Türk televizyon kanallarında yeni yayın dönemi yeni diziler ve geçen yıllardan devam eden dizi filmlerle sezon başlangıçlarını yaptı. Dizi film seven biri değilim sıkıcı ve yaklaşık reklamlarla birlikte 120 dakika boyunca tv ekranlarını kaplıyorlar. Ara sıra kanal değiştirerek dizi filmlere kısaca göz atıyorum o da ne isimler ve oyuncular başka ama mekânlar aynı neredeyse senaryolar bile aynı. İstanbul'un plazaları diziler için platform olmuş, beyaz yakalı diye tabir edilen plaza çalışanlarını ve büyük şirketleri canlandırıyorlar. Yakışıklı erkekler ve çok güzel kızlar var. Aşk, intikam, hırs, mafya elemanları, kavga, son model otomobiller, yalılar, rezidanslar ve diğer şeyler. Sözüm ona hepsi de kurgu ama aslında gerçek hayatlardan gerçek kesitleri barındırıyor dizi filmler. Bu dizileri reklam arası girse bile saniyesini kaçırmadan izlemek için bekleyen büyük bir izleyici kitlesi var. Hal böyle olunca da bu tarz dizi filmler her zaman müşteri bulabiliyor. Öyle ki halktan insanlar kendi aralarında dizilerin oyuncularının ve olayların kritiklerini hararetli bir şekilde yapıyor. Hatta bazıları sınırlarını aşıyor, dizinin en sevilen karakteri rol gereği öldüğünde sanki gerçek hayattaymış gibi gıyabi cenaze törenleri bile düzenliyor. Kötü karakterleri canlandıran oyuncular bile en az kötülüğe maruz kalmış karakterler kadar çok seviliyor.
***
Dizi filmler gerçekten çok büyük prodiksüyon ile geliyor ekranlara, özellikle tarihi diziler çok fazla maddiyatlarla hayata geçiriliyor. Dekorlar, kostümler, mekân seçimleri gibi büyük paralar gerektiren yapımlarda başrollerde olan oyuncular ve yan oyuncuların kalabalıklığı da gözlerden kaçmıyor. Son yıllardaysa bu tür tarihi dizler çok revaçta halk arasında. İzleyicilerini saatlerce ekrana bağlıyor bazı dizi filmler, öyle ki izleyiciler bu dizilerin tekrarlarını bile sanki ilk defa izliyormuşça-sına heyecanla tekrar izliyor. Üzücü olan kısmı da yıllarını sinema ve tiyatroya adamış oyuncuların yıllarca kazanmaya çalıştıkları paraları yeni piyasaya çıkanların bir sene içerinde kazanmış olmalarıdır. Sadece yakışıklı olmak ve fiziksel güzelliğe sahip olmak yeterli şimdilerde. Oyunculuğu iyi bilmek yahut okulunu okumuş olmak bile önemli değil, yakışıklı ol güzel bir kadın ol yeterli oluyor maalesef.
***
Televizyon dizileri halkın büyük bir kısmını etkisi altına almış, sanki herkes dizilerin bir parçası olmuş. Uzun süre boyunca ekranlara kilitlenenler gerçek hayat ile kurmaca hayat arasında bocalar hale gelmiş. Bazı dizi filmlerde sokak kavgaları yaşanıyor, silahlar çekiliyor, kaçırma olayları yaşanıyor, rehin alma, hatta öldürme sahneleri bile tekrar tekrar yayınlanıyor. Bundan otuz yıl önce yayınlanmış; Mahallenin Muhtarları, Bizimkiler, Çiçek Taksi gibi televizyon dizilerinde sosyal mesajlar veriliyor tabir-i caizse toplum sağlığının ruh sağlığı da korunuyordu. Şimdilerde yayınlanan dizi filmler ise kıskançlığı, öfkeyi, hırsı, sevgisizliği, bağnazlığı, bencilliği tetikleyerek ruh ve beden sağlığına olumsuz örnek oluyorlar. En güzeli bu yapımlardan uzak durup, belgesel kanallarına yönelmek ve hiç olmazsa tutarsız durum ve davranışları görmezden gelmek…