yarası kapanıyor. Jelin yaralı bölgeyi oksijen aldırabilme ve izole edebilme özelliği var." ifadelerini kullandı.

Jeli 6 yılda geliştirdiklerini ve saha denemelerini yaptıklarını anlatan Kale, şöyle konuştu:

"Yetiştiricilerden ve veteriner hekimlerden bandajlı tedavi krem uygulamalarının zahmetli, zor ve maliyetli olduğunu yönünde dönüşler alıyorduk. Biz de üreteceğimiz ürünün uygulamasını bir bağlı boya tarzında düşündük. Ürün yaralı bölgeye kullanılsın, kurusun ve hayvan hemen doğal yaşam ortamına dönsün. Hem iş yükünü hem de maliyeti azaltmak istedik. Eğer hayvanda yara sonucu genel sistemik enfeksiyon belirtisi yoksa jelin antibiyotiksiz uygulanmasını tavsiye ediyoruz. Antibakteriyel ve antiviral etkinliği olan bitkisel kökenli bir jel geliştirdik. Bu bitkiler ülkemizde yetiştirilen bitkilerdir."

"Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltacak projelerimiz devam ediyor"
MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar da hayvancılığın tüm kategorilerinde üniversitenin yoğun çalışma içinde olduğunu belirterek 50 yakın projenin eş zamanlı yürütüldüğünü anlattı.

Projelerin somut çıktılarını aldıklarını ifade eden Dalgar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mobil mikroskobun geçtiğimiz yıl lansmanını yapmıştık, şu an piyasada. Tanı kitleri, hayvan hastalıkları çalışmaları ve hayvancılık teknolojisinde Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltacak projelerimiz devam ediyor. Şimdi de hayvanlarda ayak hastalıklarına yönelik pratik çözüm geliştiren yerli jel üretimini gerçekleştirdik. Ayak hastalığı basit bir konu gibi gözükse de sektörde, bu hastalık büyük bir problem. Tedavisi de genelde antibiyotikle yapılıyor. Hayvanda antibiyotik kullanıldığı zamanlarda süt çöpe atılıyor. Üniversitemizin hocalarının geliştirdiği bu jelle, herhangi bir antibiyotiğe ve sargıya ihtiyaç duymadan ayak hastalıkları kısa süre içinde tedavi ediliyor. Hayvancılıkta yetiştiricilerin muzdarip olduğu bir soruna da çözüm üretmiş olmaktan dolayı son derece mutluyuz."