EKODOSD, Kuşadası Orsen Sitesi’ndeki çay bahçesi işletmecisinin sahibi Mehmet Demirkıran tarafından 1984’te dikilen akçaağacın anıt ağaç kapsamına alınması için girişim başlattı.
Varlığı sitedeki iki dairenin denizin önünü kapattığı için mülk sahipleri tarafından kesilme tehlikesiyle karşı karşıya kalan akçağacı inceleyen EKODOSD Bilim Danışmanı ve Kuşadası Anıt Ağaçları’nın yazarı Prof. Dr. Hüseyin Cahit Şat, “Ağacın karbon tutumu, havayı temizleme, havadaki kimyasal kirletici partikülleri tutması, gölgesinde minimum 4 derecelik bir serinlik ile mikro iklim sağlaması gibi özelliklerinin yanı sıra estetik görünümü ile de dinlendirici etkisi yadsınamaz” ifadelerini kullandı. Jeoloji Yüksek Mühendisi Deprem bilimci Övgün Ahmet Ercan da akçaağacı yerinde incelerken, yaptığı açıklamada, ağacın kesilmemesi yönünde tavsiyede bulundu.
“HAYRAN BIRAKACAK ÖZELLİKLERE SAHİP”
EKODOSD’dan akçaağaçla ilgili yapılan açıklamada, “Bunaltıcı sıcakları yaşadığımız bugünlerde, Kuşadası’nda ormancıların kurmuş olduğu ORSEN sitesinin kafeteryasının bahçesine girildiğinde bir oh çekiyor insan. Sıcaktan bunalıp buraya giren kişilere oh çektiren, sonra da “burası cennet gibi” demelerine yol açan şeyin nedeni, bahçenin tam ortasında devasa büyüklükte bir şemsiye gibi duran Akçaağa’'ın varlığı. Dışarıdaki güneşli alanla, Akçaağaç’ın altındaki yer arasındaki ısı farkı neredeyse 10 dereceye ulaşmış görünüyor. Kafeterya olarak kullanılan ağacın olduğu bölgede en az 100 kişinin oturabileceği düşünüldüğünde, bu ağacın varlığının ne kadar önemli olduğu net bir şekilde anlaşılmaktadır. İnsanlara ağaç sevgisini daha da pekiştirecek ve kendisine hayran bırakacak özelliklere sahip Akçaağaç, harika bir peyzaj ve görsellik oluşturmuş. Ancak sahil kentlerinde sık sık yaşanan bir sorun ORSEN’de de görülüyor. Akçaağaç’ın varlığı 200 mt. İlerideki denizi göremeyen 2 daireye büyük sorun olmuş vaziyette. Ağacın dallarının budanmasını istemişler. Dediklerini de yaptırmışlar. Neredeyse bir kamyon odun çıkmış. Ancak ağaç inadına daha da gürleşmiş ve görüntülerini engellemiş” ifadelerine yer verildi.
“AĞACIN KORUNMASI İÇİN HERKES DUYARLI OLMALIDIR”
Sitede kişilerin akçaağacı kesmek istediklerine dikkat çekilen açıklamada, “Aynı kişilerin şikayetleri daha da artmış, önceki yıllarda kestirdikleri Çınar ağacı gibi Akçaağaç’ın da kesilmesini istemişler. Akçağaç’ın varlığı tehlikede. Belki kesilirken herkes görebilir ama ağacı kurutmanın birçok yolunu da bulabilirler. Yaptığımız araştırmada, ağacın bulunduğu alan her ne kadar ORSEN sitesinin içinde bulunsa da belediyeye bırakılmış park alanı olarak görülüyor. Konu hakkında gereğinin yapılması için Kuşadası Belediyesi’ni bilgilendireceğiz. Aynı zamanda fiziksel görünümü, geçmişindeki hikayesi, Türkiye’de çok değerli orman bilim insanlarının kurduğu bir sitede bulunması nedeniyle, Aydın Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Şube Müdürlüğü’ne, anıt ağaç olması için müracaat edeceğiz. İklim değişikliğinin had safhaya ulaştığı günümüzde, ORSEN’de ki Akçaağacın varlığı bir sorun olarak değil, büyük bir zenginlik olarak değerlendirilmeli, bu harika ağacın korunması için herkes duyarlı olmalıdır” ifadeleriyle duyarlı olunması gerektiğine dikkat çekildi.
“ANIT AĞAÇ OLARAK TESCİL EDİLMESİ UYGUNDUR”
EKODOSD Bilim Danışmanı ve Kuşadası Anıt Ağaçları’nın yazarı Prof. Dr. Hüseyin Cahit Şat ise ağaçta yaptığı incelemnin ardından ağacın 11,40 metre, tepe tacınınsa 25 metre uzunlukta olduğunu saptadı.
Ağacın 76 santimetre göğüs çapına sahip olduğunu ve 1984 yılının Mart ayında dikildiğini belirten Prof. Dr. Şat, “Ağacın yaşı 39 – 40 civarında olup, ağacın dalsız yapraksız gövde boyu: 1.86 metre olarak bulundu.Bu ağaç, yukarıda belirtilen kendine özgü özellikleri arasında en dikkat çekici olanları irsi olarak çok önemli ve büyük ekolojik potansiyele sahip bulunması ve bu sayede de çok büyük bir Tepe Taç (çap) 'i büyüklüğü meydan getirmiş olmasıdır. Yani, bu ağacın en dikkat çekici Tepe Çapı nedeniyle Anıt Ağaç olarak tescil edilmesi uygun ve gerekli bulunmaktadır. Öte yandan bu ağaç, bugüne değin hiçbir bakım onarım uygulaması yapılmamış ve çok büyük bir baskı ve olumsuz baskılara maruz bulunmaktadır. Bu yüzden bakım, onarım ve rehabilitasyon çalışmalarına ivedilikle gereksinim bulunmaktadır” diye konuştu.
“DİNLENDİRİCİ ETKİSİ YADSINAMAZ”
İstanbul Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyza Şat ise yaptığı açıklamada, “Acer negundo -dışbudak yapraklı Akçaağaç türünde Orsen Garden’ın neredeyse bahçe bölümünün tamamını kapsayan 25 metre tepe tacı genişliği olan ağacın gölgesinde oturup serinleyebilmek bir şanstır. Ağaç geçmiş yıllarda çay bahçesi işletmecisinin sahibi Mehmet Demirkıran tarafından dikilmiş. Şimdi sıcak yaz günlerinde altında birçok kişinin serinleyebildiği bir nimete dönüşmüş. Ağacın dallarının yatay gelişimi, dallarına taş bağlanması ile sağlanabilmiş. Böylece de geniş bir tepe tacı yaratılabilmiş. Ağaç yaş iken eğilir boşuna denilmemiş. Genç yaşta ağacın dallarına şekil verilerek bu tepe tacı formu oluşturulmuş. Ağacın karbon tutumu, havayı temizleme, havadaki kimyasal kirletici partikülleri tutması, gölgesinde minimum 4 derecelik bir serinlik ile mikro iklim sağlaması gibi özelliklerinin yanı sıra estetik görünümü ile de dinlendirici etkisi yadsınamaz” ifadelerini kullandı.
“AĞAÇ DEPREM ZARARLARINI AZA İNDİRGER”
Jeoloji Yüksek Mühendisi Deprem bilimci Övgün Ahmet Ercan ise ağaçla ilgili açıklamasında, “Ağaç deprem zararlarını en aza indirgeyen bir canlıdır. Ağaç kökleriyle yeraltı suyu dengesini sağlaması sonucunda yeri kurutur. Eğer yerde bir ıslaklık varsa yapılar depremden çok etkilenir. O nedenle biz deprembilimciler sürekli olarak evlerin çevresine su sever ve su emer ağaçları dikilmesini öneririz.
Kaldı ki 1557 yılında Mimar Sinan Süleymaniye Camisini yaptığı zaman kalfalarına, “Derhal ağaç dikin etrafına” dediğinde “niye ki” diye sorduklarında “zelzeleye karşı mukavim yapar” diye Koca Sinan söylemiştir. Dolayısıyla biz o Koca Sinan’ın sözünü alarak sakın ağaçlarınızı kesmeyin yok olan yerlere de ağaç dikin diye sürekli söylerim” dedi. (MURAT TAN)