ZAMLARLA BAŞLAYAN YENİ YIL

Abone Ol

2021 ha bitti, ha bitecek derken kendimizi 2022’de bulduk. 2022’nin de ilk 3 günü geride kaldı. Her yeni yıla iyi dileklerle, sağlık, huzur, bol kazanç temennileriyle gireriz. Buoluş temennilerin odağındaki temel duygu ise umuttur. Bir önceki yıl düştüğümüz yanlışlara düşmemeyi, hatalardan ders çıkararak yolumuza daha sağlıklı kararlar alarak devam etmeyi umut ederiz.

Ama ne var ki, daha 31 Aralık akşamından aldığımız zam haberleri, geleceğe ve güzelliklere dair umudumuzu törpülemeye yetti. İlk önce akaryakıta, daha sonra elektrik ve doğalgaz başta olmak üzere gündelik yaşantımızda kullandığımız pek çok temel ihtiyaç maddesine ardı ardına zamların yapıldığını haber aldık.

***

İktidar temsilcileri, ‘vatandaşımızı enflasyona ve hayat pahalılığına ezdirmeyeceğiz’ kabilinden açıklamalar yapadursun, bu söylemlerle zam haberleri birbirine taban tabana zıt anlama sahip.

18 liraları bulan döviz kuru 12 liraya düştüğünde davul zurna çalıp, halay çekenler acaba elektriğe yüzde 50, doğalgaza yüzde 25, elektrikte 150 kilovatsaatin üzerindeki tarifelere yüzde 125 oranında yapılan zamlar hakkında ne düşünüyor?

Bu işe siyasi yandaşlık veya karşıtlık penceresi üzerinden bakmıyorum. Dünya görüşünüz ne olursa olsun, ister sağcı olun ister solcu, ister laik olun ister muhafazakâr, ister liberal olun ister devletçi bu zamlar milletin tamamını zora sokuyor, kara kara düşündürüyor. Benzin istasyonuna gittiğinizde araca yakıt dolduran pompacı veya ücreti ödediğiniz kasiyer size dünya görüşünüzün, siyasal tercihinizin ne olduğunu sormuyor, parasını almaya bakıyor. Doğalgaz veya elektrik şirketine gidip fatura öderken de aynı şey geçerli.

***

Asgari ücret, büyük bir artışla 4 bin liranın üzerine çıkarıldığında toplumda bir sevinç dalgası oluştu. Oluştu oluşmasına ama bu zamlar insanların tadını tuzunu iyice kaçırdı.

Sokaktaki esnaf, işçi, memur, emekli, öğrenci… Kısacası toplumun her kesimi yönetme erkini elinde bulunduranlardan günü kurtaracak çözüm veya söylemler değil, kalıcı icraatlar ve önlemler bekliyor. Yıllar önce elektrik hizmetleri özelleştirildiğinde birileri ‘yapmayın, etmeyin’ dediğinde hemen yafta hazırdı: “sermaye düşmanlığı”.

***

Şimdi bu hizmetler bazı büyük şirketlerin yani özel sektörün değil de devletin elinde olsa, kâr amacı güdülmeden, kamu hizmeti bilinciyle bu hizmetler vatandaşa verilse daha iyi olmaz mıydı? Gayet tabii iyi olurdu ama ‘keşke’ demenin kimseye faydası yok vesselam…

Her şeye rağmen geleceğe umutla baktığımız günleri yaşamanız dileklerimle…